Selaam
Nasılsınız?
***
Hiç bir şeyin benim için gerçekleşmediği ama yine de her şeyin bana dahil olduğu duygusunu taşıyordum. Her seferinde olayları yakaladım derken Nemeton'un buraya getirdiği vampirler, kurt adamlar ve diğer bilmediğim türler bir filmin en önemli sahneleriyken, kendimi filmi yarı uykulu izliyor gibi hissediyordum. Farklı türlerin burada olduğu inancına gün geçtikçe ve olaylar geliştikçe daha da inanmaya başladım ve sürekli kendime iyi gittiğimin tesellisini vermeyi denedim.
Bir çok şey eksikti ve yanlıştı. Bu zamana kadar doğru düzgün elde tutulur tek bir bilgimiz bile yoktu. Babamın her şeyi orada iyi idare ettiğinden emindim ama burada bir avuç çocuğun zehir gibi akıllarıyla kurdukları tek bir plan bile işe yaramıyordu. Liam dışında tabii. Nemeton olayından sonra onu tamamen unutmuştum ama bodrumda kitli olup okulda yok yazıldığını bilmek beni mutlu etmişti.
Bir çok şey istemediğimiz gibi gitti ama bundan sonra her şey istediğimiz gibi gidecek. Her ayrıntıyı, her ihtimali düşüneceğiz çünkü bu hayattan bir şey öğrendiysem bu; her zaman ikinci bir planının olması gerektiğiydi.
"Jungkook, bu adam kim?" Dediğimde bir süre bakışmışlardı. Adamın yüzü bir ölüyü andırıyordu; renksiz ve hissiz. Bir yerden tanıştıklarını anlamak zor değildi ama bunun tesadüf olması şaşırtıyordu. Hayat hiç beklemediğiniz anda karşınıza böyle süprizler çıkartabiliyordu. Belki bu adam bizim için bir umuttu. Kısa bakışmanın ardından adamın yanına oturdu ve biraz düşündü. Sanki bize bir hazinenin yerini söyleyecekte güvenilir olduğumuzu kendini ikna etme çabasındaydı.
Eski günler mazide kaldı. Hatalar, satışlar, sakatlıklar ve yalanlar. Hepsi geride kaldı. Artık bir bütün olmalı ve yeni bir sayfa açmalıydık. Bu kadar dağılmışken, önümüzden geçip giden hızlı treni fark etsekte ne olurdu ki?
"Her şeyi en başından anlatacağım ama sonuna kadar dinleyin." Dedi düşüncelerini durduramamış ama sıralamayı gelişigüzel kurmuşa benziyordu. Hepimizden onaylı mırıltılar yükselirken Jungkook'un ağzından çıkan her cümlede olumlu bir şeyler olmasını umut ettim. Derin bir nefes aldığında neye bu kadar hazırlanmaya çalıştığını anlamamıştım ya da kimi? Kendini mi bizi mi?
"Desmodus, iyilerin olduğu taraftan bir vampir ve onun ikizi bizim durdurmaya çalıştığımız ama izini bir türlü bulamadığımız vampirlerden." Dediği şeyle yanındaki vampiri kaçıncı defa olduğunu saymadığımız bir şekilde tekrar incelemeye başlamıştık. Sanli her bilgiyle daha farklı bir detay gözüküyordu yüzünde.
"Hoseok, vampirlerin ikizinin birbirine benzer, değil mi?" Jimin'in sakin ama meraklı sesi vampirin kafasını sallayarak onaylamasıyla yanıtlanınca yanında duran safkan, ilk şaşkınlığı atlayıp atlatmadığımızı kontrol ediyordu.
"Tamam, devam et."
"Desmodus'un bugün öldürmeye çalıştığı sürü Deucalion'ındı. Eğer o kim diye soracak olursanız ki, bence Doğu'dan olmayanlar bilmiyordur." Diyip yanındaki va.pire baktı tekrar. Koca bir mazi gözünün önünden geçip saniyeler içinde yorgun bir çift göz bıraktığında gözlerini üzerinizde gezdirmeye devam etti.
"Deucalion, bir alfa sürüsüne sahip ve o sürüye girmenin tek yolu kendi sürünü öldürmekten geçer. En çok korkulan sürülerden birisi onundu çünkü bir kez sürüne gelirse ya herkesi öldürüp aralarına katılırsın ya da kendi süründen birini öldürürsün." Dediği şey dikenlerimi diken diken etmişti. Neden böyle bir yöntem seçtiklerini bilmiyor ama onları oldukça merak ediyordum. Bizler kurtadam öldürdükçe daha da güçleniyorduk kim bilir Deucalion ve sürüsü ne kadar güçlüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf | Taekook
Fanfiction"Çünkü bazen aldığın şekil olduğun kişiyi yansıtır." Seme: Jungkook (Alfa) Uke: Taehyung (Omega)