Merhabaa
***
Önümdeki alfaya baktım. Saçları birbirine karışmış ve kabarmıştı. Kurdu yüzeye çıkmış kontrolü kaybettiğinden kırmızının en parlak ve umut dolu rengindeyken dudaklarıda bundan farksızdı. Aralık dudaklarını emdiğim için şişmişti ve dilimin ıslaklığından dolayı parlıyorlardı. Benim naif ruhum sanki o aralıktan savaşçı ruhuna karışmıştı. Amacına ulaşmış ve yorgun duruyordu. Derin nefeslerimiz düzene girmiş birkaç saniye birbirimizin dağılmış yüzünü incelemiştik. Yoongi'nin konuşmasıyla ona döndüm.
"Hazırlanın, bugün soğuğu eskisi gibi hissetmeyeceğiz. Jimin'in evinde buluşup bugün yapmamız gerekenleri planlayacağız." Diyip kapıyı kapatıp çıktığında tekrar Jungkook'a döndüm. Dudaklarımı yaladım ve yavaşça tezgahtan indim. Beni izliyip ne düşünmeye çalıştığımı öğrenmeye çalışıyor gibiydi ama hâlâ düşünceli gözüküyordu. Pişman mı olmuştu? Titreyen vücudumla pek sağlam adımlarım olmuyordu ama tutuna tutuna çıktım merdivenlerden. Lanet olsun, o öper öpmez unutmuştum dolunayı. Üzerimdeki etkisi o kadar güçlüydü ki hâlâ kalbim hızla atıyor ve onu hem kana bulamak hemde deli gibi öpmek istiyordum. Kendime hakim olmak zorundayım yoksa dolunayın gücüne kapılırsak kurdum mühür için kurdunu cezbetmeye çalışırdı. Bu kadar kolay yelkenleri suya düşüremezdim.
Bu gece bir vampir yakalamak zorundaydık ve herşeyi öğrenmemiz gerekiyordu. O alfa dışında birkaç defa daha birilerinin ölmesine artık izin veremezdik. Alt dudağımı dişledim ve aynaya gidip dağılmış halime baktım. Saçlarım kabarmış ve dudaklarım resmen morarmıştı. Aklıma daha az önce olan öpüşmemiz geldiğinde kalbim teklemişti. Kendini kaybetmiş bir safkanın sertçe beni yemesinden bahsediyorduk. Dudaklarım şişmiş ve kızarmış değil morarmış gözüküyordu.
"Hayvan herif." Diyip saçlarımı geriye atıp düzelttim ve dolaba yöneldim. Kapağını açıp benim için uygun olacak şeyleri seçerken popomun belli olması için kemerimi sıktım ve birkaç zincir takıp aynadan kendime baktım.
(Düştük şu kenara be)
Sarı saçlarıma da uyumlu olmuştu ama yine de kendimi daha da güzel bulup içime sinmesi için kendimi süzdüm. Ah, yakışmıştı. Sarı saçlarımı geriye ittim ve aşağıya indim. Jungkook mutfakta hâlâ bıraktığım şekilde yeri izliyordu.
"Ne düşünüyorsun sen?" Dediğimde bana baktı ama cevap vermedi. Yüzündeki sert ifadesi yüzünden ne düşündüğünü bir türlü anlayamıyordum. Bir süre üzerimdekileri süzdükten sonra onu anlamaya çalıştığımı fark etmiş gibi bana doğru ilerledi. Endişeli demek istiyorum ama nereden tutsam elimde kalıyordu ve kurdu hiç duygular komusunda açık vermiyordu. Asla ne düşündüğünü bilmiyordunuz ya da ne hissettiğini. Gülümsediğini fark ettiğimde kaşlarım garipliğe karşı çatılırken afallamıştım. Neden gülümsüyordu?
İyice bana yaklaşıp dudaklarıma doğru eğildiğinde titrek bir nefes aldım aralık dudaklarımdan. Kahverengi gözleri ihtirasla bakıyor sanki az önceki öpüşmemizin daha fazlasını istediğini bana açıkça bağırıyordu. Kalbim kontrolü kaybedip tekrar hızlandığında nefeslerim düzensizleşti ve ben göz rengimin değiştiğine adım kadar emindim. Ellerini kemerimde hissettiğimde kaşlarım bu sefer şaşkınlıkla çatılmıştı. Kafasını kemerime indirip zincirleri çıkartırken tehlikenin geçtiğini fark ederek gözlerimi kapatıp tuttuğum nefesimi verdim saçlarına ve kokusunu içime çektim belli etmeden. Gözlerimi açtığımda zincirlerimi çıkartan Jungkook'a baktım. Hepsini çıkartıp doğruldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf | Taekook
Fanfiction"Çünkü bazen aldığın şekil olduğun kişiyi yansıtır." Seme: Jungkook (Alfa) Uke: Taehyung (Omega)