Selaaam yine ben.
Nasılsınız millet? Umarım her şey yolundadır.
Lütfen filistin ve kolombiya olaylarını yayalım. Kınıyoruz.****
"Efendim, benim bir suçum yok. Yemin ederim elimden geleni yaptım. Büyünün işe yarayacağına çok güveniyordum." diyerek itiraz etsede aniden gelen tokattan kurtulamamış, adeta beyninden vurulmuşa dönmüştü. Kendisine uygulanan şiddet eskisi kadar canını yakmasa da kalbini her geçen gün sıkıştırıyordu. Dört duvar arasında zorla tutularak yaşamaya alışmıştı ve artık hiçbir şey ilk günkü gibi değildi. Bu duygular, bu hisler... özgür değildi, aldığı her nefes sayılıyorken. Kızaran yeri eliyle tuttu ve gözyaşlarıyla arkasındaki boş duvara doğru geriledi.
"Birbirlerinin ruh eşi olduklarını biliyordun!" Dediğinde kız, kafasını iki yana salladı ve ağzından bir hıçkırık kaçırdı. Büyü en başından beridir yoğun bir çabaya rağmen işe yaramamıştı. Cadıya göre; Jungkook ve Taehyung birbirlerinin ruh eşiydi ve hiçbir büyü bunu bozamazdı. Ruh eşinin ne olduğunu hep düşünürdü boş zamanında. Ne demekti? Nasıl duygular hissettirirdi? En son birkaç gün önce ne demek olduğuna karar vermişti ve bir kâğıda kendi özel şifresiyle düşüncelerini izlemişti.
"Ruh eşi, en iyi arkadaş gibi ama daha fazlası. Seni dünyadaki herkesten saha iyi tanıyan kişi. Seni daha iyi yapan kişi. Aslında seni daha iyi biri yapmazlar, sen yaparsın... çünkü buna sebep olurlar. Ruh eşin seni yanında sonsuza kadar taşır. Seni tanıyan, kabul eden ve... sana diğer herkesten önce inanmış veya kimse inanmazken sana inanandır. Ve her ne olursa olsun daima onu seversin. Hiçbir şey bunu değiştiremez." Kağıdı katlayıp kalın baykuşlu kolyesini kapağını açarak içine yerleştirmişti. O günü hatırladığı anda yutkunur.
"Bana ihanet etmenin bedelinin ölüm olduğunu, bilmiyor musun küçük şeytan?" Dedi bağırarak. Sesi tüm odayı inlettiğinde maymun korkuyla sesler çıkartarak kafesin içinde kaçabilecek en uzak yere sindi.
"Efendim, öldürmeyin beni. Elimden geleni yapacağım. Yemin ederin ki yapacağım. Daha iyi büyüler bulacağım." Dedi ağlayarak. Kadın, masanın üzerindeki paslanmış bıçağı aldı ve ona doğru ilerledi.
"Artık çok geç... anlaşılan yeraltından çıkma vaktim geldi."
Cadı gözlerini sıkıca kapattı. Artık kurtulacağına dair içinde bir inancı kalmamıştı. Tek dileği Jungkook'un, cesedini bulması olmuştu...
***
Jungkook'un ağzından...
"Taehyung, kapıyı aç artık." Diyerek sinirle nefes verdim. Kapı kolunu neredeyse yarım saattir zorluyordum ve o açmamakta ısrarcıydı. Biliyorum, çok dengesiz davranıyordu lakin o da bir yerde haklıydı.
Annesini öldürdüğü için yıllarca kendini suçlayıp acı çekti ve ben bunu gördüğüm hâlde ona hiçbir şeyi anlatmadım, anlatamadım. Okulda birbirimizi görmezden gelmemizinde etkisi vardı çünkü o sıralar umrumda değildi. Annesinin beni öldürmeye çalışmasının sebebinin ne olduğunu merak ettiğini de biliyordum ama cinsel ilgiye o kadar ihtiyacı vardı ki kurdu kurduma cilve yapıp sabrımın sınırlarını zorluyordu.
"Taehyung, bastırıcın etkisini yitiriyor ve feromon salgılıyorsun. Şu siktiğimin kapısını aç ve seni rahatlatmama izin ver." Dediğinde derin bir nefes sesi duydum. Okyanus kokusu burnuma doldukça kafamda dönüp duran ihtiras dolu sahnelere engel olamıyordum. Bu ağır bir sekse istekle çağıran koku kesinlikle diğer omegalardan daha farklıydı
Taehyung'la on sekizimize basmıştık bu yüzden korktuğu şeyin yaş olduğunu sanmıyordum. Belki de yatacak olduğu kişinin safkan olmasından korkuyordu. Buna hiç şaşırmazdım çünkü safkanların hepsi seks sırasında kurtlarının azgınlığından dolayı kendini kaybediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf | Taekook
Fanfiction"Çünkü bazen aldığın şekil olduğun kişiyi yansıtır." Seme: Jungkook (Alfa) Uke: Taehyung (Omega)