4- Kar

2.3K 194 179
                                    

Merhabaa

***

Üzerimde lacivert kısa bir elbise vardı ve altı boldu. Belime altın renginde kemeri taktığımda aynadan her ne kadar zarif gözüksemde havanın soğukluğunu kapının dışından az çok hissetmeye başlamıştım. Neden bir anda hava bu denli iliklerike kadar işliyor bir türlü anlam veremuyordum. Zehirlendiğim için mi? Kocaman montlarımdan birini aldım ve basketbol  topuna benzememi umursamadan giyerek çıktım.

Yanımıza ne olur ne olmaz diye beyzbol sopası almıştık. Bunu neden aldığımızı bilmiyordum. Yani... pençelerimiz varken neden alimünyumdan yapılmış sert bir beyzbol sopası aldık ki? Korku insanın bedenini ele geçirince mantıksız şeyleri yapmaya itiyordu. Cidden biz endişe ve korkunun içinde boğulmaktan mantıksız davranıyorduk ama şu an herşeyi kontrol etmeliydik.

"Pekâlâ. Ormanın güneyini Hoseok ve Yoongi, kuzeyini Jin, batısını Yugyeom alsın. Ben de doğu kısmını alacağım. Eğer tehlikedeyseniz uluyun. Aksi taktirde en son yapacağınız şey ulumak olsun. Yalnızız ve birilerine yerimizi belli ederiz. Dikkatli olun hâlâ vaktimiz var." Dedim. Kurdumuzun gözü sayesinde herşeyi net ve parlak görüyorduk ve ormanda hızlı koşabiliyor her engeli kolayca geçebiliyorduk. Birini yakalamak için dikkatli olmalıydık.

Hepimiz telefonlarımızın cebimizde olduğuna emin olduktan sonra kapının önünden farklı yerlere doğru dağıldık. Yavaşça doğuya doğru ilerlerken beyzbol sopası bende kalmıştı. Eğer birçok kişiye yakalanırsam ve insan olmadığımı fark ederlerse çok kötü olur. En azından beyzbol sopasıyla bunu önleyebilirdim. Sopayı önümde tutarak dikkatli adımlar atarak ilerlerken hemen hemen her sese odaklanıyordum. Bir şey düşünerek sesleri fark edemezdim. Aslında... ne fark ettim biliyor musunuz? Orman geceleri cidden çok korkunç gözüküyormuş. Kapkaranlık ormanı aydınlatan tek şey ay ışığıydı ve birçok ağaç sanki canavara dönüşecek gibi duruyordu. Ormanda hiç gezmemiş olsam buraya adımımı atmazdım. Neden yalnız geldim ki? Hadi ama, ZEHİRLENEN VE OMEGA OLAN BENİM. NEDEN TEK GELMEME İZİN VERİYORSUNUZ? Ben sadece gaza geldiğim için gruplara ayırmıştım. Etrafı yavaşça sis kaplarken hava durumuna bakıp bakmadığımı hatırlamaya çalışıyordum. Yutkundum ve kurduma yoğunlaşarak ilerledim. Korkacak değildim, değil mi?

Yaklaşık yarım saattir sınıra yakın bir yerdeydim. Etrafta ilgimi çeken tek şey ormanın içinde kamp yapan birkaç serseriydi. Yoğun sise rağmen kamp yapıyor olmaları beni şaşırtsa da geri dönemeyecek kadar zahmet ettikleri ortamdan dolayı pek umursamadım. Anlaşılan kimse ortada dönebilecek olan şeyin farkında değildi. Babama haber vermek isterdim ama annemin ölümünden sonra toparlayamamıştı. Nedenini size daha sonra açıklayacağım şu an hiç iyi bir zaman değildi. Neyseki Doğu sürüsünün baş alfası Bay Jeon sürekli onun yanında durup destekliyordu ve babam aldığı destekle kendini daha güçlü hissediyordu. Bende rahatsız etmek istemedim çünkü buraya birkaç saatlik yolculukla anca varırdı ve ben yuvasından çıkmasını istememiştim ya da bunu kendim halletmek istiyordum. Emin değilim, kendimi kanıtlamak için yapmış olabilirim bunu. Arkadaş grubumda bunu onaylayınca beraber halletme kararı almıştık.

Doğu sınırlarına yaklaşırken kalbim yerindan çıkacak gibi atmaya ve kurdum beni tehlikeye karşı uyarmaya başlamıştı. Uzaktan gelen seslerle kafamı oraya çevirdiğimde kocaman kum fırtınasını görür görmez gözlerim şaşkınlıkla fal taşı gibi büyürken bileğimden tutulup çekilmemle kendimi büyük bir ağacın kovuğunun içinde buldum. Gördüğüm ilk şey dışarıyı aniden saran kum fırtınasıydı. Bir metre uzağımdaki ağaç bile gözükmüyordu. Oysaki ava durumuna baktığımdan çok emindim. İyi de Beacon Hill böyle bir kum fırtınasını asırlardır yaşamıyorken bu da neyin nesiydi? Kesinlikle bir türlü anlayamadığımız bir işler dönüyordu.

Teen Wolf | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin