Vampir ve Peri 2

Bölüm 1

Okulun yemekhanesinin önündeydim. Thomas mavi gözleriyle gözlerimin içine bakıyordu. Onu o kadar çok seviyordum ki anlatsam kitaplara sığmazdı. Pamuk gibi elleriyle ellerimi tutuyordu. Yeni duş almıştı. Onu kıramıyordum ki, birlikte baş başa yemek yemek güzel olurdu. Tertemiz mavi kazağı üzerinde 'Game over' yazıyordu. Altına kahverengi boru paça pantalon giymişti. Ayakkabısı pantalonundan daha koyu kahve bağcıklı ve tertemizdi. Gözlerinin mavisi beni benden alıyordu. Galla'nın acısı içimi yakarken onunla yemek yemek istiyordum. Onu kırmak istemiyordum ama gözlerimdeki yaş dinmiyordu. Biliyordum benim acımı unutturmak için yapıyordu tüm bunları. O sırada Kim jong kook'un sesi duyuldu.

Kim jong kook:"Elizabeth Elizabeth"

Telaşla yanımıza geldi.  Savaştan parçalanmış kazağı zümrüt yeşiliydi. Altındaki pantalon sanki eskilerden kalma gibiydi. Onun rengi ise siyahtı. Yüzündeki şaşkınlık ve korku beni endişelendirmişti. Nefes alış veriş onun canını daha çok yakıyordu buna adım gibi emindim. O anda aklıma Beyza geldi. Sonunda düşüncelerimden sıyrılıp:"Kim jong kook yoksa Beyza'ya mı bir şey oldu?"

Bu sorumun üzerine gözleri daldı. Bir şeyler düşündüğü kesindi. Derin bir iç çekip önce Thomas'a sonra bana baktı.  Eliyle saçını yana ittirdi.

Kim jong kook:"Bir şeyi yok merak etme. Benimle gelmen gerek seni Alix çağıyor."

Thomas elimi tutarak:"Bugün sevgilim gitmesine izin vermiyorum."

Kim jong kook bize doğru yaklaştı:"Bu ciddi bir konu Thomas"

Kim jong kook'u anlıyordum. Thomas'a baktım. Yalvarir gibi bana bakıyordu.

"Sonra görüşürüz sevgilim" diyerek sarıldım.  Kim jong kook'un yanına gittim.   Birlikte koridorda ilerlemeye başladık.  İçimde bir huzursuzluk vardı.  Okulun duvarları savaş için siyah olmuştu.  Kapılar hapishane kapısı gibiydi.  Üzerinde çarpı işareti vardı. Okulun zemini kan kırmızı rengindeydi. İlerlerken içimdeki huzursuzluk daha da çok artıyordu. Üzerindeki kıyafetin pelerini yerleri süpürüyordu. Okulun demir ve buz mavisi kapısından geçtik. Kim jong kook sola doğru döndü.

"Kook nereye? Alix bu tarafta"

Kim jong kook:"Ben sana başka bir şey söyleyeceğim çok acil"

Ne oluyordu? Şok olmuştu. Bir an önce öğrenmek istiyordum. Tamam şeklinde başımı salladım.  Okulun yanından ilerledik. Cadılar neredeydi? Acaba cadılar ile ilgili mi bir şey diyecekti? Az ileride durduk. Kim jong kook bana doğru döndü.  Gözlerindeki acıyı görüyordum. Hafif hafif rüzgâr saçlarımı okşuyordu. Kim jong kook tekrar yutkunarak:"Thomas"

Sonuna sessizliğini bozmuştu. Merak ediyordum. "Ne olmuş Thomas'a"

Kim jong kook:"Elizabeth Thomas tam bir hain"

Gözleri dolmuştu.  Gözlerini kaçırıp yere baktı. Ne oluyordu böyle?

"Thomas ne yaptı Kook"

Kim jong kook tekrar gözlerime baktı.  Derin bir iç çekti. "Galla'nın katili Thomas"

Şok olmuştum. Buna inanmıyordum. Belkide küçük bir sihirdir.

"Emin misin? Cadılardan biri kılık değiştirmiş olabilir. "

Kim jong kook:"Gel benimle"

Diyerek kolumdan tuttuğu gibi okula doğru götürdü. Birlikte kütüphaneden içeri girdik.

Kim jong kook:"Oulee" diyerek parmağını şıklattı. Kütüphanenin kapıları kapandı.

Masaya geçtik. Kim jong kook çantasını açtı. "Kürem gitmiş."

"Şaka mı yapıyorsun Kook!"

Kim jong kook:"Buluruz şimdi buralarda bir zaman küresi"

Masadan kalktı. Kütüphaneyi gezmeye başladı.Bende ayağa kalktım.

Küre aramaya başladık. Az ileride bir ışık vardı. Elizabeth Elizabeth

"Kook sesi duydun mu?"

Kütüphanenin diğer tarafından :"Hayır!"

Işığa doğru gittikçe ses daha da çok artıyordu. Işık saçan şey küreydi. Elime aldım ve "Kook buldum bir tane"

diyerek masaya doğru ilerledim. Masaya oturduk. Kürenin üzerinde elimi gezdirdim. Küre açıldı.

Kim jong kook:"Vay canına nasıl oldu bu?"

"Bilmiyorum Kook hadi ne göstereceksen göster. "

Kim jong kook:"Thomas'ın Galla'yı öldürdüğü an"

Küre'den ses çıktı. "Merak ettiğiniz her şeyi göstereceğim."

Kürede görüntü belirmeye başladı. Benim yardım istemek için geldiğim gün Thomas beni geçirdi. Merve yanına geldi.

"Ne oluyor Thomas"

"O kız safkan ve değişken"

"Bıktım artık ya bugün sevgili olduğumuzu söyleriz yada bidaha beni göremezsin"

Şok olmuştum.  Kim jong kook'a baktım.

Kook:"İzlemeye devam et"

Tekrar küreye baktım. 

Thomas ve Merve odaya geçti.

Thomas:"Aşkım bence söylemeyelim bu kızın kanını içersem yenilmez olurum. Güçlü bir sevgilin olmasını istemez misin?"

Merve biraz düşündükten sonra Thomas'a baktı. "İsterim,sevgilim onu öldür ve kanını iç"

İkisi kahkaha atmaya başladı. Thomas:"Seni özledim gel hadi kollarıma"

Gözlerimi kapattım.  "Bu sahne geçsin. "

Kook:"Gözlerini açabilirsin Elizabeth geçti. "

Thomas ve Merve yine oturuyorlar.

Thomas:"Sevgilim az kaldı bende zihinimiz okunmasın diye sihir yapmaktan bıktım. Galla zihin okuyor biliyorsun.  Elizabeth artık elimde ve beni deliler gibi seviyor,aptal kız, bu yılbaşı partisinde onunla dans edeceğim ve güç benim"

Merve:"Onu seninle görmeye dayanamıyorum. Şu partide hallet şu işi de gidelim buralardan"

Başka bir tarihe geçti.  Bugüne daha doğrusu Galla Thomas ile karşılaşıyor.

Thomas:"Nasılsın Galla"

Galla:"İyiyim Thomas"

Galla 100 nolu odanın kapısına bakıyor. "Ne işin var yatakhanede?"

Thomas:"Hiç daraldim sadece"

Galla'nın inanmamış gibi bir hali vardı.  Thomas'a yaklaştı ve gözlerinin içine baktı.  Korkarak geri gitti.

Thomas:"Ne oldu Galla? Elizabeth'e olan aşkım mı seni şaşırttı."

Galla:"Sen hainsin."

Thomas korkmus ve şok olmuştu. "Galla lütfen bunu kimseye söyleme"

Galla:"Elizabeth'in bunu bilmek hakkı"

Diyerek Thomas'ın yanından uzaklaştı. Yukarı çıktığında direk savaşa daldı.  Gözleri beni arıyordu. Kendini korumak için savaşa da konsantre olması gerekiyordu. O sırada ben yanına geldim ve yanından uzaklaşıp diğer tarafa gittim. Thomas Galla'nın arkasında belirdi. Ve onu öldürdü. Küre'nin üzerinde elimi gezdirdim.  Küre'den ses çıktı. "Bu küre Elizabeth Warner'a aittir. Ondan başka kimse kullanamaz"

Küre kapandı. Şimdi nasıl benim kürem olduğunu düşünemeyecektim. Gözümden tek bir damla yaş akmadı. Masadab sinirli bir şekilde kalktım. 

Kook:"Elizabeth dur!"