THOMAS
Elizabeth'i öldürmek için hapishaneye gittim. Orada olduğunu Merve sayesinde öğrenmiştim. Merve'nin değişik sihir güçleri vardı. Her zaman yardımıma koşacaktı. Elizabeth'in ilk defa bir insan öldürdüğünü görüyordum. Bu kadar işkence çektirerek öldürmesi ayrı şaşırtmıştı. Kırmızı elbise içinde çok zarif duruyordu. Bir vampirin gücünü çağırdığında böyle değiştiği hiç olmamıştı. İlk değişken ve safkan olduğu için böyle olduğu düşünülüyordu. Ağzım geçirdiğim şok karşısında açık kalmıştı. Elizabeth ayağa kalktı ve bana doğru döndü. Hemen ağzımı kapattım. Gözlerimi kısarak Elizabet'e bakmaya başladım. Beni görünce şaşırmıştı ama bu şaşkınlığı hemen geçti. Omuzları düzelterek kaşlarını çattı. Gözleri maviye dönmüştü ve gerçekten çok korkutucuydu. Elizabeth sessizliği bozup:''Ne işin var burada?''Bunun cevabını biliyorsun küçük vampir kız...
''Seni öldürmeye geldim ve elimde üzerinde mor taş bulunan bir bıçak var. Bunu almak için çok uğraştım ama değecek malesef işkence çektirmeden öldüreceğim çünkü artık bıktım anlıyor musun Elizabeth?''
Elizabeth'in kahkası yankılanmıştı. Sanki hapishanenin her bir noktasından bir Elizabeth kahkaha atıyordu. Elizabeth biraz bana yaklaşarak:''Hadi öldür,bekliyorum.'' O doktor o gün gelmeseydi şimdiye ölüydün. Nasılda yardım çığlıkları atıyordun. Şimdi ise bana kafa tutuyorsun. Tam bir sürtüksün Elizabeth. Düşüncelerimden sıyrılıp Elizabeth'in boğazını sıkmak için elimi uzattım. Hızla elimi tutup çevirdi. Bu kadar hızlı nasıl hareket edebilmişti. Canım acıyordu,sevgilisi olarak zaman kaybettiğimi anlamıştım. İlk tanıştığım gün öldürmeliydim onu... Sihirli sözler söyleyerek onu duvara dayadım. Elimdeki sihirle tutarak yanına doğru yaklaştım. Ellerimi dalgalı saçlarında gezdirdim. Bembeyaz pürüzsüz yüzüne dokunmaya başladım. Bakir olarak ölmeyeceksin Elizabeth...
Elizabeth:''Dokunma bana pislik herif''' bunu söylerken dişlerini gıcırdatmıştı. Vampir dişleri oldukça sivrileşmişti. Onları ağzının içinde saklamıyordu. Biraz daha yaklaşıp saçlarının kokusunu içime çektim. Elleriyle beni ittirdi,sanki kemiklerim ezilmişti. Arkamdaki duvara çarpıp yere düştüm. Yanıma hızla yaklaştı ve elimdeki bıçağı alıp yere attı. Ateşten elinde bir kılınç oluşturdu ve boğazıma dayadı. Soğuk nefesi yüzüme vuruyordu. Elini yüzüme götürüp tırnaklarıyla yüzümü çizdi. Canım çok yanmıştı ve gözlerimden yaşlar geliyordu. Bu iş böyle olamayacaktı. Yanından ışınlanıp Merve'nin yanına gittim. Merve yatağından doğruldu, meraklı gözlerle bana bakıyordu. Bu saatte ne uykusuydu bu böyle... Gözlerini ovaladıktan sonra:''Thomas! Ne oldu? Ne işin var burada?''
Merve'nin yanına oturdum ve onları baştan aşağı anlattım. Merve sonunda sessizliğini bozdu. ''Ne yapacağız peki?'' Sadece olumsuz bir şekilde kafamı sallamakla yetinmiştim. Merve'nin yanından ormana ışınlandım. Ormanda bir sağa bir sola doğru dönmeye başladım. Elizabeth çok güçlüyüdü ve en kötüsü Kim jong kook yanındaydı. Onu koruyordu ve bu bütün planlarımı başarısız kılıyordu. Kim jong kook'u ondan uzak tutmanın yollarınıda denemiştim ama hiç biri olmamıştı. Birbirilerine bağlı iki sıkı dost olmuşlardı. Birbirilerine çok güveniyorlardı. Her istediğimi başarmıştım bugüne kadar onların şu lanet dostluklarını bozamamıştım. Sinirle ağaca bir yumruk attım. Elimi bir uyuşukluk sarmıştı birazdan acı duyacaktım, adım gibi emindim bundan... Acıyı duymaya başladığımda aklıma bir fikir gelmişti. Cem ile konuşacaktım,sonuçta ikimizde aynı şeyi istiyorduk. Cem'in şatosuna ışındandım. Derin bir nefes verdikten sonra kapıya vurdum. Birkez daha kapıya vurdum,galiba evde yok.
''Elesemus'' kendimi uzayda buldum. ''Tasuele'' oksiyenim hazırdı. Az ileride siyah giyimli biti vardı, bu Cem'di.
''Cem''
Cem bana doğru döndü. Üzerinde siyah kapşonlu uzun bir şey vardı. Yüzü gözükmüyordu ve mavi bir ışık saçıyordu. Cem sessizliğini bozup:''Belanı mı aramaya geldin Thomas''
''Hayır Cem sadece seninle bir anlaşma yapmaya geldim.''
Cem:''Hahaha!! Ne anlaşmasıymış bu? Lütfen peri ve vampirleri öldürme,özellikle de sevgilime zarar verme. Her şeyi yaparım mı diyeceksin.''
Cem'in bu dalgacı tavırları beni fena halde sinirlendirmişti.
''Ben baştan beri oyun yapıyordum.''
Cem:''Heh şöyle itiraf et işte... Beni öldürmeye mi geldin küçük peri?''
''Hayır!! Beni dinlemelisin!!''
Cem:''Sakın bir daha bana sesini yükseltme!! Seni şimdi burada küle çeviririm. Çabuk gözümün önünden kaybol Thomas''
''Cem sen Beyza'nın gücünü istiyorsun bende Elizabeth'in ikimizde istediğimizi almalıyız artık...''
Cem bana doğru yaklaştı ve buz gibi elini başımın üzerine koydu.
Cem şaşkın bir şekilde:''Doğru söylüyorsun.''
''Lütfen bana yardım et Cem... Elizabeth'i yenemiyorum,tam bir güç sahibi oldu.''
Cem:''Benim amacımı biliyorsun Thomas, dünyaya sahip olmak istiyorum.''
''Biliyorum Cem''
Cem birden boğazıma yapıştı. ''Öyleyse ileride bana Cem sana yardım ettim diye tahtıma göz koymayasın.''
Zorlukla''Hayır kesinlikle... Yemin ederim ben sadece o gücü istiyorum. Başka hayallarim var. Riderlik bana göre değil.''
Cem:''İyi o zaman anlaştık.'' diyerek elini uzattı tam elini tutacakken geri çekti. ''Ama bir yanlışını görürsem biliyorsun küçük peri''
''Biliyorum'' ve Cem elini uzattı işte şimdi elimden nasıl kurtulacaksın bakalım Elizabeth hanım..
''Şimdiden bir bilgi vereyim o zaman ortak''
Cem:''Ortak?''
''Bu iş için ortağız bence... Beyza hala yaşıyor ve onu sen tanıma diye başka bir kılığa soktular. Onu ne zamandır göremiyorum. Adı Cevher oldu ve onu nerede görsem tanırım. İşin kolay olacak.''
Cem:''O zaman ilk Beyza'nın işini halledelim sonra Elizabeth... Planı şimdi yapalım çünkü benim iki hafta boyunca toplantım var.''
''Tamam yapalım...''
Şimdi yaklaştım işte bu sefer olacak. Zafer dolu bir gülümsemeyle Cem'e güldüm. Elizabeth sonun geldi ve acı çekerek öldüreceğim çünkü yanımda artık Cem var...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir ve Peri 2
AdventureMerhaba sevgili okuyucular,kitabımı beğendiğiniz için teşekkür ederim. Yanımda olan bana desteğini eksik etmeyen arkadaşlarıma da teşekkür ederim. Beğeni ve yorumlarınız benim için çok önemli, her zaman beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli ok...