THOMAS
Gözlerimi açtığımda Merve yanımdaydı. Dün gece içkiyi fazla mı kaçırmıştım yoksa... Bunun cevabını bilmiyordum. Yatağımdan yavaşça doğruldum. Merve'nin uykusu hafifti o yüzden yavaş olmalıydım. Yavaşça yataktan kalktım. Merve'ye yaklaşarak ellerini tuttum. Onu ışınlamalıydım ve benim bile tam hatırlamadığım dün geceyi zihininden silmeliydim. Merve birden ellerimi sıkıca tuttu ve beni kendine doğru çekti.
Merve:''Ne o gerçek miyim diye bakıyorsun?''
''Merve özür dilerim''
Merve:''Şşştt!! Duşa girelim mi?''
''Git kendi duşuna gir Merve''
Merve:''Thomas neden bana böyle davranıyorsun?'' diyerek elimi bıraktı ve duvara yaslandı.
Merve:''Anlayamıyorum Thomas buraya beri geldiğinden böylesin''
''Seninle konuşmaya çalıştım ama izin vermedin Merve''
Merve:''Seni dinliyorum''
''Seni sevmiyorum artık Merve defalarca ayrılmaya çalıştım ama izin vermedin. Dün gece beni sarhoş ettin ve benimle oldun.. Senin saflığına aşık oldum ben ama kötü bir kız oldun. Bitti...''
Merve hızla yanağıma bir tokat atıp odamdan dışarı çıkıp gitti. Bu onun canını çok yakmıştı ama onunlayken benimde fazlasıyla canım yanmıştı.
Soğuk bir duş aldıktan sonra yemekhaneye gittim. Aylardır doğru düzgün yemek yiyemiyordum. İçimdeki boşluk ve acı gitmiyordu. Elizabeth bir an olsun aklımdan çıkmıyordu. Bu lanet intikamı kendim almadığım içindi belkide tüm bunlar..
Ona aşık olacak değildim. Ondan nefret ediyordum. Bu kadar güçlü ve zeki olması beni onun yanında fazlasıyla pasif yapmıştı. Kendimi toparlayamıyordum. Aylardır bir boşlukta yüzüyordum. O boşluğun ne sonu var ne de başı... O karanlık bazen beni yutuyor bazende dışarı atıyor. Bazen o karanlık o kadar çok can yakıyor ki... Genellikle canımı yakıyor zaten...
Yemekhaneden çıktığım gibi bahçeye doğru yürümeye başladım. Ayaklarımı kendi haline bıraktım beni nereye götürmek istiyorlarsa oraya götürsünler... Gökyüzüne başımı kaldırdım. Derin bir nefes verdim ve yürümeye devam ettim. Ayaklarım beni Elizabeth ile buluştuğumuz ağacaın altına götürdü. Bu ağaç her şeyi anlatıyordu bazen... Bazende sadece susuyor ve canımı sıkıyordu. Bugünde boş boş o ağaca doğru bakmaya başladım. Ayaklarım beni hep buraya getiriyordu. Ağacın gövdesinde ellerimi gezdirdim. Burada olduğum zaman daha dün gibiydi. Alix sevgili olduğumuzu öğrenmeden önce sana burada sarılmıştım. Lanet olsun!!
Bu intikamı benim kendim almam gerek benim amacım bu yoksa rahat edemem... Böyle yaşayamam.. Ben öldürmeliyim seni Elizabeth ama bunu tek başıma yapamam.
''Cem''
O lanet herifi ikna etmek zor olacak. En iyisi işimi sağlama almak... Ona küçük bir sihir yapmak ama nasıl? Koşarak kütüphaneye doğru gitmeye başladım.Kütüphane'nin kapısına geldim ve sihirli kelimeleri söyleyip kapıyı açtım. Hızla Kütüphane'ye doğru girdim.
''Birini kandırmak ile ilgili sihir kitaplarıı!!!!''
Kitaplar karşımdaki masanın üzerine sıralandılar. Sandalyemi çekip kitapları karıştırmaya başladım. Lanet olası sihir nerede olabilirdi? Mavi olan kitaba baktıktan sonra sihirle yerine yolladım. Diğer kitaba geçtim ve karıştırmaya devam ettim. Lanet olsun hiç bir kitapta yoktu. Sinirle yerimden kalktım. Bu iş Lou tanrıçasına kalmıştı. Ona gitmeliydim. Kendisine tanrıça diyordu aslında normal bir periydi. Sadece kendini çok güçlü bir hale getirmişti. Bir hafta boyunca üzerimize yağmur yağdırabilirdi.
''Hasolikanatomila''
Büyük beyaz kapıların olduğu bir yere geldim. Etrafımda bulut gibi şeyler vardı. Kapı hızlı bir şekilde açıldı. Yavaşça içeri girdim. İleride beyaz bir tahtın üzerinde oturmuş biri vardı. Bu Lou olmalıydı.
Lou:''Diz çök!!''
Hızla önünde diz çöktüm.
Lou:''Konuş peri!''
''Tanrıçam en büyük büyücüyü ikna etmem gerek lütfen bana yardım edin.''
Lou:''Bunu kötü amaçla kullanmayacaksın değil mi?''
''Hayır tanrıçam... İçimde bir huzursuzluk var ve beni bırakmıyor. Hayatımda bir amaç var ve onu gerçekleştiremezsem asla o boşluk gitmeyecek o yüzden arkadaşımı ikna etmek zorundayım.''
Lou üzerimde ellerini gezdirmeye başladı ve beni Cem'in şatosuna ışınladı. Galiba olmuştu. Derin bir nefes verdikten sonra kapıya vurdum. Biraz zaman geçtikten sonra Cem kapıyı açtı. İlk başta anlamsızca baksada sonradan gülümsedi.
Cem:''Buyur''
Cem ile birlikte salona geçtik. Cem meraklı gözlerle bana bakıyordu. Ben ise şaşkınlığımı belli etmemeye çalışıyordum.
''Cem yardımına ihitiyacım var.''
Cem:''Söyle bakalım ortak''
''Elizabeth'i kendimiz öldürmeliyiz ancak o zaman rahat ederiz''
Cem:''İyide nasıl?''
''Okulu kan gölüne çevireceğiz. İyi kalpli Elizabeth'de dayanamayıp gelecek ve bu onun sonu olacak.''
Cem:''Hahaha!! İyi fikir ortak onu öldürmen için sabırsızlanıyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir ve Peri 2
AdventureMerhaba sevgili okuyucular,kitabımı beğendiğiniz için teşekkür ederim. Yanımda olan bana desteğini eksik etmeyen arkadaşlarıma da teşekkür ederim. Beğeni ve yorumlarınız benim için çok önemli, her zaman beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli ok...