Bölüm 23

812 66 3
                                    

ELİZABETH

Mor lale topladıktan sonra kulubeye gitmiştim. Küçük bir tabakta mor laleleri kaynattıktan sonra içmiştim. O günden beri kemiklerim iyi durumdalar ama hala bu gündüz dışarıya çıkamama durumuna alışamadım. Bu iskeletlerde fazlasıyla canımı sıkmaya başladı. Geceleri avlanıyorum, geceleri geziyorum ve her yerde Kook'u arıyorum. Muhtemelen geceliğin bir yere sığınıyor ve uyuyor. Bir türlü aklımdan Kook'un ölmüş olabilme olasılığı gitmiyordu. Bunu düşünmemeye çalışıyordum. Kook'un buraya geldiğini okul öğrendiyse ve Kook okula döndüyse... Olabilir miydi? Böyle bir şey olsa bana mutlaka söylerdi. Beni bir yerlerde bulacağından eminim. Bu hayatta böylece yalnız kalacağım aklımın ucuna gelmemişti. Belkide Kook'u bulduktan sonra bir kaç arkadaş edinmeliyiz ama arkadaş edinmenin sırası şimdi değildi.Mor lale tarlasını bulduğum geceden sonra içimde bir husursuzluk var ve benim peşimi bırakmıyor. Dün gece okula uğrayıp gizlice aldığım çantamı açtım. İçinde elimi gezdirmeye başladım. Elime ilk gelen Darren'ın yolda verdiği çiçekti. Çiçek solmuş ama hala kokuyordu. Ben o çiçeği atmamış mıydım? Ahh!! Tabi ya Darren onu ben görmeden çantamın içine atmıştı. Darren'ı çok özlemiştim. Keşke ölmeseydi... Kook'un yokluğunda yanımda olurdu. Gündüzleri o arardı. Geceleri ben... Geceleride yalnız bırakmazdı beni...Beni korumak için ben üzülmeyeyim diye ölmemiş miydi zaten? Keşke o kadar kötü davranmasaydım ona... Beni hiç bir erkek bu kadar çok sevmemişti. Onun kalbini kırışımın acısını çekiyorum belkide... 

İçimdeki huzursuzluk beni terketmiyordu. Çıkışa doğru yaklaştım. Her taraf aydınlıktı. Birazdan gece olacaktı. Güneşi görmeden etrafa bakıyordum. Mor lale suyunu içtim iyiyim. Eğer Kook'u bulamazsam B planı yapmam gerektiğinin farkındayım. Kook'u son bir kaç daha aradıktan sonra B planına geçmem gerek... Şu gündüz dışarı çıkamama işini çözmem gerek,sonra da Kook'u aramaya devam ederim. Bir kaç arkadaş edinirim. Hep birlikte Kook'u ararız. Eğer onu bulmazsam farkedilmeden okula giderim. Okul ile ilgili bir şeyler oldu,hissediyorum ama ne oldu?

Birde şu ne olduğunu hissedebilsem ne güzel olurdu? Sana çok ihtiyacım var Kook neredesin dostum? Darren sanada ihtiyacım var. Nerdesiniz? Gelin beni kurtarın buradan...

Gözlerimden yine yaşlar düşmeye başlamıştı. Arkama dönüp çantamın içinden mavi kitabımı çıkardım. İsmimin üzerinde elimi gezdirdim. 

''Hıh! Kader kitabıymış. Bana yol göstercekmiş.''

Kitabı yavaşça açtım. Göz yaşlarım her bir sayfasına düşüyordu. Başımı kitaba gömüp ağlamaya başladım. Kitabın göz yaşlarımdan sırılsıklam olmasını istiyordum. 

''Darren keşke ölmeseydi. Kook'u bulabilsem. İstediğim son şey bu. İntikam falanda istemiyorum artık!!''

Kitaptan sesler gelmeye başladı. O sırada kitap elimden uçup mağaranın girişinden dışarıya çıktı.Mağara'nın girişinden yirmili yaşlarda kumral,sarı gözlü bir erkek girdi. Elinde de benim mavi kitabım vardı. Derin bir nefes verdikten sonra konuşmaya başladı.

''Elizabeth çok sabırsızsın''

''Sende kimsin?''

''Benim kim olduğumu biliyorsun Elizabeth''

''Kader çizgisinin sahibi''

''Hayır kader çizgisinin sahibi kimsenin ayağına gitmez. Benimle sana haber yolladı.''

''Ne diyor?''

''Elizabeth çözmen gereken bir şifre var ve o şifreyi çözmeden hiç bir şey düzelmeyecek. Hatta daha kötüye gidecek.''

''İyide onu tek başıma çözemem. Kook kayıp. Darren öldü''

''Darren ölmedi Elizabeth''

Hızla ayağa kalktım. Gözlerimdeki yaşı silerek :''Nerede o?''

''Bak bakalım kader kitabın ne gösteriyor? Kader çizgisinin sahibi olmak kolay değil..''

''Peki ya Kook nerede?''

''Onu da kendin bul Elizabeth'' diyerek ortadan kayboldu. 

Mavi kitabı açarak yerime tekrar oturdum. Kitapta bir harita belirdi. Harita'nın gösterdiği yerde Darren vardı. İnanamıyordum Darren yaşıyordu. Bu gece Darren'ın yanına gidecektim. İyide nasıl ölmedi? Bunu ondan dinleyecektim. Tekrar dışarıya baktım. Ben yemeğemi yedikten sonra hava tamamen kararır.

Ateşi çağırdıktan sonra eti pişirdim. Biraz da kan içtim. Bu gayet iyi gelmişti. Çok acıkmıştım. Biraz et bıraktım. Darren yaralıysa ona bunlardan yedirirdim. Hala aklım nasıl ölmediğini almıyordu. O gün okulda öldü diyorlardı. Öldüyse onu bir yere gömmüş olmaları gerekiyordu. Üstümü çıkardım ve diğer kıyafetlerimi giydim. Güneş tamamen batmıştı. Elime mavi kitabı aldım ve yürümeye başladım. İskeletlerden çıktıktan sonra haritanin gösterdiği yerden inmeye başladım. Seni bulacağım Darren... 

Biraz yollar karışıktı. Daha önce hiç buraya gelmemiştim. Orman mavi renkteydi. Korkusuzca ormanın içine atıldım. Eminim ki Darren'da benim için aynı şeyi yapardı. Gözlerim yine dolmuştu. Ona bu kadar çok alıştığımı bilmiyordum. Harita nereye gideğimi daha fazla göstermiyordu. Yol ikiye ayrılıyordu. İş yine hislerime kalmıştı. Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Kendi etrafımda dönmeye başladım. Gözlerimi açmadan bir yöne doğru gitmeye başladım. Ben geçtikçe ağaçlar sallanıyordu. Bu hızlı koşma özlliğim olmasa ne yapardım? Çok işime yarıyor. Ve birden durmak zorunda kaldım. İyide burada kimse yoktu. Aşağısı uçurumdu. Gözlerimi kapattım ve tekrar hislerime yoğunlaştım. Darren karşıdaydı. Hislerim bana bunu söylüyordu. 

''Ateş sen benimsin bana gel!!!''

Ateş her yerimi tekrar sarmıştı. Ders kitabında gördüğüm... bunu ilk defa yapacaktım. Ateşi altımda bir bulut yapacaktım ve karşıya geçecektim. Bunu sadece ve sadece güçlü vampir yetişkinler yapabilir. Eğer gücün dengesini nasıl sağlayacağını bilmiyorsa yine başarısız olur.

Bunu Darren için yapacağım. Artık bir amacım kalmadı zaten varsın bende yaralanayım.

''Atelone!!''

Diyerek ateşi ayaklarıma doğru püskürttüm. Sadece kırmızı bir duman çıkmıştı. Lanet olsun bu kadar güçsüz müydüm? Neden beni kader çizgisi sahibi seçmişlerdi ki. Belkide seçilmiyordu. Bu daha kötüydü...

''Attteeellooooneee!!!''

Bu sefer Küçük bir bulut oluşmuştu ve beni havaya kaldırmıştı. Bu bulut ile karşıya geçemezdim. Gerçekten çok sinirlenmiştim.

''Atelone!!!!!!!'' Neredeyse bütün ormanda sesim yankılanmıştı.

Ayağıma ateşi tekrar püskürttüm. Daha büyük bir bulut oldu. Şimdi yavaş yavaş ilerletirsem bulut yok olur. Sağ elimle ateş ayağıma ateş vererek sol kolumu karşıya doğru uzattım. Hızla karşıya doğru gitmeye başladım. Aşağıya bakmamaya çalışıyordum. Simsiyah bir şey görüyordum. İçimden bir ses onun Darren olduğunu söylüyordu. Yaklaştım ve daha hızlı yaklaştım. Yine gözlerim dolmuştu. Kayalığın oraya yavaşça indim. Darren ayak seslerimi duyduktan sonra gözlerini zorlukla açtı.

Darren:''Elizabeth''

''Şşştt!! Kendini zorlama  diyerek Darren'ı kaldırdım.

Darren:''Yürümeye hiç halim yok''

''Yürüyeceğini kim söyledi Darren?''

''Atelone!!!'' Diyerek daha büyük bir bulut oluşturdum. Darren ise kolunu boynuma dolamıştı. Hızla gökyüzüne yükseldim. Yukarıdan ormanlara bakıyorduk. Darren ise kolu boynuma dolanmış bir şekilde uyuyakaldı. Ona bakarak son bir kez gülümsedim. Onu bulduğuma ve yaşadığına hala inanamıyordum. Rüya gibi bir şeydi... Tam bir baş belasıda olsa da ona ihtiyacım vardı. Şimdi ise daha çok onun bana ihtiyacı vardı. 

İskeletten içeriye doğru girdim. Darren'ı yavaşça yatırdım ve biraz kan doldurup. Ağzına akıttım.Darren'ın yavaşça üzerine çıkarmaya başladım. Acaba yaraları nerelerdeydi. Sadece göğsünde ve bacağında derin bir kesik vardı. Çok kan kaybetmişti. Mert vampirlerin sadece mor taş ile öldüğünü bilmiyor muydu? Biliyordur ama acı çekmesini isteyip oraya mı attı? Ne oldu? Bunu Darren kendine geldiğinde öğrenecektim. Darren'ın yaralarına mor lale suyundan biraz sürdükten sonra yaralarını sardım. Kıyafetlerini alıp gölde yıkadım ve ateşle karşıdan kuruttum. Darren farketmeden yavaşça üzerine kıyafetlerini geçirdim. Battaniyem ile Darren'ı örttükten sonra duvara dayandım ve çok yorulmuş olduğumu farkedip gözlerimi kapattım.

Vampir ve Peri 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin