Sessizce izledi kadın kızını. Yüzündeki o kararlılık o asalet. Iste oda tatmisti annelik duygusunu. Daha dogmadan sahiplenmisti yavrusunu.
Esin odasında Akına sarılıp ağlarken düşünüyordu. Kucagina oğlunu alamadan ölecekti. O an fikir kafasına dank etti. Ağlaması dahada siddettlendi kadının. Kızı ölüyordu. Minik yavrusu onun yüzünden onun o fahise annesinden kalan lanet gen yüzünden kızını kaybediyordu.
" Akın bu benim yavrum için fazla bir yük Akınn....... Allahım ondan al.bana ver yalvaririm " diye ağlıyordu.
Arda sessizce odasında banyo yaparken ağlıyordu. Sert görüntüsünü kırmak istemiyordu. Banyodan çıkıp Elsanın sesinin duyunca Asyanın odasina girdi.
Elsa ağlamiyor aksine habersizmis gibi davraniyordu..
Arda metanetine hayran kaldi. Belkide kizin gözünde yas kalmamisti annesi icin aglamaktan.
" Arda dayı oluyorsun hee " diye laf atti Elsa.
" O bebek aldırılacak" dedi kararla.
" Ne diyorsun Arda" dedi Elsa şokla.
" Duydun" dedi Asyaya doğru.
" Ben çocuğumu öldürmem" dedi. Asya sinirle.
" Sen öleceksin! Seni mi öldürelim yoksa daha dünyaya gelmemis birini mi? Dusunsene Adrian ile evlenip mutlu olabilirsin. Ama ölürsen beni yarım bırakırsan bu çocuk mu beni tamamlayacak?" Dedi Arda bagirirken Akın içeri girip oğluna sarıldı.
" Baba bu kizin ne diyor Allah aşkına annemin karnında iken benim yemeklerimi yerdi simdi benim yarımı benden aliyor" diye bilincsizce bagiriyordu.
" Ben senin yemeklerini yemiyordum Arda sen mizmizlik yapiyordun" dedi Asya cocukca.
Küçükken hep bu kavgayi yaparlardi. Sonunda kazanan Asya olurdu.
" Arda Üzgünüm" dedi Asya ağlarken.
" Üzgün değilsin. Üzgün olsan bize bunu yapmazdin"
Hergün rutin yaptıkları yemek kavgasından ilk kez galip ayrılıyordu Arda. Ama mutlu degildi. Bir yarısı o kadar doluydu ki. Asya ile geçirdiği zamanlarda onsuz bir an bile yapamıyordu.
.
Herkes ısrarla Asyaya birseyler anlatıyordu. Oda ısrarla dinlemiyor gözleri kapıda o kişiyi bekliyordu.
" Geldi " dedi Elsa koltukta annesinin dizinde hateketsiz yatan kıza. " Seni bahçede bekliyor"
Evlerinin gösterişli bir tarafı yoktu. Ev modern döşenmiş sade mobilyalar kullanılmisti. Bekar evi denebilirdi.
Ama bahceleri cennet kadar gosterisliydi. Bahcenin girisinde uzun bir yol vardi. Yolun Yarısında etragini dönmek zorunda oldukları bir havuz vardı. Süs havuzundaki şelale cok sekerdi. Asya kucukken icine ayaklarını soktuğunu hatırladı.
Ayaklarında ne bir ayakkabı ne bir corap vardi. Unutmustu yine giymeyi. Ama umursamdi. Bu meşgul adami oyle çok ozlemisti ki. Sarilmasina ihtiyaci vardi. O sarilsa hersey bitecek gibi hissediyor yeniden doğacak gibi oluyordu.
Köşeyi dönüp burnuna dolan Leylakları selamladı. Rüzgar sesiyle burnuna dolan Leylaklar onu Adriana götürdü Adrian leylak bahcesinin tam ortasında elinde bir kutu ile duruyordu.
" İçeriye gelmeliydin" dedi çekingence.
" Bir bebeğimiz olacağını yalnızken duymak istiyorum. Vişne dudakların tadına varmam gerek" dedi adam.
Adrian buraya gelmeden önce defalarca düşünmüştü. Neden o degildi? Neydi onu böyle imkansiz yapan? Üstelik arada aşk yoktu ama o kadar büyük bir güven vardı ki insan sasiyordu.
" Hamileyim" dedi Asya utanirken. Kafasını öne eğdi.
Adrian büyük lacivert kadife kutudan bilekligin kolyesini çıkardı. Zarafetle boynuna taktı. Gösterişli degildi. Günlük hayatta isterse takabilirdi.
" Baban başka bir sorun olduğundan bahsetti" dedi Adrian. " Senin söylemen gereken"
Asya gerildi. Ben ölüyorum demek hayal ettiğinden zordu.
" Biz küçükken annem bir rahatsızlık geçirmişti. Genetigimizde varmış. Beynimde bir zehir var. Annemin karnindayken bana aktarılmış ve annemin ölmesini engellemis. Şimdi benimde beynimde bir zehir var. 6 ay sonra bebek doğduktan sonra öleceğim. Belki doğumun yarısında. Oğlumu kucagima alamadan öleceğim ama onu doğuracağim için cok mutluyum. Bu zevki yasamadan ölmek istemedim . Adrian sen ağlıyor musun?" Dedi Asya şaşkınca.
" Hayatta en sevmediğim kadın tipisin. Başka bir hayat için kendi hayatını hiçe sayıyorsun" dedi Adrian. Bir erkek nasil aglardi? Gozleri dolar ve sonra damlalar yanağından dudaklarına akardı..
" Çok sansli bir bebek olacak oģlum. Belki bir annesi olmayacak ama babası dünyanın en harika insani. Dayisi desen çapkın ama örnek bir tip eminim Arda onu yalniz birakmaz. Dedesi ve nineside oldukça sevimli. Dünyanın en sansli çocuğunu nasil dogurmam?" Dedi Asya. Artik aglamiyordu çünkü ölmek icin bir nedeni vardı. Seviniyordu.
" Sonra yine yaparız Asya. " dedi Adrian.
Asya adamın yüzündeki damlaları sildi tek tek. Elleriyle adamın yüzünü tuttu ve sehvetle öptü.
" Yine yapacak olsaydık keşke . Ama mümkün değil. " dedi Asya. " Bu zehir beni mahvetsin burda bitsin. "
" Peki ya biz? " dedi
" Adrian bana kızma ama seni .." diyemeden adam onu susturdu.
" Bunu duymak için daha erken" dedi
" Annemle babamın bir hayali vardı. Venedikte bir tatil. " dedi " Gidelim mi?"
"Venedik? " diye sordu Adrian hüzünle. " ahh evet düşünebilirim."