[2.5] sonsuzluk ve ötesine

1.1K 125 165
                                    

selena gomez - fetish



Spor salonunun en sakin yerinde dikilirken Scott'ın uzattığı bardağa yüzümü buruşturarak baktım. "Alkollü değil," diye açıkladı gözlerini devirerek. "Lydia'ya özellikle sordum." Basketbol takımının ülke çapındaki galibiyetini kutlamak için düzenlenen partiyi organize ederken Lydia da gruba eşlik etmişti. Ve evet, takımımız başarılı bir maç sergileyerek kupayı Beacon Hills'e getirmeyi başarmıştı. Ve tekrar evet, Derek dönmüştü. Salonun diğer ucunda yanındaki takım arkadaşlarıyla birlikte etrafı sarılmıştı. Kızların ilgisini görmezden geldiğini biliyordum ama rahatsız değildim. Onunla gurur duyuyordum. Üstelik o kadar yakışıklı görünüyordu ki, gömleğimin ve pantolonumun içinde kendimi berbat hissediyordum.

Kokteyl bardağını elinden alıp içini kokladım. Vücudum biraz gevşedi. İçecekten bir yudum aldım. Yanımda dikilmeye devam eden arkadaşım "Kira yarın akşam Balkabağı'nda olacakmış," dedi. Ona soran gözlerle baktığımı görünce "Gelmeni istiyormuş." diye ekledi. Gözlerimi devirip içeceğimden bir yudum daha aldım. Derek döndükten sonra Balkabağı'na bir kez uğramıştım. O akşam Kira gelememişti. Neredeyse bir aydır yüzünü görmüyordum. İç çekip "Gelirim," dedim. "Bu arada sizin çok sık görüştüğünüzü fark etmedim sanma."

"Aramızda Alex adında bir duvar var Stiles."

Kaşlarımı kaldırıp ona baktım. Şaşkınlığım yüzümden okunuyor olmalıydı. Gergin bakışlarını benden kaçırıp kalabalığa baktı. "Ne zaman biraz yol katettiğimizi düşünsem Alex'in hayaleti tarafından geri püskürtülüyorum. Ve kötü olan ne, biliyor musun? Onu anlayabiliyorum. Yaşadıklarından sonra bana bu kadar yaklaşması bile bir mucize. Ama ona tamamen ulaşamamak beni öldürüyor." Yüzüm acıyla gölgelendi. Ona acıdım. Gerçekten acıdım çünkü Kira'nın o hayaletten kurtulabileceğini sanmıyordum. Muhtemelen ikisinin bir geleceği varsa bile Scott mücadele etmek zorunda kalacaktı. İki kişilik bir ilişkiyi üç kişi paylaşacaklardı. Hoş, kendi durumumda diğerlerine acımam ne derece mantıklıydı sanki.

Aklıma birkaç gün önce lakros sahasında yaşananlar gelince bardağa diktiğim gözlerim dalıp gitti. Cody Hale, nereden çıktığını anlamadığım bir şekilde önümde belirip John'u yere sermişti. Soyunma odasında alelacele üstümü değiştirip otoparkta onu yakaladığım vakit konuşma fırsatımız olmuştu. "Bu da neydi?" diye sormuştum nefes nefese. Bana bakarken yüzü ifadesizdi ama gözlerinde yanıp sönen alevler hâlâ yerli yerinde duruyordu. Omuzlarını silkip "Derek aradı." demekle yetinmişti. Bunun için sevgilime sinirlenmek yerine kederli bakışlarımı yüzüne dikmiştim. "Jonathan için üzgünüm." Bunu duyunca kaskatı kesilmişti. Ağzımı açtığıma pişman olmuştum ama sonra Cody bana dikkatle bakıp samimiyetle "Her gün pişmanlık duyuyorum," demişti. "Derek'i bu kalp kırıklığından korumak için gerekirse gölgen gibi gezeceğim."

Cody Hale daha fazla konuşmamıştı. Giderken boynu ve omuzları dikti. Yine de omuzlarında oturan ağırlığı görebiliyordum. "Teşekkür ederim!" diye bağırmıştım arkasından. Keşke Jonathan'ı geri getirebilseydim...

Düşünceleri zihnimden uzaklaştırıp silkelendiğimde bardağım dibini görmüştü. Scott birileriyle konuşuyordu. Kaşlarımı çatıp içeceklerin nerede durduğunu görmeye çalıştım ama başım hafifçe döndü. Işıklar gözümü çıkartacaktı. Homurdanarak içecek masasını gözüme kestirdim. Derek hâlâ fanlarının ilgisiyle çevriliydi. Kendime bir bardak daha almak için içecek masasına uzandığımda Braeden yanımda belirdi. "Onlar alkollü Stiles-" derken dehşetle yüzüme baktı. "Tanrım! İçtin mi?" Kendime yeni bir bardak alırken aklım bulanıktı. "Lydia alkolsüz olduğunu söyledi. Sorun yok." Lydia Martin'in sözüne güvenmek oynayabileceğiniz en büyük kumardı.

pumpkin and hell hole [sterek] b×bHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin