☄ 9.Bölüm: Gerçekler ☄

2.4K 129 24
                                    

Geç geldiğinin farkındayım ama yazarınız neler çekti neler. Elimi kesip 6 dikişle dolaştım ve tabi sağlıkçı olduğum için çalışmaya devam ettim. Şu an iyiyim ve geri döndüm. Bomba bölüme hazır olun. Olacakların tek sorumlusu zihin gücüm.

Neyse size iyi okumalar çok beklediniz.

- DEFNE'DEN -

Yoğun bakımın camından Berceste'ye bakarken tek yapabildiğim içimden Oğuz'a küfürler savurmaktı. Bu kızın burada olma sebebi oydu. Karşımıza çıktığı güne lanetler okuyordum.

Ayak sesleri duyduğumda o tarafa doğru döndüm. Annemin yavaş adımları beni strese sokarken sadece bekledim. Azar yiyeceğimi biliyordum. Yanıma yaklaşırken siniri biraz daha geçmişe benziyordu. Yanıma geldiğinde yüzüme bakmadan cama döndü. Berceste'ye bakarken konuşmaya başladı. "Bu durumda olmasının sebebi sensin farkındasın değil mi?"

Söylediği şey beni sinirlendirmişti. Sebebi ben değildim ve Oğuz'un yüzünden ben azar yiyordum. "Sebebinin ben olmadığımı söylemiştim."

Sinirli tavırla bana dönen annemi belki hayatımda bu kadar öfkeli görmemiştim. "Askerlere yanaşmaması gerektiği konusunda onu uyarmalıydın. Uzak tutmalıydın. Siz tıp öğrencisisiniz ne işiniz var askerlerle?"

Sinirim had safadaydı. Bu sefer susmayacaktım ve anneme cevabı verecektim. "Acaba onların düşmanı olup olmadığını nereden bilebilirdim? Söyler misin bana nereden bilebilirdim? Bilsem yanaştırır mıydım? Şu halde olmasına ne kadar üzüldüğümü görmüyor musun? Hala neden beni zorluyorsun? Bunun sebebi ben değilim! Artık anla anne!"

Annemi yoğun bakımın camının önünde bırakıp hızla koridorda yürüdüm. Bana acı çektirmekten başka bir şey yapmıyordu. Bütün sorumluluğu bana yüklemek yerine suçu kendinde de aramalıydı. Ben değildim sadece suçlu olan!

Sinirle hastanenin dışına çıkarken hala anneme saydırıyordum. Neydim ben stres topu felan mı?

Önüme baktığımda bahçedeki kişileri görünce sinirim katlanmıştı adeta. Bu hala nasıl buraya gelebiliyordu! Bu hakkı kim veriyordu ona!

"Ne işiniz var burda?!" diye uzaktan bağırıp dikkatlerini çekmiştim. İlk bakan Tuna'ydı. Arkasında yüzünü gördüğüm Oğuz'a tırnak kadar bile acımıyordum!

Tam önlerinde durduğumda sadece Tuna'nın "Sakin." dediğini duydum. Bu benim keçilerimi kaçırtan sözdü. Şu an onu öldürmek istiyordum! Sinirle ona bakışımı fark etmiş olacak ki "Sana demiyorum maviş, Oğuz'a diyorum." dedi.

"Farkı ne söylesene! Kız içerde yoğun bakımda! Göğsünden vurulmuş. He bilmiyorsanız diye söyleyeyim: Bir değil, iki kere. Göğüs kemiğine saplı bir kurşun var. Biri çıkıp gitmiş Allah'tan çok ciddi bir hasar bırakmamış. Ve siz, bunun sebebi olan siz. Özellikle sen Oğuz! Ne bok yiyorsunuz hala burada? Açıklama bekliyorum!"

Oğuz'un saniyelik gözlerini kapattığını gördüm. Sonra direkt gözümün içine baktı. Korkmam mı gerekiyordu şu an bilmiyordum ama ben kolay kolay korkmazdım. Hele şu durumda asla!

"Onu görmek istiyorum."

Kahkaha atmıştım.

Evet.

Ciddi ciddi gülüyordum.

Bu sadece şaka olabilirdi değil mi?

Kendimi toplayıp cevap verdim. "Seni ciddiye almıyorum."

"Defne! Görmem lazım!" Tehditkar söyleyiş tarzı umrumda bile değildi.

"Şaka yapıyorsun değil mi? Neyin bu kız senin ki göreceksin! Neyin he! Şu an seninle konuştuğum için benim bile can güvenliğim yokken sen ne diyorsun he! Kendini ne sanıyorsun! Hemen defolup gidiyorsun buradan! HEMEN! Değil yanına hastaneden içeri bile giremezsin sen!"

Yanlış MesajHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin