Uzun bir aradan sonra karşınızdayım. Artık vakit buldukça bölüm atmaya çalışacağım. Desteklerinizi bekliyorum.
~ BERCESTE'DEN ~
Ağır adımlarla bana doğru gelen Oğuz'u gördüğümde sinir katsayım artmıştı. Benden habersiz göreve gidiyordu bir de ben onun için endişelenirken!
Tam karşımda durup gözüme baktı. Sanırım şu an kendimi ondan uzak tutmalıydım. Zira üniforması içinde gayet yakışıklı görünüyordu. Ve bu beni yumuşatmaya yetiyordu. Burnumu havaya kaldırdım ve bir adım geriledim. "Bir de göreve gidiyorsun demek?"
Derin bir nefes verdi. Ama bu beni daha çok sinirlendirdi. "SÖYLESENE OĞUZ! BEN SENİN NEYİNİM! YA DA DUR ŞÖYLE DİYEYİM KİMİM Kİ BEN BURADA SANA HESAP SORUYORUM!" Bağırarak söylediğim şeyler diğerlerinin bizi odak noktası yapsa da susmayacaktım. "Bu kaçıncı he! Kaçıncı arkamdan iş çevirişin! Yeter artık anlıyor musun! Ben arkamdan artık iş çevirilsin istemiyorum!"
Gözlerime baktı. O benden daha sinirliydi anlıyordum. Ama bu beni sakinleştirmiyordu. Saçlarından elini hızlıca geçirdi. Hala cevap vermeyişi beni deli ediyordu. "OĞUZ CEVAP VER!"
Beni kolumdan tutup uzağa götürürken sessizce beni sürüklemesine izin verdim. Yeterince uzaklaşınca durdu. Gözlerimin içine baktı. "Sen benim her şeyimsin. Şu dünyadaki yaşama sebebimsin. Bana neyim ben diye sorma hakkın yok senin! Kaldı ki görevlerimi ne zamandan beri sana açıklar oldum? Merak ettin anlıyorum ama sana bilgi veremem."
Şaşırmıştım. Sevinsem mi üzülsem mi bilmiyordum. İyi bir şey mi demişti o?
Sahi neredeydi benim aklım? Ben neden sinirlenmiştim? Doğru telefon!
"Peki sabahki telefon neydi? Göreve giderken haber vermeyecek misin sen hiç Oğuz?" Yine aklım başka konularda gezerken Oğuz ofladı. "Oflama cevap ver bana!"
"Bak şu an bizim yüzümüzden geç kalıyoruz.." Sözünü kestim. "Açıklama yaparsan geç kalmazsın!"
"Of Berceste! Sabahki telefon sadece bu sabah aramıyordu. Günlerdir aradığında ben açıyordum. Bugün erken aradı şerefsiz. Kim olduğunu tespit ettik. Baban.. Babanı şehit eden şerefsizleri bulduk. Onların tepesine binmeye gidiyoruz. Ama sen beni burada tuttuğun her saniye bizim vaktimiz daralıyor."
Uzun açıklaması beni yerimde dondurdu.
Babamın...
Katilleri bulmuştu.
Aklım babama giderken o süreçten sonrası aklıma geldi. Annemin ölmediğini öğrenmem, Oğuz'la tanışmam, annemin kim olduğunu görmem, vurulmam, düşmanlarımızın olduğunu öğrenmem....
Ve bana söylememişti. Çoğu şeyde olduğu gibi.
Bakışlarımı gözlerine diktim. "Gidebilirsin bekletme timi."
Arkamı dönüp karargahın bahçesinde ilerlerken beynim yerinden çıkıyordu sanki. Sanki bu yaşadıklarım bir hayaldi. Ben yine çökmüş babamın şehit düştüğünü öğrendiğim bu bahçedeydim. Kalbim ağrıyordu. Gözlerim buğulanırken ne kadar aptal olduğumu düşünüyordum. Ben ne kadar aptaldım. Arkamdan dönenleri fark etmeyecek kadar aptal.
![](https://img.wattpad.com/cover/222899524-288-k411913.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Mesaj
General Fiction___TANITIM'DAN___ Kime: +9054******36 Mesaj: Benimle buluşur musun? Bir kahve içeriz belki. Saat 6'da Çengelköy'de. Çamlıkaltında bekleyeceğim. Numaraya baktım. Kahretsin! Son rakamı yanlış yazmışım. 6 değil 5 olacakmış! Gelen mesajla olduğum yerde...