☄ 11.Bölüm: Hafıza ve Anılar ☄

1.8K 118 17
                                        

Bomba bölüm bırakıp işe kaçıyorum...

~

Başımdaki ağrı gittikçe artarken derin bir nefes alma ihtiyacı duydum. Nefes alırken boğazımdaki yumru canımı acıtmıştı. Bütün vücudum uyuşuktu adeta. Sanki kırk yıldır uyuyormuş gibi hissediyordum.

Burnuma dolan o kokuyla birlikte nerede olduğumu zihnimde bulmuştum. O tanıdık bildiğim koku, hastane kokusuydu. Net hastanedeydim.

Hala gözlerimin kapalı olduğunu hissedince yavaşça aralama ihtiyacı duydum. Gözüme dolan ışık hüzmesi gözlerimi acıtmıştı. Hemen gözlerimi kapayıp sıktım. Gözümden gelen yaş yanağıma inerken tekrar gözümü açmayı denedim. Yavaş yavaş ışığa alışırken gözümden yaşların gelmesi görüşümü engelliyordu. Görüşüm düzelince etrafıma bakındım. Boynumun ağrıması canımı yaksa da gözlerimi odanın tüm noktalarında gezdirdim. Yanımdaki ikili koltukta uyuyan Defne'ydi. Yanında sandalyede uyuyan çocuğu hatırlamıyordum. Muhtemelen buralarda tanıştığı birisi olabilirdi.

Diğer tarafıma döndüğümde yatakta yatan yakışıklı çocuğu görünce gözlerim onda oyalandı. Çok tanıdık bir yüzü vardı. Kolu sargıdaydı. Üstü çıplaktı. Altında ise o bildiğim asker pantolonu vardı.

Babam...

Gözlerimden yaşlar firar ederken küçük bir hıçkırık kaçmıştı boğazımdan. Yanımdaki yatak hareketlenirken o tanıdık gözler yüzüme baktı. Ağlıyor oluşumdan net göremiyordum. Duyduğum hışırtı sesleri ayağa kalktığını düşündürüyordu. Boğazımdan kaçan hıçkırıkla Defne'nin sesini duydum. "SONUNDAAA!!"

Defne'nin sarıldığını hissettim. Ağır parfüm kokusu burnuma dolarken genzimi yakmıştı. Öksürmeye başladığımda geri çekildi. "Tamam canım geçti sakin ol."

Öksürük krizimi atlatırken görüş alanım da düzelmeye başlamıştı. Kafamdaki ağırlık hissi artarken konuşmaya zorladım kendimi. "D...ef..ne.." Kuruluk hissi o kadar zorlamıştı ki boğazımdaki şişlik acıyordu.

Saçlarımı geriye doğru sıvazlayıp "Efendim canımm?" diye yanıtladı Defne beni.

"Su." diyebildim zar zor. Yanımdan kalkıp hızlıca etajerin üstünden şişeden su doldurup bana uzattı. Hala yattığımı fark edip kendimi kaldırmaya zorladım. Sırtım ağrıyordu. Oturur pozisyona gelmeme yardım eden Defne'nin yanında uyuyan çocuktu. Başımla teşekkür manasında eğildim. Defne suyu uzattı. Suyu elinden alırken odadaki diğer kişinin de bizi izlediğini fark ettim. Ne oluyordu sanki! Alt tarafı su istemiştim!

Suyu hızlıca içerken son yudumumda boğazıma kaçan su damlası öksürmeme sebep oldu. Hay aksi!!

Öksürüğüm şiddetlenirken kolu sargılı asker çocuk diğer koluyla sırtıma vurmaya başladı. "Helal helal."

Sesi çok toktu. Tam bir asker sesi. İşte tam bu anda fark ettiğim şey Defne'nin yanında uyuyan çocuğun da altındaki asker pantolonuydu. Şaşırmaya başlıyordum sanırım. Kendimi toparlayıp elimle durmasını işaret ettim. Artık öksürmüyordum.

Sesimi toplayıp Defne'ye "Ne oldu bana?" diye sordum.

Bana tuhaf tuhaf bakan Defne'den durumu çakmıştım. "Yok artık!" diyebildim sadece. Hafızamı kaybetmiş olamazdım değil mi? Bu zaten gelse gelse benim başıma gelirdi!

"Hatırlamıyor musun?" diye üzgün bir halde soran Defne'ye başımı iki yana salladım. "Anlatsana." diye sorarken çekinmiştim. Zihnimi zorlamaya çalışsam da o tanıdık yüzleri hafızamda bulamıyordum. Her şey karışıktı sanki.

Yanlış MesajHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin