6.Bölüm
Yüzyüzeyken konuşuruz- Sen varsın diye
Dönüşü olmayan geçmiş:19 Eylül 2007
Kişiliğinin bünyesine aksettirdiği duygu karmaşasını bir türlü yenemiyordu Eliz. O kadar hızlıydı ki yaşadığı değişimler bunları anlaması ve yaşamaya çalışması oldukça zordu. Her ne kadar sürekli kendisini güçlü olduğuna inandırmaya çalışsa da kendisi de içinde bir yerlerde biliyordu ki o daha hayata gözlerini yeni açmış bir bebek gibiydi. Çünkü o geceden sonra yaklaşık dokuz ay geçmiş ve Eliz okula başlamıştı. O geceyi hafızasından silmemiş olsa da bir süreliğine unutmaya çalışıyordu.
Unutmak...Aslına bakılırsa unutmayı düşündüğü de yoktu. Çünkü acısını ruhundan atarsa ona ne kalacaktı ki? Acısını misafir bellediği düşüncelerini silmeye yahut kafasından çıkarmaya çalışırsa ne kalacaktı bu aciz varlığından geriye? Nasıl yaşamına devam edecekti kaldığı yerden şayet ki unutursa? Bundan dolayıdır ki unutmayı düşünmüyordu bile.
O var olmayan adaletin yarattığı acıyı yenecek kadar güçlü olmasa da o adaletle oynayacak kadar güçlüydü. Bu yüzden nerede bir düzen yahut kural görsün hepsini yerlebir etmek için hiç gocunmayacaktı.
Okula adımını attığı vakit orada yeni olduğundan gerek bütün gözler üzerine dikilmişti. O yaşta bile bu Eliz'in hoşuna gitmişti. İlgi ve ilginin getirdiği beğenilme...
Zaten ailesinden göremediği sevgiyi her çocuk dışarıda arardı. Bu değiştirilemez bir kanun gibiydi. Ve bu kanun her çocucuğun yahut kişinin yaşamında bulunan en pürüzlü kanundu. Çünkü ailesinde edinemediği sevgiyi dışarıda bulduğunda ve terk edildiğinde uğrayacağı yenilgi oldukça ağır olacaktı. Zira Eliz bu sevgiyi asla istememiş alacağı her türlü karşılıktan korkmuştu. Çünkü beklediği ilk yardımda alabileceği en büyük darbeyi zaten almıştı. Daha fazlasına lüzum yoktu.
Sınıfına girip sırasına oturduğunda yanına hemen çantasını koymuş yanına birilerinin oturmasını engellemişti. Zira oturacak biri olacaksa ki şayet onu da bir türlü yanından göndermesinin yolunu elbet bulacaktı. Tüm bu düşüncelerin aksine Eliz'in yanına kimse oturmadı.Her ne kadar kimseyi yanında istemese de kimsenin de onun yanına gelmemesi kalbini kırmıştı. Zira ufacık bir hareket dahi bu minik ama güçlü kalbi kıracaktı.
Öğretmeni gelip Eliz'i sınıfa tanıtmıştı. Eliz birkaç gün okula geç başlamıştı fakat yinede açığı hızla kapayıp o zamana kadar öğrenmesi gereken tüm konuları öğrenmişti. Onun için çocuk oyuncağıydı. Bu gidişle sınıf atlayacaktı. Zaten gelecekte de öyle olmuştu.
Yanına kimse oturmayınca Eliz bütün gün üzgün aynı zamanda öfkeliydi. Bir yandan tüm dünyaya öfkeliydi bir yandan da tüm dünyanın ona kucak açmasını istiyordu. Duyguları her ne kadar incinmiş olsa da onları burkulduğu yerden onarmayı başardı ve o gün okuldan başı dik bir şekilde çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çaresizliğin Maskesi
Mystery / Thriller"Neden yapıyorsun bunu?" Titreyen ellerimi, derin kuyulara hapsetmek istedim o an. Karanlığın çaresizliğine hapsedip savaşın acımasızlığını yüklenmek istedim. "Cevapları olmayan sorular sormak sadece ahmakların işidir." Dudaklarına kadar titriyor, g...