7.Bölüm
Yedinci Ev-Gezegen
Acılarım ve acıttıklarım arasında fark yoktu. Acılarımı acıtmak, acıttıklarımı da acılarım için kullanıyordum. Canım yandıkça can yakıyor gözyaşı akıttıkça gözyaşlarına sebep oluyordum. Ben kendi hüzününü unutmak için hüzün yaratıyordum. Ben kendi içimdeki kaosu bitirebilmek için başkalarına kaos vaad ediyordum. Ben benden korksunlar diye canavar olmuşken başka hiçbir şeyi umursamıyordum.
Kendimi her şeyden ve herkesten soyutlamıştım çünkü etrafımdaki sesler çoğaldıkça zarar verme istediğimde artıyordu. Gerçi benim için buna zarar vermek denemezdi. Çünkü ben akıllanmaları için yapıyordum. Onlara doğruyu öğretiyordum. Ama insanlar anlamıyordu. Ben doğruydum ama onlar yanlıştı.
Tüm hata onlardaydı...
Yaşadığım tüm olaylarda bunu gösteriyordu. Yaşamım her evresinde acıtmıştım çünkü acıyordum. Herkese ve her şeye karşı büyük bir acıma duygum vardı.
En çokta kendime...
Okulun kapısından girerken çalan telefonum ile gözlerimi devirdim. Arem numaramı zorla almıştı ve sürekli arıyordu. Sürekli ama sürekli arıyor sohbet etmeye çalışıyordu. O dakikalarca konuşuyordu ama ben en fazla iki cümle kuruyordum. Daha nasıl konuşmak istemediğimi belli edebilirdim ki?
Arka bahçede beni beklediğini söyleyip telefonu yüzüme kapatmıştı. Bunun öfkesi ile bahçeye girmiştim. Yönüm arka bahçeyi bulurken aklıma dolan anılar birkaç saniye gülümsetmişti. "Ne sırıtıyorsun kıvırcık?"
Bu çocuktan nefret ediyordum!
Yanına varıp onun oturduğu yere yukarıdan bakmıştım."Otursana." Omuzumu silkip ne söyleyeceğini beklemeye başladım."Dökül bakalım neler oldu?" Derince bir oflayıp başımı eğdim. Anılar zihnimi sararken konuşmak istemiyordum. Onu kimseye anlat istemiyordum. Ben de kısa kestim. "Tartıştık." Kaşları çatılırken konuşmaya başlamıştı. "Yani Eliz sizde her konuşmanızda ya kavga ediyorsunuz ya da sevgili olmadan ayrılıyorsunuz." Duraksamadan yanıtladım. "Sevmiyorum çünkü kızı." Başımı çevirip vereceği cevabı beklerken Ses'i görmüştüm. Her zaman ki gibi Mihre'nin yanına gelmişti."Amma da palavracısın. O zaman neden kızı gördüğün an donup kalıyorsun?"
Cevap veremiyordum ki. Her zaman ki gibi bitkisel hayata girmiştim. Üzerimde ki etkisine ben de hayran kalıyordum. Onu gördüğüm an olduğum yerden soyutlanıyordum. Ve bu istisnasız her zaman oluyordu. "Şu an olduğu gibi mesela?" Omuzumu silkip yürümeye başladım. O da cevap vermek istemediğimi anlamış olacak ki peşimden gelmişti. Her zaman ki gibi kolunu omzuma attığında öfkeyle ittirmiştim. "Sen neden sürekli dibimdesin? Mor elbiseli sevgiline ne oldu?"
Dediğim cümle ile o geceye gönderme yapmıştım. Ben arsızca sırıtırken o hiç oralı olmadan yanıtlamıştı. "Ayrıldık biz." Aklıma düşen soru ile sorup sormamak arasında kalmıştım. Fakat yine de sormadım. Beni ilgilendirmezdi. "Dayanamamış kız sana." Bu sefer cevap vermeyen oydu. Umursamadan Seslerin yanından geçeceğimiz sıra Ses bileğimi sarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çaresizliğin Maskesi
Mystère / Thriller"Neden yapıyorsun bunu?" Titreyen ellerimi, derin kuyulara hapsetmek istedim o an. Karanlığın çaresizliğine hapsedip savaşın acımasızlığını yüklenmek istedim. "Cevapları olmayan sorular sormak sadece ahmakların işidir." Dudaklarına kadar titriyor, g...