8. Bölüm
Ah canım sevgilim-Demo
Şarap ve seks
Çocukluğumun karartısı üzerime çöktüğü zaman yaptığım her şeyi sorgulamaya başlıyordum. Sekiz yaşında ki Eliz yapacağım şeyleri onaylıyorsa yapıyordum. Yoksa uzun zaman boyunca ruhumun azabıyla uğraşıyordum. Depoya gitmeden önce daima küçük Eliz'e seslenir izin beklerdim. O ise genellikle doğru olanı yaptığımı iddia ederdi.
İşte o zamanlar benden gerçekten korkmak gerekirdi. Çünkü asla kendimi tutamaz ve daha saldırgan bir hale gelirdim. Gerçi bazı insanlar canı ne kadar acısa da anlamaz yaptığı hataları tekrarlardı. İşte o zaman onların canını daha fazla yakar hata yapmalarını engellerdim.
Doğru yaptığımı biliyordum. Diğer insanlar yalnızca kendi yarattıkları doğruluk dünyasında sıkışıp kaldıklarından benim var ettiğim doğrularımdan korkuyorlardı. Korkuda beraberinde uzaklaşmayı getiriyordu.
İnsanlar korkaktı. Her şeyden korkardı. Korkusu olmayan insan yoktu. Ben ise korkmaktan korkardım. Çünkü korkmaya başladığım zaman zaaflarımın oluşacağını biliyordum. Zaaflar ise zayıflıktan başka bir şey değildi.
Ve ben onu gördüğüm an korkmaya başlayacağımı bildiğim halde zaafım yaptım. Onu ben bellediim.
Ses... Zaafım ve korkularımdı.
Eldivenleri ellerime geçirirken bana çarpan çocuğun bağırışlarını duymak ruhumu okşuyordu. Zevkten dört köşe oluyordum.
Adı Alaz'dı.
Zaten birkaç haftadır bana kimse bulaşmıyordu. İyi olmuştu. Başıma şapkamı geçirirken kapıyı aralamıştım. "Yardım edin!" Gülümseyerek karşısına geçtim. Geldiğimi anlamış olacak ki korkuyla sordu. "Kimsin sen?"
Sırıtmam daha da büyürken kulağına yaklaştım. Söylemekten tiksindiğim ama aynı zamanda keyif aldığım cümleyi söyledim. "Ben senin canavarınım." O korkuyla titremeye devam ederken ben elimi kaldırmıştım. Bir yumruk iyi giderdi.
O ara açılan kapı ile duraksadım. Arkamı dönmeden birkaç saniye bekledim. Saçlarımı karıştıran bir el ile anladım kim olduğunu.
Beni ele vermemişti...
Adımı seslenebilirdi yahut polis çağırabilirdi ama yapmamıştı. Bu içimi hoş ederken kendime geldim. Onu kolundan tuttuğum gibi deponun dışına çıkartırmıştım.
Biraz uzaklaştığımızda bağırmaya başlamıştı. "Sen ne yaptığını zannediyorsun?" Öfkem açığa çıkarken ben de bağırmaya başlamıştım. "Asıl sen ne yaptığını zannediyorsun? Sana gelme git dedim. Ne işin var burada?"
Birkaç saniye düşünürken hala sinirli olduğu belliydi. Ellerini yumruk yapmıştı ve burnundan soluyordu. Omzundan ittrip bağırarak konuşmaya başladı. "Yetmedi mi? Senenin başından beri insanlara zarar veriyorsun yetmedi mi? Ne zaman bitecek bu içinde ki öfke?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çaresizliğin Maskesi
Mystery / Thriller"Neden yapıyorsun bunu?" Titreyen ellerimi, derin kuyulara hapsetmek istedim o an. Karanlığın çaresizliğine hapsedip savaşın acımasızlığını yüklenmek istedim. "Cevapları olmayan sorular sormak sadece ahmakların işidir." Dudaklarına kadar titriyor, g...