Halsey-Control
Kaan Boşnak-Seni buldum ya
1. Bölüm
Yaşamın bana sunduğu hiçbir şeyi seçmedim bugüne kadar. Önüme ne kadar güzel seçenekler çıkarsa da hiçbirini kabul etmedim. Zira bundan da hiç pişmanlık duymadım. Çünkü duyacağım pişmanlığın keşkelerin tutsağı, iyi kilerin ise eseri olduğunu biliyordum. Seçeceğim her seçeneğin önüme beni güçsüz kılacak engeller çıkaracağının farkındaydım. Bundandır ki her seçeneği en ince ayrıntısına kadar analiz eder, seçmeden iki kez düşünürdüm. Çünkü yaşam bana hiçbir zaman tek bir yol sunup beni o yola mecbur kılmamıştı. İkiden fazla seçenek vererek ipleri elime vermişti. Ben ise bana sunulmuş bu dizginleri ellerim kanasa da veya acıdan kullanılamaz hale gelse de kabul ettim.
Bilakis bu acı beni daha da güçlendirdi. Hep en fazlasını isteyen ben ona ulaştım. Bu yolda neler feda ettiğim ise öylesine meçhul ki ruhumdan gittiğini düşündüğüm taştan hislerim, bu meçhuliyetin başında gelir. Hislerimden ziyade benliğini kaybetmiş biri olarak aslında düşüncelerimi aramaktayım. Düşüncelerime ve düşlerime ulaşma çabası içerisindeyim.
Bu çabanın bana kazandırdığı en güzel şey ne bilmiyorum fakat bana kattığı en doğru hakikat gücün ta kendisi olmam. Hayatımın merkezine yerleşmiş bu kavram, mecburiyetten doğmuş arınışın en güzel temsilcisi olmuştu benim için.
Kendimle oynadığım bu satranç seri katil misali usuldan usula beynime hükmetmiş beni kendimle yarışır hale getirmişti. Bu yarış ise ufku olmayan bir deniz,sonu olmayan bir yola benziyordu. Bu yolun sonu uğruna attığım her adımda ayaklarım yara bere alıyor,engeller ruhumu kanatıyordu. İçim acıyordu...
Bu döngü o kadar acımasızca ilerliyordu ki ne sesleri işitiyor ne de Dünyayı görebiliyordum. Yaşadığım karanlık hali beni kafamın içinde ki seslere yöneltiyor,raydan çıkmama bir adım daha yaklaştırıyordu. Ben ise asla debelenmiyor önüme gelecek olan her türlü acımasızlığı,içimde benden bile büyük olan gücüm ile göğüslemeye hazırlanıyordum. Çünkü ben çoktan raydan çıkmıştım. Ben kaybolmuştum fakat kaybolmak güzeldi. Çünkü kaybolmak demek bulunmak demekti. Oyun demekti. Ve her oyun başarıyı da beraberinde getirirdi. Zira her yarışı kazanmıştım.
Tükendiğimi hissettiğim de ise benden aşağı da kalmış boş zihinlere bakarak o sonsuz güce sahip oluyordum. Asla vazgeçmiyor her defasında daha da acımasız oluyordum. Çünkü düzenin bana vaad ettiği adalete karşın ancak bu şekilde karşı koyabiliyordum.
Ve ben düzeni yenmek için çabalamıyordum,ben düzenin kendisi olmak istiyordum...
Omzuma astığım makine yere düşünce öfkeyle söylenmeye başladım. "Ahmağın tekisin!Boynuna geçirmen gereken şeyi koluna asarsan böyle olur tabii." Zarar gelmemiş olsa da kırılma ihtimali beni sinir ediyordu. İçinde sayamayacağım kadar çok fotoğraf vardı. Onları kaybedersem eğer yaptığım koleksiyon bozulabilirdi. Kontrolüm dışında yaşanan hiçbir şeye hazır değildim. Hiçbir zaman da olmayacaktım.
Fotoğraf makinemi boynuma geçirerek kırışmış gömleğimi düzelttim. Adımlarım dersliğimi ararken ben fotoğraflarımı kontrol ediyordum. Bu sırada koluma değen vücutla irkildim. Taze olan öfkem alevlenince kızın gözlerine bakışlarımı kilitledim. Özür dileyerek yanımdan ayrılınca öfkem durulmuş fakat yosun yeşili gözleri hafızama kazımıştım.
Fotoğraflara zarar gelmediği için derince bir nefes alıp sınıfa girdim. Önlerde yer bulmam kolay oluyordu çünkü öğrenciler genel olarak geç geliyordu. Ben ise her derse daimi olarak bir saat öncesinden gelir o saat boyunca da fotoğraf çekerdim. Çekimim bitmişti fakat istediğim sonucu elde edemediğimden akşam devam edecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çaresizliğin Maskesi
Mistério / Suspense"Neden yapıyorsun bunu?" Titreyen ellerimi, derin kuyulara hapsetmek istedim o an. Karanlığın çaresizliğine hapsedip savaşın acımasızlığını yüklenmek istedim. "Cevapları olmayan sorular sormak sadece ahmakların işidir." Dudaklarına kadar titriyor, g...