Selam, bugün Paskalya oldupu için iki bölüm yayınlamaya karar verdim bundan bir saat kadar önce Bölüm 13'ü de yayınladım ona da bakmayı unutmayın.
Tony ve Charles uzun bir konuşma yaptıktan sonra odalarına gitmişlerdi. Bu işi sonraya ertelemek ikisinin de işine geliyordu zaten. Sabah herkesle birlikte kahvaltı ypatıktan sonra evde tüm gün haber kanlları açık kalmıştı. Audra Wanda'ya gücünü nasıl kullanması gerektiğini öğretiyordu. Nina ise onları uzaktan izliyor aynı zamanda ablası Lorna ile fiziksel kondisyonu üstünde çalışıyorlardı. Natasha karşısındaki Steve ile dövüşüyordu. Pietro Clint'in attığı okları havada yakalayarak onunla fazlasıyla uğraşıyordu. Bucky kendisine uygun bir boks makinesinde antreman yaparken Sam, Peter, Harley ve Marcos evin etrafında koşu yapıyorlardı. Scott biraz antreman yapmıştı sonra yorulduğu bahasesiyle hızlıca ordan uzaklaşmıştı. Logan ise pençelerin birbirine sürterek biledeikten sonra keskinliğini test ediyordu tekrar tekrar.
Erik antreman salonuna girdiğinde gördüğü manzara ile gülümsedi. Gözlerini çocukları arasında gezdirdikten sonra elinde tuttuğu iki bilyeyi hızlıca fırlattı. Biri Lorna'ya doğru ilerlerken diğeri Wanda'ya doğru gidiyordu. Lorna etki alanına giren bilyeyi hızlıca durdururken Wanda kaçmayı denemişti. Bu duruma Audra göz devirirdiğinde Wadna'ya doğru ilerleyen bilyeyi elin kaldırarak doğrulttu. Charles kocasına sertçe baktı.
Charles: Erik! Çocukları böyle eğitemezsin.
Erik: Baksana Lorna'nın reflesklerine anında durdurdu. Onları böyle eğitirsin Charles.
Charles'ın nefret ettiği bir şeydi. Erik sert bir sistemle büyümüştü. Alman olduğu için bu sert büyütme sistemini fazlasıyla benimsemişti. Lorna'yı bulduğu günden beri bunu uyguluyordu. Nina ise daha küçükken Erik tek kalmıştı. Ona da aynı şekilde bir eğitim vermek için Erik'in sadece biraz büyümesi için beklediğini biliyordu.
Lorna havada tuttuğu bilyeyi babasına doğru geri fırlattı. Erik'in üstüne hızla gelen bilye onu memnun etmişti ve elini kaldırıp avuçlarına inmesini sağladı. Audra ise onun aksine bilyeyi kendi avuçlarına aldı. Gülümseyerek karşısındaki adama baktı. Ruby'ye verdiği talimat yerine geldiğinde daha da gülümsedi.
Laris: Kaskını al Lehnsherr, seninle iyi bir antreman yapma vakti gelmiş.
Erik gülümseyerek Ruby'nin getirdiği gri renkerindeki kaskı alıp başına taktı. Sonrasında ise orta alana ilerledi. Audra gülümseyerek odanın ortasına ilerledi.
Laris: Ana, Venatrix Yetkisi aktif. Bize bir arena hazırla.
Ana: Venatrix Yetkisi aktif edildi. Arena kime karşı Bayan Venatrix?
Laris: Magneto.
Ana: Arena hazırlanıyor. Bay Magneto lütfen kırmızı alana gidin. Bayan Venatriz siz siyah alana lütfen.
İkiside yapay zekayı dinlerken Lorna kardeşi için kulaklık çıkarmıştı. Logan ise antreman odasında olmayan herkesi çağırmıştı.
Marcos: Sanırım mısır patlatmamız lazımdı.
Onun bu yorumuna karşılık Ruby patlamış mısırlarla dolu kaseleri taşır bir şekild geldi. Herkes için birer kase mısır vardı. Oluşan arenanın dışında kalmışlardı, kendileri için oluşan seyirci koltuklarına oturup olacakları izlemeye başladılar. Erik kendisi için ortaya çıkan olanlarca metali görünce gülümsedi. Kenarda duran hançetleri etrafında bir daire oluşturacak şekilde karşısındaki Audra'ya fırlattı. Audra ise gülümsedi ve elini sola savurdu. Tüm hançerler sol tarafa doğru uçmuştu. Bu defa kumral kadın elinde oluşturdup yıldırımı Erik'in üstüne gönderdi Erik metal bir plaka ile knedisini koruduğunda herkes onları izliyordu.
Laris: Güçlere biraz ara verelim mi?
Erik: Ah, bir an hiç sormayacaksın sandım.
İkiside birbirlerin yumruk yumrupa dövüşmeye başladı.
Tony: Beyler, bayanlar bahisler açılmıştır.
Sam: Onları durdurmayacak mısınız?
Tony: Bunu ilk defa yapmıyorlar sırt çantalı. Sakinleş biraz.
Onun bu yorumuna Steve göz devirdi ve Avengers ekibine açıklma işini devraldı.
Steve: Her aile toplantısında olan şeyler bunlar. Birbirlerine ciddi bir zarar vermezler.
Esmer adam kocasının yanağına bir öpücük bırakırken onun cümlesini düzeltti.
Tony: Yüzde 83 oranla ever ciddi bir zarar vermezler. Bu "ciddi zarar" sınıfa patlayan kaş ve dudaklar, kırılan bir burun, yerinden çıkan omuz, kol ya da diz dahil değil.
Bucky ona şaşkınlıkla bakmıştı sonrasında gözlerini Tony'nin üstünden çekti. Hala ona silah çektiği için pişmanlık duyuyordu. Clint ise merak ettiği soruyu sormaktan geri kalmadı.
Clint: Başındaki kask tam olarak ne işe yarıyor?
Charles: O kask özel bir maddeden yapılmış, dünyada sadece iki tane var. Telepatların zhnine girmesini engelliyor.
Clint: Zihin konusunda iyi tecrubelerim yok. O maddeyi ya da diğer kaskı nerdne bulabilirim?
Burdaki herkes Clint Barton'un telepatik güçleri sevmediğinin farkındaydı. Başta Loki hemen sonrasında ise Wanda. Yakın zamanda zihni ile oynanmış Bucky'nin de ortaya çıkması onu bu konuda daha da kışkıtmıştı.
Raven: İmkansız. Diğer kaskın yerini çok az kişi biliyor ve o maddeyi bulsan bile doğru işlememzsen ölürsün. Bit tek kişi biliyordu ve onu yıllar önce öldürdüm.
Scott: Öldürdüm mü dedin?
Onun kocaman açılmış gözlerine karşılık Raven omuz silkerek cevap verdi ona.
Raven: Mutantlara işkence ediyordu.
Ortamın gerilmesini bölen şey Erik'ın bedeninin yere savrulması olmuştu. Zemin yumuşak olduğu için anlık acıdan başka bir şey hissetmemişti. Ama ayağa kalkmasını engelleyen şey Audra'nın onu kilit pozisyona alması olmuştu.
Dövüşleri hala yumurk yumruğa devam ederken duyulan sesle ikiside durdu.
Ana: Patron, sizi mutlu edecek bir haber var. Televizyonu açmanızı tavsie ederim.
Laris: Arenayı kaldır Ana ve bizim için televizyonu aç.
kenarda duran suyundan bir yudum aldıktan sonra herkes le birlikte antreman odasında bulunan televizyona yöneldi. Kanal açıldığınde General Thaddeus Ross'u gördü hepsi. Haberciler ve gazetecilerle dolu bir odadaydı. Belli ki bir karar vermişti. Bu kararı onu bir savaşada sürükleyebilirdi. Soğuk bir şekilde terliyordu. Audra Stark herkesin bildiği ve sevdiği biri sayılırdı. İnsanların ona olan sevgisi korkularından da geliyordu. Ekonomik ve siyasi açıdan güçlü bir kadındı. Bunun bir kısmını soyadına, ailesine borçlu olsa da onun sahip olduğu bilgi akışı kimsede yoktu. O yüzden önemli bir anlaşma yapılacağı zaman ilk o tercih edilirdi.
Ross ayakta durduğu platrofma geçince uğultular son bulmuştu. Herkes merak ediyordu. Avengers'a ne olacaktı. Dünyanın yarısı onları kahraman yarısı ise tehlikeli görürken birden onlara karşı olduğu bilinen ve 117 ülke adına onlara anlaşma sunan General Ross burdaydı. Bu tabii ki büyük bir durumdu.
Ross: Öncelikle geldiğiniz için teşekkür ederim değerli basın mensupları. Buraya sizi Avengers hakkında konuşmak için çağırdım. Bildiğiniz üzere Avengers ekibi hayat kurtarırken bazen kurtaramadıkları canlar da oluyor. Bu duruma gösterdiğimiz tepkinin fazla oldupu kannatine vardık. Avengers'a teklif edilen Slovakya Anlaşması'nı fazla katı ve kısıtlayıcı bulundu. Anlaşma iptal edildi. Aveners aynı X-Men gibi ülkemizi ve dünamızı gelecek tehtitlerden korumaya devam edeceklerdir. Onları bir yere ya da bir takım şartlara bağlamak gereksiz ve sorumsuz bir durum olur. 117 ülke dün bu karara vardılar ve tüm dünyaya en hızlı şekilde duyurmak istedik. Slovakya Anlaşması artık geçerli değil.
General Ross ona göneltilen onlarca soruyu duymazdan gelerek korumaları ilke birlikte ordan ayrıldığında dünya basını çıldırmış durumdaydı.
Kumral kadın yüzüne kondurduğu sinsi glülümsemesinden sonra herkesin şaşkınlığından faydalanarak konuştu.
Laris: Ross akıllı adam. Tek çıkış yolunun bu olacağını biliyordu kabul etmek zorundaydı. Ama beklediğimden yetenekli çıktı. Danışmanları ile iyi bir konuşma hazırlamış olmalı. Şahsen bir an ben bile bir anlığına peşinizi bıraktığına inanabilirdim.
Natasha: Bizi didiklemeye devam edemez. Basın bunu fark eder.
Laris: Umarım o kadar gerzekalı değildir. Gerzekalılarla uğraşmaktan bıktım çünkü.
Steve: Sence ne yapacak?
Laris: Ana özel toplantı odasını aç. 18 altının girişini yasakla.
Kumral kadın su şişes ile birlikte ordan ayrılırken diğer hereksin üstünü değiştirip özel toplantı odasında ona katılacağından da adı gibi emindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEKLENMEDİK
FanfictionHayatta net olan hiçbir şey yoktur. her şey flu ve beklenmedik olarak gelişir. Kontrol etmeye gücümüzün yetmeyeceği bir hikayeye kader denir. Sen yaşarsın ama değiştiremezsin. Senin dışındaki herkesin değiştirme ihtimali vardır ama kendi kadreine mü...