Logan, Avengers Merkezine elinde bir kasa bira ile girmişti. Audra onun bu kadar çok bira getirmesine göz devirmesine rağmen getirdiği biralardan birini alıp büyük bir yudum içmişiti. Yutarken yüzünü buruşturmasına karşılık bu defa Logan ona göz devirmişti.
Laris: Bunun tadı berbat. Ucuz bira içmeyi bırakman lazım. Paran da var aslında ama değişik misin sen?
Logan: Bunun tadı daha güzel.
Laris: Sen bunu içebilirisin, ben Tony'nin içki dolabından alıcam içkimi. Bu berbat şey bir Stark'ın ağzına layık değil.Etraflarında olan herkes onun egosuna göz devirmişti. Logan ise kasayı kenara bırakmış ve Audra'nın yarım bıraktığı şişeyi tek nefeste bitirmişti. Wade Ana'nın ona haber vermesinden sonra hızlıca Logan'ın yanına gitmişti. Dostunu fazlasıyla özlemişti. Bu özlemini ona göstermek için hızlı bir şekilde Logan'ın sırtına atlamıştı. Logan ise sırtında hissettiği ağırlığın Wade olmasını bilmesine rağmen hızlı bir hamle ile onu yere çarpmıştı. Bunu yaparken Wade'in en az iki kemiğini kırdığına emindi.
Natasha: Bu merkezde antreman odası dışında kemik kırmayın. Logan Wade'i öldürmek için bir yolun yoksa etrafı kan yapmayın. Bunlar benim işim sizin değil.
Logan kızıl ajana kısa bir bakış attıktan sonra onu başıyla onayladı. Wade ise yerden kalkıp Logan'ın getirdiği biralardan birini içmeye başlamıştı bile.Stephen bu saçma olayı izlemek yerine çok az kullandığı telefonunu eline almıştı. Arayacağını söz verdiği biri vardı. Numaraya tıkadıktan sonra telefon çalmıştı ama açılmamıştı. Yeniden aramak için bir hamle yaptığı sırada karşısına bir portal açılmıştı.
Portaldan geçerek içeri giren siyah saçlı kadınla göz göze gelmişti. Karşısındaki kadın kaşlarını çatmış bir şekilde ona ilerlemiş ve aralarındaki mesafeyi kapatmıştı.
Diana: Her yere portal açabilen bir adamsın ama yanıma gelip haber vermek yerine beni aramayı mı tercih ediyorsun Stephen Vincent Strange!?
Tony Diana'nın çıkışmasını izlemekten zevk alıyordu. Sonuçta Stephen da doktorlarında biriydi ve arkadaşına bu süre boyunca gıcık olacaktı.
Tony: Çok haklısın yani Diana, ben olsam anında ayrılırdım.
Diana'nın yeşil gözleri ona döndüğüne esmer adam dudaklarını büzmüştü. Stephen ise kaşlarını çatmış bir şekilde Tony'ye bakıyordu. Gözlerini yeniden karşısındaki kadına çevirdi.
Stephen: Anthony, karımı kışkırtmayı kes.
Tony arkadaşına yüzünü buruşturmuştu. Stephen ise onu umursamadan eşinin yanına gitmiş ve onu kolları arasına almıştı. Diana kocasının ona sarılmasına karşılık sakinleşmiti. Stephen ile aralarındaki boy farkı sayesinde onun göğüsüne yaslanabiliyordu. Bir süre sonra Stephen karısının sakinleştiğini fark ettiğinde içinden gülümsemişti.Audra elindeki viski şişesi ve bardaklar ile geri diğerlerinin yanına gitmişti. Koridorun ortasında sarılan Diana ve Stephen'ı gördükten sonra gözlerine hala açık olan portal ilişmişti.
Laris: Şapkadan tavşan çıkartan çift, portalı kapamayı unutmayın.
Diana arkadaşının sesini duyduktan sonra kocasının kollarından ayrılmış ve arkadaşına sarılmıştı. Audra ise ona göz devirmişti. Hayatı boyunca düşündüğü şeyleren biri Diana'nın bipolar olma ihtimaliydi. Ama olmadığını biliyordu. Yine de şüphelenmekten asla vaz geçmeyecekti.
Stephen: Tanımayanlar için, eşim Diana Strange.
Diana kocasının kendini tanıtmasına gülümsemişti. Logan ile kısaca sarılmışlardı ama Wade tıpkı Logan'a yaptığı gibi Diana'nın üstüne atlamayı tercih etmişti. Tam atlayacağı sırada Stephen karısının önüne bir geçit açarak Wade'in ordan geçmesini sağlamıştı.
Bruce: Nereye gitti?
Stephen: Düşecek bir süre.
Logan: Bunu Wade'e yapmanı çok seviyorum.
Diana kıkırdamıştı. Audra ise omuz silktikten sonra gözlerini Stephen'a çevirmişti.
Laris: 5 dakika sonra terasa düşürürsen mutlu olurum.
Stephen onu ufak bir baş hareketi ile onayladıktan sonra Audra terasa doğru ilerlemeye başlamıştı. Diana ve Logan'da onunla birlikte terasa gitmişlerdi.Logan ve Diana biralardan içerken Audra ise elindeki viski şişesini kafasına dikerek içiyordu. 5 dakika sonra Wade havada açılan portaldan yere çakılmıştı. Yüksek ihtimalle kırılan kolunu kendisine çekip Adventure Time karakterleri olan saatin kontrol etmişti.
Wade: Tam beş dkikadır düşüyorum.
Logan ve Diana sırıtmışlardı.Wade onlara dil çıkarttıktan sonra Diana'nın yanağına sulu bir öpücük bırakmıştı.
Wade: Neden o büyücü bozuntusuyla evlendiğini anlamıyorum aşkilotom. Ben ondan çok daha iyiyim.
Diana: Wade, seni bir dağdan atmadan önce çeneni kapat.
Wade dudağını sarkıtarak Diana'ya bakmıştı sonra da Audra'nın yanına gidip omzuna başını yaslamıştı. Audra onun bu hamlesine karşılık duruşunu bozmadan içkisinden büyük bir yudum daha almıştı.
Wade: İyi sevme beni sen. Çikolatalı çilekli pastamı severim bende.
Diana'ya dil çıkardıktan sonra Audra'nın yanağına bir öpücük kondurmuştu. Aynı anda başının arkasına isabet eden bir oyuncak ok Wade'in ürkmesine sebep olmuştu. Arkadını döndüğünde Clint Barton'u görmüştü. Kumral adam kıskanç bir şekilde Wade'e bakıyordu. Gözleri arada Logan'a doğru gitse de şu anda Wade'i daha çok kıskanıyordu.
Clint: Bir dahaki sefere o ok gerçek olan olur.
Wade dudaklarını sarkıtsa da Clint'in bunu yapabileceğini biliyordu. Ölmeyeceği için rahattı ama kafasına ok yeme fikri cazip bir şey değildi sonutça. Özellikle de oku atacak kişinin asla ıskalamayan Hawkeye olması da işi daha kötü yapıyordu.Cint sevgilisnin yanına giderek ensesinden ufak öpücükler bırakmaya başlamıştı. Diana onlara bakarken resmen gözlerinden kalpler çıkartıyordu.
Diana: Favori shiplerimden biri sizsiniz şu an. Stark çiftleri zaten hep shiplik oluyor.
Logan: Ship?
Wade: Bademli kurabiyem Logan gibi yaşlı bir mahlukat vaken bu tarz yeni nesil kelimeleri kullanmamalısın bence. Yaşlı dedeciğimiz anlamaz.
Diana: Sen mahlukat kelimesinin anlamını biliyor musun?
Wade yüzünü buruşturarak Diana'ya dil çıkarttı. İki aralarında atışmaya başladığında Clint Audra'yı kucağına alıp kucağındaki sevgilisi ile birlikte koltuğa oturmuştu.
Diana: Aşkınızı da gözümüzün önünce yaşamayanın ya. Olan var olmayan var.
Wade: Sen olan tarafsın aşkitom.
Siyah saçlı kadın yüzün buruşturmuştu.Diana omuzlarında hissettiği ağırlık ile elini omzuna atmıştı. Stephen'ın Levitation (yükselme) pelerini Diana'nın omuzlarına gelmişti. Kırmızı pelerin, Stephen'ın pelerini olmasına rağmen Diana'yı daha çok seviyordu. Stephen'ın ihtiyacı olmadığı zamanarda Levitation anında Diana'ya gidiyordu. Bazen ihtiyacı olsa bile ona gidiyordu. Sonuçta pelerinin kendi duyguları vardı ve Diana'yı Stephen'dan daha fazla sevdiğini her seferinde belli ediyordu. Diana omuzlarındaki pelerinin boyun kısmına hafifçe başını sürterek pelerinin bedenini bir battaniye gibi sarmasına izin verdi.
Logan: Bazen pelerinle mi yoksa Strange'le mi evlisin anlaşılmıyor.
Diana: İkisi ile de evliyim Wolvi.
Logan ona göz devirdikten sonra bakışlarını Audra ve Clint'e çevirmişti. Clint'in Audra'yı öptüğünü gördüğünde bu defa onlara göz devirerek bakışlarını Wade'e çevirmişti. Wade ise kıkırdıyordu. Bir saniye sonra bağırmaya başlamıştı.
Wade: STARKYY CLİNT KUZENİNİN DUDAKLARINI ÖPÜYOR!!Tony Wade'in bağırdığını duymuştu. Audra ve Clint'in öpüşmelerine sinir oluyordu. Bunun tek sebebi vardı. O da bir tanecik kuzenine kimseyi yakıştıramamasıydı. Esmer adam kocasının söylemlerini umursamadan terasa koştuğunda Clint ve Audra'yı görmüştü.
Tony: Laris benle ilgilenmen lazım. Burda ben hasta olanım değil mi benim biricik, bir tanecik, kanımdan olan kuzenciğim.
Kumral kadın kuzeninin duygu sömürüsüne göz devirmişti. Konuşacağı sırada terasa gelen Steve'e başıyla işaret vermişti. Sarışın adam kendisine verilen işareti anlamış ve kocasını kucağına alarak terastan çıkmıştı.
Laris: Poker oynamak isteyen?Selamlarr. Bu bölümde bana yardımcı olan ve Diana Alice Strange karakterini benim için yapan pumpkin_stark a teşekkür etmek istiyorum. Kendisi özellikle Diana karakteri ile bana çok yardımcı oldu. Seviliyorsun <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEKLENMEDİK
FanfictionHayatta net olan hiçbir şey yoktur. her şey flu ve beklenmedik olarak gelişir. Kontrol etmeye gücümüzün yetmeyeceği bir hikayeye kader denir. Sen yaşarsın ama değiştiremezsin. Senin dışındaki herkesin değiştirme ihtimali vardır ama kendi kadreine mü...