Bölümün biraz geç geldiğiin farkındayım. Ama sonunda bitirebildim ve bitiriri bitirmez atmak istedim. Umarım beğenirsiniz. Bugün ve dün sınava giren herkes umarım istedikleri gibi sonuçlar elde ederler.
Ayrıca BEKLENMEDİK 1000 okunmayı geçti bu hafta içinde. Beğenen beğenmeyen herkese çok teşekkür ederim. Hepinizi çok seviyorum. :)Bir hafta sonunda Charles Tony'yi dönmeye ikna edebilmişti. Tony kuzeninin gitmesin istemiyordu, uzun bir süre kalmışlardı ve en sonunda Charles onu ikna edebilmişti. Bu duruma en çok memnun olanlardan biri de Erik'ti. Sonunda kocası ile evine dönüyordu. Hem de Lorna ve Marcos artık gözünün önünde olacaktı. Clint'de bu durumdan memnundu. Logan'ın gitmesinden memnundu. Her ne kadar gerçekleri bilse de, rahatsız oluordu. Kim Clint Barton'un kıskanç bir adam olabileceğin tahmin ederdi ki?
Clint sabah kendi odası yerine yine Audra'nın odasında uyanmıştı. Audra ile birlikte uyumayı seviyordu, Audra da her ne kadar söylemese de Clint ile uyumak ona iyi geliyordu. Clint sol tarafına döndüğünde Audra'yı göremedi. Duştan su sesi de gelmiyordu. Yataktan kalkıp banyoya baktı ama orda yoktu kadın. Giyinme odasına girdiğinde orda da bulamadı. Sonrasına bu kata getirdiği kıyafetlerinden birini seçip giyindi.
Clint: Ana, Audra nerde?
Ana: Patron fazla erken uyandı Bay Barton. Şu anda labaratuarında. Haber vermemi ister misiniz?
Clint: Hayır ona süpriz yapmak istiyorum.
Ana: Elbette Bay Barton.
Clint hızla Audra'nın katındaki mutfağa girmişti. Malzemeleri hıza çıkarttıktan sonra pankek karşımı yapmıştı. Bu sırada asansörden içeri giren Wade onu görmü ve yanına gitmişti.
Wade: Bana kahvaltı mı hazırladın!?
Clint ona göz devirmişti. Wade kahkaha atarak kendi odasına gitmişti. Clint en azından onla sohbet etmeyeceği için biraz mutlu olmuştu. Hızlıca pankekleri hazırladıntan sonra tahta yemek şişlerine sırayla pankekleri ve çilekleri geçirdi. Audra'nın kahve sevdiğini bildiğinden ona siyah bir kahve hazırlmaıştı. Kendisine de kahvaltı hazırlamıştı bu sırada. Pankeklerin üstüne şurup döktükten sonra tepsiyi eline alıp asansöre bindi. Ana onu Audra'nın labaratuarına çıkarmıştı ve kapıyı onun için açmıştı. Clint, Audra'nın siyah hologramda birkaç matematik işlemina bakıyor gibi görünüyordu. Başka bir hologramda da bazı değerler açıktı.
Clint tepsiyi sessizce masaya bıraktıktan sonra Audra'nın yanına gitmişti ve ona arkasından sarıldı. Kumral kadının boynuna öpücükler bırakırken Audra elini onun saçlarına atmıştı.
Clint: Günaydın dicem de. Erkenden kalkmışsın.
Audra ona gülümseyerek döndü ve dudağının kenarına bir öpücük bıraktı.
Laris: Uyku tutmadı.
Clint: Sen de çalışmaya mı karar verdin?
Audra ona göz devirmişti. Sonrasında gözü Clint'in hazırladığı kahvaltıya takıldı. Sevgilisine güzel bir gülümseme yolladıktan sonra ikiside labaratuardaki balkona çıktılar.
Clint: Labaratuara yiyebilirdik.
Laris: Sevmediğimi biliyorsun Clint.
Kimse yemek yemeye bayılan ve her yerde yemek yiyebilecek olan Clint'in katı kuralları olan Audra Stark'a aşık olacağını bilemezdi. Clint'in de yeni yeni keşfettiğ bir şeydi bu. Audra labaratuarında asla bir şey yemiyordu. İçeceklerde sorun yoktu ama asla yemiyordu başkasının da yemesine de izin vermiyordu. Wade hala inat olsun diye elinde çikolata ile giriyordu o zamanlarda kafasına bir sandaye yiyordu, gerçek anlamda. Onun dışında Clint'in ya da başka birinin labaratuarını kurcalalmasına izin yoktu. Buna kuzenleri ve yiğenleri bile dahildi.
İkili birlikte kahvaltı ettikten sonra Audra çalışması gerktiğini söylemişti ama Clint'in onu bırakmaya niyeti yoktu ve kalkan kadını hızlı bir hamle ile kucağına çekti. Kumral kadın ona göz devirmişti.
Laris: Clintt!
Clint: Bana ne, benle ilgilen!
Onun küçük bir çocuk gibi kıskanması komikti. Sanki annesinin işe gitmesini istemeyen bir çocuk gibiydi. Ama Audra onunla nasıl başa çıkacağını iyi biliyordu.
Laris: Peki, sen şimdi antreman yap ve duşunu al. Sonrasında ikimize güzel bir filim seç. İki saat sonra sinema odasında buluşurzu.
Clint önce gözlerini kıssa da sevgilisiyle filim izlemek daha cazipti şu an. Audra'nın dudaklarına bir öpücük bıraktıktan sonra hazırladığı tepsi ile içeri gitti. Bulaşıları tabii ki Ruby halledecekti.
Audra onun gitmesi ile biraz rahatlayarak derin bir nefes verdi.
Laris: Ana, Stark Yetkisini aktif et.
Ana: Stark Yetkisi başalatılıyor, onay kodu lüten.
Laris: 7928407258529ALS.
Ana: Hoş geldiniz Bayan Stark.
Laris: Ana bu kata kim gelirse bilmek istiyorum ayrıca açacağım dosyayı Friday'in erişimine kapat. Sadece ben senden açmanı isteyeceğim. Diğerleri için böyle bir dosya oluşturulmadı bile.
Ana: Elbette Bayan Stark. Dosyanın adı nedir?
Laris: Ark reaktörleri.
Audra iki saat sonra hala bir sonuca ulaşamamıştı. Ama yakın olduğun biliyordu. Şu anki öfkesi de bundan geliyordu.
Laris: Ana, Clint'e ilet labaratuardaki işim hala bitmedi. Filimin biraz beklemesi gerekecek.
Ana: Elbette patron.
Laris: Aynı zamanda labaratarımı kitlemeni ve kendini ikinci bir emre kadar bu labaratuard ışındaki her yerden çekmeni istiyorum.
Ana patronunun emirlerini yerine getirdikten sonra Clint'den mesajlar almıştı ama onu geçiştirmekle yetinmişti. Ana'nın merkezin her yerinden çekilmesi Tony'yi huzursuz etmişti. Bildiği bir şey vasa, Audra kendisini labaratuara kapattığında iyi şeyler olmuyordu.
Akşama kadar Audra'yı gören olmamıştı. Peter, Harley, Wanda ve Pietro onun yanına girmek istemişlerdi ama kibarca kovulmuşlardı. Natasha ve Clint direk kovulmuştu, Tony ve Steve ise bir cevap bile alamamıştı. Akşam yemeğinden sonra hala işler tuhaftı. Ama asansörün herkesin bulunduğu kata gelmesiyle herkesin başı o yöne dönmüştü. Audra Stark sakin ama sert adılarla Tony'ye ilerlemişti ve esmer adama anında bir tokat atmıştı. Steve ve Clint ikisine doğru adımladığında Audra bu defa Steve'e dönmüş ve ona da bir tokat atmıştı.
Rhodey: Audra ne oluyor?
Clint hızlıca sevgilisinin yanına gitmişti. Omuzlarna dokunduğunda ateş gibi yanan tenini hissetmişti.
Tony: Laris ne yapıyorsun sen!?
Tony'nin sesinde sitem vardı. Sonuçta Audra birden gelip ona tokat atmıştı. Ne olduğunun farkında bile değildi.
Laris: Bunu ne zaman söylemeyi düşünüyordun!
Gözleri dolmuştu kumral kadının. Tony ise aklına gelen şeyin olmamasını istiyordu. Şu anda bunun olmaması için ateist olmayı bile bırakabilirdi.
Tony: N-neyi Meleğim?
Audra öfkeyle ona yaklaştı ve gömleğinin yakasını çekerek yırttı. Tony gözlerini yummuştu. Şu anda herkes onun bedenindeki izleri görebiliyordu. Piksel piksel gibi görünen mor-mavi izler. Natasha bu izleri hatırlıyordu. Ama geçtiklerini sanıyordu. Tony onlara çözüm bulmamş mıydı? Steve ise bu izleri bilen tek kişidi. Tony'e güveniyordu. Bunların nedeneni sorduğunda söylediklerine inanmıştı.
Rhodey: Tony...
Her ne kadar bir asker olsa da en yakın arkadaşının bedeninde gördüğü bu izleri merak ediyordu. Tony için endişeleniyordu. Audra cebinden bir iğne çıkardı ve anında Tony'nin boynuna sapladı. Esmer adam acıyla hafifçe inlese de vücudundaki izler gitmişti.
Tony: Lityum dioksit.
Laris: Bunu nasıl saklarsın!? Benden, Charlie'den, kocadan, oğullarından, Avengers'dan!
Steve: Audra ben biliyordum.
Kumral kadın gözlerini devirerek ona döndü. Steve'in gerçekten şu anda ne döndüğünden haber yok gibiydi.
Laris: Bilmen zaten normal Steven, bilemseydin sevişirken soyunmadığınızı düşünürdüm.
Steve gözleri ile çocukları işaret ederken kızarmıştı da. Gerçekten bazen fazla utangaç oluyordu. Audra ise gözlerini yeniden kuzenine çevirdi.
Laris: Ölüyorsun Anthony...
Gözlerinden akan yaşları gizlemek için hızlı bir hamle ilie arkasını döndü ve Clint'e sarıldı. Clint ona kollarını dolayamamıştı. O da diğer herkes gibi olan şeylerin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Steve: NE!?
Peter: Hala sen ne diyorsun?
Harley: Baba?
Herkesin gözleri Tony'ye dönmüştü. Bu sırrı saklamak iyi bir fikir gibiydi. Ama şimdi olaylarla nasıl baş edeceğini bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEKLENMEDİK
FanfictionHayatta net olan hiçbir şey yoktur. her şey flu ve beklenmedik olarak gelişir. Kontrol etmeye gücümüzün yetmeyeceği bir hikayeye kader denir. Sen yaşarsın ama değiştiremezsin. Senin dışındaki herkesin değiştirme ihtimali vardır ama kendi kadreine mü...