Sam ve Bucky antreman salonuna girdiklerinde şaşkınlıkla bakakalmışlardı. İkiside kaşlarını çatmıştı. Ne oluyordu burda?
Steve, Erik, Clint, Hank ve Marcos salonun ortasında şınav çekiyorlardı. Tony, Charles, Audra, Raven ve Lorna'da onların üstüne uzanmış durumda farklı işlerle ilgileniyordu. Herkes kendi eşinin ya da sevgilisinin üstüne uzanmıştı. Tony ve Audra hologramdan işlemler üstüne çalışıyorlardı. Charles elindeki kitabı okuyordu. Raven Charles'ın aksine hologramdan bir yazı okuyordu. Lorna ise bükmeye başladığı metalle baya mutlu gözüküyordu.
İkili sonrasına onların etrafındakilere bakmaya başladı. Peter ve Harley babalarına tezavürat yapıyorlardı, bazen halaları ile sohbet de ediyorlardı. Nina kendi babasının yanındaydı veyere uzanmış bir şekilde resim yapıyordu. Kurt kendi ebeveyinlerinin yanındaydı ve o da kendi babasına tezavürat yapıyordu.
Karşılarında Natasha, Wanda, Pietro, Wade, Logan, Rhodey ve Bruce patlamış mısır yiyerek olanları izliyorlardı. Bu durumdan en çok keyif alan Natasha gibi duruyordu.İkiside onların yanına gittiklerinde karşılarındaki manzaranın gerçekten komik olduğunun farkında vardılar.
Sam: Ne oluyor burda?
Wade: İddaya girdiler. "Hadi hangimizin partneri daha iyi bulalım" oyunu.
Laris: Lorna!
Kurmal kadının seslenmesiyle Lorna oynadığı metali bir bilyeye çevirdi ve Wade'in kafasına attı. Wade başını ovarken yüzünü buruşturmuştu.
Lorna: Hallettim hala.
İki kadın da yüzlerinde sinsi gülümsemelerini takınmışkan Wade hala kafasını ovuşturuyordu.
Wanda: Artık halamın da bir sevgilisi olduğu için bunu yapabileceklerini söylediler. Lorna eğer benim hayatımda biri olsaydı onun da yapacağını söyledi. Eğer Pietro'nun hayatında biri olsaydı Pietro şınav çeken olurdu.
Wanda artık ailesine alışmıştı. Erik'e hala "Baba" diyemiyordu ama Audra'ya "Hala" demek şu anda onun için kolay bir şeydi.
Laris: Aslında Pietro partideyken Frost üçüzlerinden biriyle baya yakındı.
Erik: Hangisiyle?
Laris: Gözün kocandan başkasını görmediği için fark etmedin. Esme Frost.
Pietro bu konuşmadan memnun olmadığını belli ederek suratını asmıştı. Bucky ve Sam ise antreman yapmaktan vazgeçerek izleyen ekibin yanına oturmuşlardı. Bir süre sonra Vison, Scott ve Cassie'de gelmiş onları izliyordu. Çekişmeli ilerliyora benziyordu şu an hepsi 50 şınavı geçmişti.70 şınavdan sonra Hank fazlasıyla yorulmuştu ve kendeni yere bıraktı. Raven onun bu durumuna önce kaşlarını çatsa da kocasına gülümsedi. Sakin adımlarla izleyenlerin yanına geçtiler. Hank ise karısının yanında yerde uzanıyordu. Raven elini onun saçlarına atmıştı. Kurt bu duruma kaşlarını çatmıştı sadece ve sakince diğerlerini izlemeye devam ediyordu.
100 şınavı geçtikten sonra hala pes eden yoktu. Marcos fazlasıyla yorgun görünüyordu bir tek. Steve bu durumdan hiç zorlanmıyor gibiydi. Kanındaki süperasker serumu sağ olsun. Erik ve Clint ise yorgundu ama antremanlılardı. Erik yıllarca savaşmıştı. Artık savaşmasa da Charles'ı her an kucağında taşımaya hazırdı. Clint ise usta bir ajandı ve bir Avengers'tı. İdmanlı olmak onun için sıradan bir şeydi artık.
Sam: Neden hala devam ediyorlar? Biyolojik olarak Steve'i yenmeleri imkansız.
Fısıltıyla konuşmuştu Sam. Hala şınavlarına devam eden dörtlünün söylediği şeyi duymasına gerek yoktu. Sonuçta Erik ya da Clint'in sinirli tarafına denk elmek istmezdi. Marcos'tan bahsetmiyorum bile adam ellerinden ışık atıyordu!
Natasha: Bunu Charles'ın şu an fark etmesini sağla ve eğlencemi boz. Clint ve Erik'in senle işleri bittikten sonra ben de seni bozarım. Bozulacak bir yanın kalırsa.
Sam ellerini kadırarak geri arkasına yaslandı. Black Widow'du bu onun istediğini yapmamak için aptaldan bile fazlası olmak gerekiyordu.114 şınavdan sonra Marcos kendisini yere bırakmıştı. Lorna bunun olacağını bildiği için başını hafifçe yana kaydırıp onu yanağından öpmüştü. Pietro ikisine iğrenircesine bakıyordu. Kız kardeşini bu durumda görmekten nefret etmişti şu anda.
Tony: Kutsal Stark üçlüsü kaldı demek!
Esmer adam eğlenir bir şekilde konuştu. Üç kuzen de yüzleri aynı yöne bakacak şelikde partnerlerinin üstüne uzanmıştı şimdi.
Charles: Friday. Başlatabilirsin tatlım.
Friday: Siz nasıl isterseniz Bay .
Herkes olacakları beklerken Erik kıskançlıkla konuştu.
Erik: Tatlım mı?
Charles: Erik beni yapay zekadan da kıskanamazsın!
Kocasına göz devirdikten sonra Charles önünde açılan mavi holograma döndü. Aynı hologran Tony ve Audra'nın önünde de açılmıştı. Karşılarında fazlasıyla zorlu bir denklem duruyordu.
Charles: Hazır mısınız?
Tony: Ben hazır olarak doğdum.
Laris: O zaman başlayalım ihtiyarlar.
Audra gülümsediği anda üçü de parmaklarıyla hologramın üstünde işlemleri yapmaya başlamışlardı. İşin tuhaf yanı Steve, Erik ve Clint bu durumdan hiç rahatsız olmamış gibi şınav çekmeye devam ediyorlardı. Bruce denkleme baktığında kesinlikle bunun mükemmel olduğunu düşündü ve o da çözmeye başladı. Peter'da ayrı bir yerde çözüyordu. Bu ikisi diğerleriyle yarışmıyordu ama fazladan bilginin kimseye zararı olmazdı, değil mi?
Steve, Erik ve Clint aynı anda 156. şınavı çektikten sonra Audra sevinçle konuştu.
Laris: Friday, Ana denkelmi kontrol edin.
Ana: Denklem doğru, tebrikler patron.
Friday: Tebrik ederim Bayan Stark.
Audra gülümseyerek kollarını büktü ve başının arkasına yasladı. Sonra bilmiş bir şekilde sol tarafındaki kuzenerine baktı. İkisi de ondan hemen sonra bitirmişlerdi. Ama birinciliği tabii ki Audra Laris Stark almıştı.
Charles: Yine kaybettik Anthony.
Tony: Bu hayatta karşısında kaybettiğim tek kişi benim öz kuzenim!
Tony'nin mızmızlanmasına şınav çeken Steve bile göz devirmişti.224 şıanvdan sonra Erik ve Clint aynı anda düşmüştü. Bu duruma Tony inanılmaz bir şekilde gülmüş hemen ardınran kocasının üstünden kalkarak onun kalmasını sağlamıştı. Charles bacaklarını kontrol edemediği için hala Erik'in üstünde bekliyordu. Audra ise Clint'in üstünde uzanmaktan gayet memnun görünüyordu.
Tony: İşte Tony Stark mükemmelliğine yakışır bir koca. Steve Rogers-Stark!
Steve terini silerken kocasına ve onun egosuna ona göz devirmişti. Her zamanki gibi bunu yapan sadece kendisi değildi. Ama yine de hafif alay dolu bir sesle kocasını düzeltti.
Steve: Tony Stark-Rogers olacaktı sanırım.
Sarışın adam kocasına evli olduğunu unutturmuyordu. Tony her ne kadar bazen mızmızlansa da bu durumdan gayet memnundu. Sonuçta Steve ile ilişkileri pek sıradan ilerlememişti. Ve basının dediğinin aksine ciddi bir ilişkiyi yürütebildiği için daha fazla ego kasıyordu. Tony'yi düşüncelerinden ayıran şey Audra'nın sesi oldu.
Laris: Kendini ve dolaylı yoldan kocanı övmene hatırlatma. Sen eskiden alkol sounlara sahiptin. Tabii uyku problemlerini de unutmayalım ve beyninin içinde nedense çoğunlukla yanlış hareket etmeni sağlayan bir lob var. Ayrıca metal bir kutu içinde uçuyorsun. Kocan da kanında süperasker serumu dolaşan ve kırklardan kalan bir antika. Bunu biliyorsun değil mi?
İkiside aynı anda Audra'ya göz devirmişlerdi. Söylediklerinde haklıydı ama ciddi değildi. O yüzden Tony ve Steve ona alınmamıştı. Tabii bu Tony'nin cevap vermekten geri duracağı anlamına gelmiyordu.
Tony: Zırhlarıma kutu demenden nefret ediyorum. Ayrıca Logan Steve'den de yaşlı.
Audra ona omuz silkmekle yetinmişti. Clinr ise yerde uzanırken kaşlarını çatmıştı. Audra'yı tabii ki Logan'dan kıskanıyordu ama bunu ona söyleyip onu darlamak istemiyordu. Aralarında her ne tür bir ilişki vardıysa bitmişti. Ama Audra onun bu huzursuzluğunu fark edip eliyle saçlarını okşamaya başlamıştı.Tony ve Hank, Charles'ı tekerlerkli sandalyesine oturttuktan sonra Erik de yüzünü ona doğru dönmüştü. Şu an oldukları pozisyonu bozmayan tek kişiler Clint ve Audra'ydı. Pietro telefonunun titremesiyle ayaklandı ve herkese hitaben konuştu.
Pietro: Ailemizin bu tatlı anını bölmek istemezdim ama sinemaya yetişmem gerek.
Hızlıca ortadan kaybolduğunda Erik hala kaşlarını çatmış ona bakıyordu.
Erik: Sinema mı dedi o?
Wanda: Pietro'nun gideceği bir yer değil sinema.
Laris: Zaten tek gitmiyor. Esme ile gidiyorlar. Randevu gibi.
Erik, Lorna, Wanda ve Charles aynı anda Audra'ya baktıktlarında Adura'nın gözlerini kapalı bir şekilde uzandığını gördüler.
Charles: Peki sen bunu nerden biliyorsun?
Audra omuz silkerek cevap verdi.
Laris: Emma ile konuştum, ayrıca yarın Sam'in onu akşam yemeğine davet ettiğini ve hangi beyaz elbisesini giymesi gerktiğini de sordu. Kadının dolabı bembeyaz remsen!
Bu defa bakışlar Sam'ı bulmuştu. Sam ise utanmıştı fazlasıyla.
Natasha: Demek Emma Frost. Sam'in de dikkatini çeken birileri varmış.
Ufak bir kahkaha faslı yaşanıdıktan sonra herkes dağılmaya başlmaıştı. Tek kalanlar Clint ve Audra olmuştu.
Laris: Kollarının iyi durumda olduğuna eminim. Neden kalkmıyorsun?
Clint: Rahatını bozmak istemedim.
Audra ona göz devirdi ve üstünden kalktı.
Laris: Gidip duş al ter kokuyorsun. Sonra da yemek yaparız.
Çıkışa doğru ilerlerken Clint kumral kadının arkasından gülümseyerek bakmakla yetinmişti.Not: Bu bölüm geçiş bölümü gibi oldu. Aslında aşağıya koyacağım fan artı gördükten sonra aklıma geldi.
Çok talışlar. Thorki shiplemesemde çok şeker gerçekten
Not2: Profilimden yeni başladığım WHITE WIDOW hikayesini bulabilirsiniz. Aynı zamanda mareenadea isimli instagram hesabına bakarak bu hikaye hakkında atacağım resimlere göz atabilirsiniz. Audra Laeis Stark'ı çoktan orda paylaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEKLENMEDİK
FanfictionHayatta net olan hiçbir şey yoktur. her şey flu ve beklenmedik olarak gelişir. Kontrol etmeye gücümüzün yetmeyeceği bir hikayeye kader denir. Sen yaşarsın ama değiştiremezsin. Senin dışındaki herkesin değiştirme ihtimali vardır ama kendi kadreine mü...