10. Bölüm 🌾

4.9K 287 40
                                    

Parayı alıp itici bir gülümsemeyle Şafak amcaya bakıp bakkaldan çıktım.

Bu mahallede ki herkes'in Şafak amcaya katlanma sebebi en yakın bakkal olmasıydı. Diğer bakkal tam 20 dakikalık mesafedeydi ve bilirsiniz biz üşengeç bir milletiz. Ayrıca etrafta yakın market olmadığını da söylememe gerek yoktur umarım. İşte bu sebeple herkes o huysuz'a katlanıyordu. Düzeltiyorum çocuklar katlanıyordu çünkü mahallemizin düşünceli (!) yetişkinleri Şafak amcayla muhattap olmaktansa çocukları'nın kazık yemelerime boyun eğiyorlardı.

Elimde ki poşeti sallayarak yürürken kendimi 60'lı yaşlarda ki dedeler gibi hissediyordum. Hani şu ellerinde ki ekmek poşetini 365° döndürürken yolun ortasından ortasından yaylana yaylana yürüyen amcalardan. Yürüyüşümü bozmadan yavaş adımlarla yürürken enseme vurup beni kolunun altına alan Melike ablayla ufak bir sarsıntı yaşasam da kendimi toparladım.

" Turuncu kafa naber? Görüşemiyoruz ne zamandır. Akşam maç var sen de gel."

Aslında teklifi çok cazipti. Futbolu severdim ama eğer Melike abla'nın tuttuğu takım kazanmazsa sinirden bana kafa atabilir veyahut daha vahçice şeyler olabilirdi. Futbol onu çok değiştiriyordu. Canımla kumar oynayacak değildim.

" Yok Melike abla ben gelmeyeyim. Ablam yine biz de eğer başında durmazsam annemin derin dondurucuya koyduğu bütün sarmaları katlede bilir ve bilirsin sarma kırmızı çizgimiz." dediğimde gülerek yumruğunu uzattı. Yumruklarımızı tokuşturduğumuzda Melike abla yolun üzerinde ki apartmanlarına girdi.

Bizim evin önüne geldiğimde kapı da gördüğüm koyu yeşil arabayla Eniştem hazretlerinin lütfedip karısını almaya geldiğini umut ettim. Umarım akşam yemeğine kalmazlardı.

Kapı ziline bastığımda kapıyı açan annemle içeriye girdim. Elimde ki poşeti içeriye bıraktığımda Babam'ın da eve gelmiş olduğunu fark ettim. Oturma odasına geçtiğimde bana dönen bakışlarla gülümsedim.

" Hoşgeldin enişte." derken geçip babamın yanına oturdum. Eniştem de gülerek,

" Hoş buldum. İyi insan lafın üzerine denk gelirmiş biz de senden bahsediyorduk." dediğinde merakla kaşımın birini havaya kaldırmaya çalıştım. Ama sadece çalıştım. Yapamadım.

" Konu ney tam olarak?"

Sorumla birlikte eniştem gülerek,

" Bizim düğün'ün sonunda herkes ablan için ağladığını zannederken senin benim anneme sarılıp 'gitti gül gibi oğlun' diyip ağlamandan bahsediyoruz."

Söyledikleriyle elimi alnıma vurmamak için zor dururken yalandan güldüm. Aslında ablam gittiği için biraz üzülmüş sonra da ablam anlamasın diye böyle bir şey yapmıştım. Ama bunu onların bilmesine gerek yoktu.

Ablam ağzında bir şey çiğneyerek odaya girdiğinde gözdevirdim.

" Abla biraz doy ya biraz doy. Evde bir şey kalmadı." dediğimde babam uyarıcı öksürüklerinden birini kullandı. Eniştem bana bakarak ağzını oynattığında güldüm. Ağzını oynatarak 'ne zaman doydu ki?' Demişti.

Ablamlar gittiğinde video'nun bazı yerlerini düzenleyip aralara bakkal' ın iç resimlerini ekledim. Bence harika olmuştu. Okuldayken kısa film projelerindeden hiç eksik olmazdım. Yetenekliydim bu tür konularda.

Video'yu ilk önce Ömer ve Ela'ya göndermiştim. İkisi de beğenilerini ilettiklerinde Şafak Amca'ya Mesaj atmak için profilinin üzerine tıkladım.

Bölüm Sonu.🌱

Vote ve yorumları bekliyorum.💜

İnstagram: @umutdolu_masallar

Umut Dolu Günler Dilerim.💦

BAKKAL | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin