2- Karanlık

1K 42 58
                                    

Hellö, ben Hera!

Bölüm girişlerini bu gidişle ben yapacağım, Kapanışları diğer hatuna bırakıyorum zmcmdöcmzm

Bölüm şarkımız: Ruelle- Secrets and Lies

Keyifli okumalar dilerim!

Karanlık, herkes için farklı bir anlam taşırdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karanlık, herkes için farklı bir anlam taşırdı. Kimileri için bir fobi, kimileri için bir yuvaydı. Kimilerine göre hayaletlerle doluydu, acılarında boğulan insanlar içinse birer sığınağa dönüşürdü. Karanlığın hayatlarımızda belireceği yeri seçmezdik fakat yönetilebilirdi. Seni yönetmesine izin vermediğin sürece karanlık, aydınlığa çıkan tek yoldu.

Kovukta sıradan bir gündü, yani öyle olmalıydı. Molly Weasley yine sıradan bir koşuşturmaca içerisindeyken Hermione ve Harry de sohbet ede ede kahvaltı masasındaki yerlerini almışlardı bile. Merdivenin son basamağından tereddütle indim. Günlerdir tekrar tekrar sorguladığım soruyu sordum kendime, ne işim vardı burada benim? Sadece, hayatıma aynı şekilde devam edemez miydim? Ailem sandığım muggle insanların arasında, normal bir hayat dilediğimde çok mu şey istemiştim?

Onlarca Gryffindor arasında öylece durmak tuhaf geliyordu. Hadi ama, kendimi asla buraya ait hissetmemem çok normaldi. Ron Weasley, mavi gözlerini üzerime dikmişti bile. Benim de ona bayıldığım söylenemezdi. Bakışlarına karşılık gözlerimi kısarak omuzlarımı dikleştirdim ve içeriye girdim. Molly Weasley her zamanki güler yüzlülüğüyle karşıladı beni. "Lyssa, günaydın. Hadi kahvaltıya geç tatlım." Sesinin en yumuşak tonunu kullandığına yemin edebilirdim. Hafif bir gülümsemeyle karşılık verdim.

"Herkese günaydın." diye mırıldanırken Ron Weasley hariç hepsi karşılık vermişti. Arthur Weasley, içeri Fred ve Gorge ile girdiğinde kalabalık bir gülüş sesi yükseldi odadan. Weasley ikizlerini, kulaklarından tutarak sürüklüyor bir yandan ise azarlıyordu. Bu, şaşırılacak bir şey değildi. Bu azar bunca yıkıma rağmen meydanda açtıkları dükkan içindi.

"Günaydın Weasleyler!" diyerek masadaki yerini alan Arthur Weasley, azarlama işini bitirmiş olmalıydı. Herkes masayı doldurduğunda kahvaltıya iştahla başlandı. Özenle hazırlanmış kahvaltıya bakındım. Karnım aç değildi. Kovuğa geleli birkaç gün olmuştu fakat hala alışamamıştım. Birkaç gün sonra ise okulun başlayacak olması nedeniyle bugün Diagon Sokağı'na inilecekti.

"Okula yeni bir İksir dersi profesörü mü gelmiş?" diye soran Ron'a karşılık Harry evet anlamında dolu ağzıyla başını sallamakla yetindi.

Masada konuşulanları daha fazla takip edemiyordum, aklım sürekli Sirius Black'in bana bıraktığı mektuptaydı. Kendisinin öz be öz dayım olduğunu öğreneli birkaç gün olmuştu. Bütün bu alışma süreci bunun içindi. Sirius Black, beni en güvendiği kişilere emanet etmişti.

No Time To Die / HogwarstHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin