17 - Yansımalar Gerçeğin Kuklasıdır

186 9 64
                                    

HELLÖ!

Tatil bitmeden uzun bir bölüm yazalım dedik. Sizi biraz bekletmiş olabiliriz ama sınav haftamız yeni bitti neredeyse.

Çok uzatmadan bölüme geçeyim, keyifli okumalar aşklarım!

Bölüm şarkımız: Digital Daggers - The Devil Within

***

Parmaklıkların ardındaki adama bakarken herkesin üzerinde bir gerginlik vardı, bunu hissedebiliyordum ve uzun süren bu sessizlik bunun kanıtıydı. Kime haber vereceğimizi şaşırmış ve en sonunda bir tek Dumbledore'a haber vermiştik. Sirius bile, kendinden korkuyor gibi görünüyordu. Ben ise onun hala Sirius olduğundan şüpheliydim. Zindanlardaydık ve sadece dördümüz bulunuyorduk.

Herkesin dikkati Sirius'tayken kandan görünmeyen gömleğimin kolunu hafifçe sıyırdım ve kolumu inceledim. Bu sefer kazılı olan yazı fazla derin olduğundan canım daha çok yanıyordu ve bunu belli etmemek için harcadığım efor beni yormuştu. Gördüğüm manzarayla yüzümü buruşturdum. "Yansımalar gerçeğin kuklasıdır." gözlerimi devirdim ve kendi kendime fısıldadım. "Sikeyim, bu nasıl bir kelime oyunu?" diye mırıldandım öfkeyle ve ardından şüpheyle bakışlarımı Sirius'a çevirdim. Bu bir tesadüf olamazdı.

Dumbledore getirdiği bir bardak suyu Sirius'a uzattı. Sirius bardağı titreyen elleriyle alıp yudumlarken "Saatler geçti Lyssa, sence çok özlü iksir olsaydı etkisini çoktan kaybetmesi gerekmez miydi?" diye sordu Harry sesindeki umut ve heyecanla. Sirius'a hala tam anlamıyla kavuşamamış olmanın verdiği kıpırtı vardı içinde. Dumbledore gözlerini, parmakların ardında kendi isteğiyle duran Sirius'tan çekmeden Harry'yi onaylarcasına başını salladı.

"En son neyi hatırladığını bana anlatır mısın?" diye sordu yarım ay gözlüklerinin ardındaki gözlerini kısarak. Sirius, düşünür gibi bir anlığına duraksadı ve bardağı hemen yanına koydu. "Sadece görüşümü aydınlatan bir kırmızı ışık hatırlıyorum. Hatta birkaç çığlık... Sonrası kapkaranlık. Sanki bir boşluğa düşmüşüm gibi." dedi fısıldar bir tonda, güçsüz bir sesle. Ölümü, ona da sürpriz olmuştu anlaşılan. Kendini ölmüş olduğuna inandırmaya çalışıyordu fakat bu şu durumda imkansızdı. "18 Hazirandı," kaşlarını çattı ve devam etti. "Hangi aydayız?"

Kollarımı önümde birleştirmiş, sadece konuşulanları sessiz bir biçimde dinliyorken bu sefer cevap veren ben olmuştum. Herkes bana döndüğünden kolumu pelerinimin içine doğru saklamak zorunda kalmıştım. "5 Şubat. Yani aradan tam sekiz ay geçmiş ve hiçbir şey hatırlamadığını mı söylüyorsun?" diye sordum düz bir ifadeyle. Ona güvenmediğimi açıkça belli ettiğimi umuyordum. Yorgun bakışlarını bana çevirdi ve hafif gülümser bir surat ifadesine büründü. Beni ikna etmenin bir yolunu bulmuş gibi bakıyordu.

"Sana bir mektup bıraktığımı hatırlıyorum evlat." dediğinde kollarımı çözdüm ve heyecanımı bastırmak istercesine bir adım yaklaştım. Ne yapmaya çalıştığını anlamıştım. "O mektupta neyden bahsettiğini yalnızca sen bilebilirsin, değil mi?" Cesaretimi topladım ve sorumun devamını getirdim. "Neyden bahsediyordu?" diye sorduğumda suratında asılı olan gülümsemeyi silmedi. "Bir aile olmanızı istediğimi ve yeğenimi korumam gereken bir kehanetin olduğundan bahsediyordu." demişti. Sanki o an heyecandan geberecek gibiydim. Peki karşımdaki gerçekten Sirius'sa bu nasıl mümkün olabilirdi? Sanırım herkesin merak ettiği tek soruydu.

"Bunun nasıl mümkün olabileceğini araştırmam gerek." dedi Dumbledore kendi kendine ve ilk önce bize sonraysa Sirius'a döndüğünde Sirius parmaklıklara tutunarak Dumbledore'un neyden bahsedeceğini anlamış gibi kafasını olumlu anlamda sallamıştı. "Bence de kimsenin haberi olmadan bir süre burada kalsam iyi olacak." dedi parmaklıkları işaret ederek ve Dumbledore'un içinin rahat arkasını dönüp gitmesi için eliyle yolu göstermişti. Yarım ay gözlüklarinin ardındaki keskin bakışlarını bize çevirdi. "Bundan şimdilik kimseye bahsetmeyeceksiniz, anlaşıldı mı?" diye uyardı kesin bir dille ve gitmeden hemen önce parmaklıklara, okul hademesi veya herhangi bir hayalet buralarda gezerken Sirius'u fark etmesin diye bir büyü yaptığına emindim.

No Time To Die / HogwarstHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin