11 - Lanetli Kan (II)

169 7 15
                                    

Hellö, ben Hera!

İyi okumalar bebişlerim 🐍🥰

İyi okumalar bebişlerim 🐍🥰

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Melinoe, çıktığı geçitten suratında taşıdığı ifadesizlikle ilerlerken yaptığı kusursuz planı süzgecinden geçiriyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Melinoe, çıktığı geçitten suratında taşıdığı ifadesizlikle ilerlerken yaptığı kusursuz planı süzgecinden geçiriyordu. Koridorun sonunda görünen sarı saçlarla duraksadı ve çarpık bir sırıtışla adımlarını hızlandırdı. İçinde oluşan kıpırtı, enerjiyle dolmasını sağlamıştı. Parmaklarını kızın duvara dayanmış omzuna yerleştirdi ve tuttuğu bedeni himayesi altında bırakarak duvara yasladı sarı saçlı genç kızı.

"Selam küçük kuşum." diye mırıldandı uysal bir tavırla, parmakları uzun sarı saçlarda geziniyordu. Luna, tepkisiz bir şekilde kollarını önünde birleştirdi ve gözlerini bir ciddiyet bulmak istercesine ela gözlere dikti fakat hayır tek bir ciddiyet kırıntısı bile bulunmuyordu.

"Efendim Parkinson?" diye karşılık verdi düz bir tonda. Bu yaklaşımı Melinoe'u şaşırtmıştı. Partiden sonra barıştıklarını sanıyordu, hatta öyle ki yılbaşı tatili boyunca mektuplaşmaları bunun kanıtıydı. Memnuniyetsizce yüzünü buruşturdu. "Bu mesafeyi sevmedim kuşum, barıştığımızı sanıyordum?" dedi hala gülümserken. Bir eli ise hala kafasının yanındaki duvarda asılı duruyordu. Luna, gözlerini devirdi bıkkınlıkla. Melinoe Parkinson'un ciddi olup olmadığını hiçbir zaman anlayamazdı, şimdi de olduğu gibi.

"Dalga geçecek başka birini bul Parkinson, çekil önümden." dedi artık öfkeyle. Evet, tam olarak böyle hissediyordu. Melinoe, şimdi kaşlarını çatmış ve garipseyen bakışlarla elini duvardan çekmişti fakat Luna'nın gitmesine izin vermedi. "Neden böyle bir şey söyledin şimdi?" diye mırıldandı merakla. Oysa, onunla flört ettiğini açıkça belli ettiğini sanıyordu. Luna, sıkıntıyla iç çekerek yanından geçip gidecekti ki, Melinoe onu nazik bir hareketle tekrar durdurdu. "Sorun ne Luna?" diye mırıldandı boyu kendisinden kısa olan genç cadının çenesinden tutup kendine çekerken.

Luna, ciddiyetle parıldayan gözlere açıklama yapmak istiyordu fakat bu konuşmayı yapması gerektiği konusunda emin değildi. Onu deli gibi kıskandığını ama kendisinin sadece bir eğlence olduğundan bahsetmeli miydi, emin değildi. Gözlerini kıstı ve sırtını duvara tekrar yasladı.

No Time To Die / HogwarstHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin