"Bakın bu çok tehlikeli, beni dinleyin lütfen."
Aynadaki yansımama memnunca süzdükten sonra beyaz boynumdan kaymakta olan inci kolyemi de parmaklarımla geri eski yerine koymuştum. Maskeli bir baloya katılacağım için yüzüme taktığım siyah küçük sayılabilecek maske siyah taşlı pelerinimle büyük bir uyum içerisindeydi. Son kez uzun diyebileceğim saçlarımı da düzeltip saatlerdir bana seslenen Yoongi'ye dönmüştüm.
"Vazgeç artık Yoongi, gidiyoruz."
Yüzünden bugünlerde asla eksik etmediği bıkkın ifadeyi yine yerleştirmişti özenle çehresine. Bıkkınlığı beni vazgeçiremeyeceğini anlamasından kaynaklanıyordu lakin. Mantıksız hareket ettiğimi düşünüyor, engelleyemediği için de sinir doluyordu fakat yapacak bir şey de yok sayılırdı, kral kararı vermişti ve gidiyordu.
"Nasıl gözüküyorum?" dedim aynadan gözlerimi çekmeden "Sen olsan benimle evlenmek ister miydin?"
"Herkes sizinle evlenmek ister" ve ekledi "Düşmanınız hariç zannımca."
"Müstakbel eşime düşmanınız demen beni kırdı biraz. Sakın ona da böyle söyleme şüphesiz kırılacaktır." histerik bir kahkaha bırakmıştım sonra ortama. Yoongi'de bilincindeydi en az onun kadar gergindim, sadece şakaya başvurup ikimizi de rahatlatmaya çalışıyordum.
"Ne zaman döneceğimiz belli değil, alfaların başına yerine birini bıraktın değil mi?"
"Dönebilecek miyiz orası da meçhul," sert bakışlarımı gözlerine diktim verdiği cevaba ithafen "Namjoon'u bıraktım."
"Güzel" dedim "Yola çıkabiliriz artık."
Yanımda sadece beş tane asker ve yoongi vardı. Bu yeterince açıktı savaş için gitmediğime esasen lakin yoongi'nin dediğinin de haklılık payı vardı. Sınırlarını ihlal ettiğimiz için öldürebilirlerdi bizi kimse de bir şey diyemezdi yani tamamen insaflarına kalmıştık. Büyük riskti ama ben risk almaya bayılırdım.
At üzerinde başlayan yolculuğumuz tam balonun başladığı saatlerde bitecekti tahminen. Zaten sınır komşum olan düşmanımızın topraklarına girmemiz bir kaç saat sonra gerçekleşecekti.
Arabanın toprak yol üzerinde bıraktığı tıkırtılar ve sessizlik eşliğinde geçirdiğimiz yolculuk boyunca gerek yoongi'nin bakışları gerekse stres midemi bulandırmaya yetmişti. Ne yapacaktım oraya gidip? Yoongi'nin dediği gibi hataydı bunların hepsi belki de. Evveliyattan beri düşmanımız olan insanlara gidip evlenme teklifinde bulunacaktım sahiden. Kafayı sahici kırmış gibi hissediyordum şimdi. Yoongi kesinlikle haklıydı fakat ben bunu fark ettiğimde sınırlar geçilmişti.
Bundan sonrası mecburiyetti seçim değil. İstediğini alma azmimden doğan bir mecburiyetti ve o delta beni öldürse gıkım çıkmayacaktı artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
crown from enemy •taekook
Fanfiction•omegaverse •enemiestolovers •yetişkin içerik "keserim nefesini, güvenme seni sıkıca saran kollarıma. tatlı tatlı alırım canını, ağırlandığın yatağım son nefeslerin için mezar olur." Senin depremlerinin çığlığı bende, yangının koru bende, ulu çınarı...