•önceki bölüm görünmemiş sanırım, onu kontrol etmeyi unutmayalım keyifli okumalar (küçük bir bilgi yorumlarınızı bekliyorum ♡)
Yazın hissiyatı yalnızca giderek ısısı artan havalardan dolayı değildi, en harikulade yaz benim kafamın içerisinde belli ediyordu kendini. Sımsıcak bir dalga çevremde hissediliyorken bunun esas sebebi üzerimdeki zorla giydirilmiş hırka bile sayılmazdı. Bulutların ardından çıkan güneş tenimi ısıtıyordu esasen fakat ruhumu ısıtan yegane sebep bana ait güneşin daima parlıyor olmasından kaynaklıydı, gece bile sönmeyen bir güneşe ev sahipliği yapıyordu evrenim.
Sabah uyandığımda bana günaydın diyen, gece uyurken gördüğüm son yüz, gün doğana kadar duyduğum tek kokunun sahibi evrenimin sönmeyen güneşi bütünüyle kendine ait kılmıştı beni. Öyle alıştırmıştı ki varlığına beni, yatağın sol tarafı hep biraz içe göçük olmalıydı. Masada iki bardak durmalı, odam hep yağmuruna baharına bulanmalıydı.
Kolları arasında uyanmadığım her sabah biraz kırıktı, tıpkı şimdiki gibi. Bu yaşıma kadar sanki onsuz yaşamımı sürdürmemişim gibi mütiş bir acziyetle tenim tenini arıyor, ellerim ona ulaşamazsa yüzüm asılıveriyordu.
Son günlerde iyice tembelleşmiş olan vücudumu zar zor yarı oturur pozisyona getirirken uykumun açılması adına bilinçsizce gözlerimi ovuşturdum. Yaklaşık bir haftadır benim sarayımdaydık ve yine yaklaşık dört beş sabahtır onsuz uyanıyordum. Huysuz, aksi birine dönüşmemin sebebi ne kadar hamileliğime vurulsa da büsbütün bu sayılmayacağını ben biliyordum, taehyung'suz uyanıyordum ve bu bütün hormon dengelerimin alt üst olmasından beter bir hadiseydi.
Yatağın kenarında duran terliklerimi ayaklarıma geçirdiğimde üzerimdeki hırkayı küçük bir öfke haliyle sıyırıp attım. Terlemiştim yine, bir an önce duşa girip bütün gün yüzüne bakmayacaktım. Fena hırslıydım bugün bu konuda diğer günlere tezat. Her sabah o gün onunla konuşmayacağıma dair yeminler edip sonrasında dayanamıyor olsam da bugün kararlıydım en keskininden, tek kelime etmeyecektim.
"Majesteleri, zar zor nefes alıyordu vücudu paramparça halde. Nasıl çıkartırız meydana bu halde?" kapının arkasından fısıldarcasına kısık çıkan yoongi'ye ait bu sesi işitir işitmez banyoya yönelmiş hantal adımlarımı kapıya çevirdim beni bile şaşırtan bir hızla. "Son nefesini süs olsun diye bırakmadım kursağında yoongi, ne diyorsam o. Belki bir iki köpeği vardır da onlara ibret olur."
"Ben dememiş olsam çıkmıştı o son nefes de." kapıya iyice yasladım kulağımı dediklerini daha net duymak adına, aniden açılsa kötü yakalanırdım. "Bağışlayın majesteleri fakat durumu çok ağırdı, halka duyurmadan yapsak daha iyi olmaz mıydı?"
"Benim kararlarım ne zamandan beri sorgulanıyor yoongi?" boğazından çıkan bu sert ses dedikleri yapılmazsa şayet daha kötü şeyler yaşanacağına delaletti. Bugün fazlasıyla kırık ve öfkeli uyandığım için ne kadar üstüne atlamak istiyor olsam da tepkisiz kalacaktım, ben kararları arkasında duran bir insandım neticesinde. "Ne diyorsam o, ben bir sabah daha kalkıp bununla uğraşmayacağım yoongi. Minjae'nin işi bugün bitecek. Götürün meydana ister sen hallet bu işi istersen chanyeol yapsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
crown from enemy •taekook
Fanfiction•omegaverse •enemiestolovers •yetişkin içerik "keserim nefesini, güvenme seni sıkıca saran kollarıma. tatlı tatlı alırım canını, ağırlandığın yatağım son nefeslerin için mezar olur." Senin depremlerinin çığlığı bende, yangının koru bende, ulu çınarı...