Beklemediğim her durumun beni aniden içine çektiği beklentilerimin ise domino taşları misali gözlerimin önünde bir bir yıkıldığı bu dünyada tam otuz gündür taehyung yanım eksikti.Eksiktim. Yarımdım, ne uyuduğum uyku belliydi ne aklımın başında olduğu günler vardı. Tepkisiz, duvardan farksız sadece düzenli olarak alıp vermek durumunda olduğum nefeslerim bir robot gibi ilgilendiğim kral sıfatım vardı.
İnsanı beklentiler yorar, beklentiler yıpratır hatta beklentiler ölüme götürür yavaş yavaş. Hiç beklemediğim bir anda hayatıma dalan bu adam şimdilerde beklediğim, onu tekrar görmek umuduyla yanıp tutuştuğum halde yoktu. Gelmiyordu, gelmeyi bırakın bir kaç kelamını bile esirgiyordu benden.
Fırtınalı seviyordu özünde, kasırga kıyametin orta yerinde yine adımı sayıklayacağını söylüyordu fakat öyle bir gurura kibire sahipti ki, gözüne gelmiyordum bile. Hala seviyordu muhakkak lakin içinde seviyordu. Bana verdiği hiç bir cezasına engel değildi kalbinde büyütüp beslediği çiçek bahçeleri. Her gece yağmurlarla sulasa, yağmurlarımla ıslansa dahi dönüp arkasına bakmıyordu. En çok beni seviyordu, vita oluşumdan duygularımın sürekli karmaşık ve yoğun oluşundan bi haber yine en çok bana sertti.
Küçük bir kaç cümlesi bile geçmemişti elime. Otuz gün, nasıl olduğuna dair sürekli yoongi'den haber alıyor olmasam kafayı çoktan yememe yetecek kadar uzun bir süre. O gitmeden önce üzeri karla kaplı olan toprakta biten yeşillikler kadar yakıcı, ağaçların dallarına uzanmış kiraz çiçekleri kadar özlem kokuyordu zaman.
Belki de hak etmiyordum onun bu ucu bucağı olmayan duygularını. Dertsiz tasasız bir birliktelik için fazla karmaşıktım. Güzelce besleyip büyüttüğü hiç bir duyguyu hak etmiyordum belki de layık olamıyordum ona. Beklentilerini karşılayamıyor istediği kelimeleri önüne dökmek içinbazen dilim lâl kesiliyordu.
Bana bahar gelmedi taehyung. Gelmez de zaten, sen uzaklardayken baharın ne haddine gelmek. İki üç çiçek çıktı diye güneş mi açayım yine? Mümkün mü gözlerini görmeden ruhumu çiçeklendirmem?
Yağmur yağar toprağa, kokun gelir. Açılıp saçılır gökyüzü gülüşün gelir. Cemre düşer havaya, tenin gelir hissime. Sen gelmezsen bahar gelmez benim bahçeme. Kardelen misali kara kışın ortasında beklerim seni, sen gelene kadar ne acı seraptır bana bütün bu kargaşa.
Baharı sen getirirsin ta en uzaklardan. Esirgersen kendini benden, bahar esirger. Ben bile esirgerim kendimi tebessümden. Manasız gülüşler, yankısı sende olmayan her tebessüm de boşadır bende.
Beklerim seni. Arafta öylece bıraktığın ruhum her zaman yaptığı gibi bekler usanmadan. Senin atölyende senin kıyafetlerin arasında olmadığın her gün bir şekilde gözlerden kaçıp kurdumu sakinleştirmek için yaptığım yuvada oturup öylece beklerim.
Benim kadar iyi sakin rolü yapamıyor kurdum, kokunu duyumsayamayınca çıldırıyor, gözünün önünde seni göremeyince bütün acısını benden çıkarıyor. Bazen bir görüşme ortasında bazen gece yalnız başıma uyumaya çabalarken huzursuzlukla uluyor zaten yeterince acı çekmiyormuşum gibi biraz daha canımı yakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
crown from enemy •taekook
Fanfiction•omegaverse •enemiestolovers •yetişkin içerik "keserim nefesini, güvenme seni sıkıca saran kollarıma. tatlı tatlı alırım canını, ağırlandığın yatağım son nefeslerin için mezar olur." Senin depremlerinin çığlığı bende, yangının koru bende, ulu çınarı...