Gerçekler canımı yakmaya and içmiş misali zerre kadar acıması olmadan birer birer yüzüme çarparken son nefesini üflediğinin bilincinde yahut mütiş bir kabullenişle bekleyen, yalnızca bekleyebilen ölümcül bir hastaydım. Pekâla, bu pek hoş sayılmayan bir metafordu lakin doğruydu işte, ne eksiği ne fazlasıydım.
12, 13, 14,.... Kaç dakikadır bu odada sessizce oturmuş yanımdaki uyuyan bedeni seyrediyordum bıkmadan usanmadan bilmiyordum. Yastıklardan birini kolları arasına almış, siyah gür saçlarını ise bir diğer yastığa dağıtmıştı küstahça. Konuşurken, öfkeliyken hatta gülümsediği anlarda bile sert görünen yüz şekli uyurken masallardan fırlamış bir görüntüyü andırıyordu. Düzenli nefeslerini dinlemek benim bile uykumu getirmişti, bu odaya adım atarken aklımdan bile geçmemesine rağmen mayışmış, kıvrılıp uyuma isteğiyle dolmuştum.
Ferah feromonlarını usul usul yayıyor, bu da kurdumun huzurla uyuklamasına sebebiyet veriyordu. Tezatlarla dolu diyerek yaftaladığım adamın karşısında benim de çok anlaşılır olmadığımı gözlerimi kapatıp hafifçe kokusunu soluduğum o an idrak etmiştim.
"Senin de uykun geldi sanki," sıçradım ne zamandır oturduğumu bilmediğim yatağın üzerinde, "Gel uzan yanıma." uyuduğunu düşündüğüm beden konuşunca çok nadir gerçekleşen o durum peydah oldu yanaklarıma, yaramazlık yaparken yakalanan bir çocuk misali suçluluk duygusu ilerliyordu damarlarımda, özellikle hedef aldığı bölge ise yanaklarımdı şüphesiz.
"Ben, seni yemeğe davet etmek için gelmiştim." dedim elimden geldiğince utandığımı belli etmemeye çalışarak. "Hm hm," keyifle kıvrıldı dudakları, kim taehyung hep güzeldi, biçimli kaşları, tanrının yüzüne özenle yerleştirdiği benleri, dünyanın en kusursuz kusuru biri tek biri çift göz kapakları, açıldığında ela ela parıldayan gözleri, her bir zerresi, ona dair en ufak şey çok güzeldi lakin en çok uyurken, mahmurca uyanırken güzeldi. Şişmiş göz altları, kendine gelmeye çalışması ya da yeni uyanıyormuş imajı güzeldi, beni kendine hayran bıraktıracak kadar güzeldi. "Öyledir muhakkak fakat burada oturmuş beni izliyorsun, beğendin mi bari?" çapkın bir göz kırpma vermişti bir de bana, bebek gibi göründüğünden bi haber seksi bakmaya çalışıyordu bir de.
Güldüm bu bakışına karşın, bir sorun olduğunu anlamış gibiydi. Kafasını yastıktan kaldırıp dirsekleri üzerine yaslandı. Dağılmış saçlarına attım ellerimi düzeltmek adına, karmakarışık olmuşlardı. "Evet evet beğenmem mi hiç," dedim "Bebeklere benziyorsun uyurken, nerede kaldı deltalığın?"
"Sabah kollarımdan kaçmışken bence devam ettirmeyelim bu konuşmayı, ben gösteririm deltalığımı da sen kaçarsın yine diye korkuyorum." ellerinden biri omuzlarıma inen saçlarımı geriye atıp onlarla ilgilenmeye başlamıştı, çene hattı yine gözlerimin önündeydi, az önce bebek mi demiştim? Tam şu an uyurkenki masumluğu yine yerini sert etkileyici adama bırakmıştı. "Saçların uzamış," alnımın üstündekilere geçirdi kemikli elini bu kez, "Yakışmış, kesme bir daha olur mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
crown from enemy •taekook
Fanfiction•omegaverse •enemiestolovers •yetişkin içerik "keserim nefesini, güvenme seni sıkıca saran kollarıma. tatlı tatlı alırım canını, ağırlandığın yatağım son nefeslerin için mezar olur." Senin depremlerinin çığlığı bende, yangının koru bende, ulu çınarı...