Estetik anlayışı, dönemden döneme hatta kişiden kişiye değişen oldukça öznel bir kavramdır. Güzellik çirkinlik bakan göze göre şekillenir elbette fakat genel geçer olmayan, herkesçe kabul gören toplumsal nesnellik kazanan belli kavramlar da yok değildir. Rönesans dönemi bir klasiktir mesela. Sanatın zirve dönemidir şüphesiz şu an içerisinde soluklandığımız dönem. Estetik anlayışını, sanatın bizce ne olduğunu, anlatmaya çalıştığı dertlerini, hazzını güzelliğini en çok güzelliğini saatlerce sayfalarca anlatabiliriz üzerinde tartışabiliriz şüphesiz fakat konumuz rönesans ya da sanat tarihinden çok bambaşka olduğundan cümlelerimi toparlamakta ve bu konuyu irdelemekte güçlük çekiyordum.
Burada, yanımda yani sahiden yanımda kafam göğsünün üzerindeyken nefeslerini saçıma üfleyen adam sanatın benim için bambaşka yepyeni ve yaşadığı müddetçe en güzel haliydi. Evrenseldi, dönemsizdi. Bakan gören herkesi güzel olduğuna ikna edebilecek kadar nesneldi.
Ben Taehyung'u gözümde öyle bir yere koymuştum ki, ne kimsenin buraya uzanmaya gücü yeterdi ne de benim onu kendime denk görmeye haddim. Baştan sona benim okumaya cesaret edemediğim zira okuduğum an beni içine çekeceğini bildiğim bir şiirdi o.
Taehyung benim hiç içmeye cürret edemediğim o nadide şarap, girmekten en çok korktuğum günah, hem arzum hem ölümümdü.
Bu dünyada en büyük nefretim, daimi tutkum, gönlümdeki her çıkmazın sonuydu o. Adını bağıran sokaklar cehennemim, aşkı dudaklarımda zehirim en büyük intiharım ve dahi baharım.
Dünüm yarınım, bu boktan dünyadaki tek sığınağım, yanaşamayacım tek limandı.O şiiri açıp yaşamış, o şarabın dibini görmüş o günaha çoktan bulanmıştım. Ruhumu zedeleyeceğini düşündüğüm zehiri şifam yapmaktan zerrece gocunmamış, etrafına kalın urgan ipleri yerine pembe kiraz çiçeklerini serpmekten bu dünyanın çok ötesinde bir mutluluk duymuştum.
Bizim buralarda aşka intahar derler, had bilmez hisler sallandırılır dar ağacından büyük meydanlarda, Düşmandır insanlar nefretle övünürler Montague'lerden bu yana. Ölüm soğutmaz hislerini, ölüm besler, ölüm büyütür. Kana susadıkça can alırlar da dinmez susuzlukları. Bizim buralarda aşka savaş derler taehyung. Benliğinin her bir zerresi ölümüm, o meydana yolum olur. Yangınların alev alev cumhuriyetini yaşar ruhumda su tutmaya ne cesaret bulurum ne yüz fakat çok güzel harlarım o ateşi, odunumu bizzat taşırım sonuma, severim ben senden geleni ama bilirsin bizim buralarda aşka zehir derler.
Damarlarımda yavaşça gezinen zehrin sana ait kılar beni, belki biraz bağımlı ama çokça biçare ruhuna, muhtaç sana. Aşkın ele geçirdiği bedenler esarette çırpınırken asildir en çok. Ne haddime karşında durmak, beceremem bile. Yanında yer açarsan bana bayramdır o gün. Bizim buralarda aşka en çok şeytan derler. Bilmezler "sapkın eski niyetler bile kutsal kitaplardan çalınırken ben en çok şeytanı oynarken aziz gibi görünürüm!" bilemezler de hep bir şeyler derler işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
crown from enemy •taekook
Fanfiction•omegaverse •enemiestolovers •yetişkin içerik "keserim nefesini, güvenme seni sıkıca saran kollarıma. tatlı tatlı alırım canını, ağırlandığın yatağım son nefeslerin için mezar olur." Senin depremlerinin çığlığı bende, yangının koru bende, ulu çınarı...