•bir önceki bölümü kontrol etmeyi unutmayınn, iyi okumalar ♡
İnanması güç bir alışkanlık edindim son günlerde. Yani, bana sorsanız ihtimal vermezdim bu hallerime. Hem benim açımdan hem yanımdaki beden açısından mümkünatı olmayan bir çok gerçekliğin tam orta yerine düşmüş, bir de büyük bir hoşnutlukla kabul etmiştik.
Hoşnut olmayıp da ne yapacaktım zira, kötü bir bağımlılığın tatlı kollarına bırakmak gibi kendimi, yarınımı zerrece düşünmeden sarıldığım bu bedene bu durumumuzdan ötürü minnet duymaktan başka çarem yoktu.
Bu büyük bir keyifle bahsettiğim alışkanlığımın gerektirdiklerini yapmak üzere sırtıma temas eden göğsün sahibinin belimi sıkıştıran kollarını umursamadan arkama doğru dönerken her gün olduğu gibi bir kabullenmeyle gevşetti kollarını. Yüzünü kaplamış tebessümü daha dönmeden bile tahmin edebiliyorken döndüğümde gördüğüm sımsıkı kapalı gözler ve uyandığını gizlemeye çalışarak gülmemek için sertçe birbirine bastırdığı dudaklar yüzünden her zamanki alışkanlığımdan biraz ödün vermek zorunda kalmıştım.
İlk öpücüğümü gözündeki ben yerine dudağındakine vermek gibi büyük bir ödün bu, küçümsemeyiniz. Gözü, burnu, yanağı, dudağı diye giden sıralamamı bozup ilk sıraya sadece bugün ki büzüşmüş dudaklarına özel değişikliğim karşısında o da şaşırıp kıkırdadı uyuma numarasını bir kenara bırakarak. "Ya," diye sızlandı. "Sıralamayı bozdun."
"Büzmeseydin dudağını, senin yüzünden oldu." tek gözünü açıp ayıplar gibi bir bakış attıktan sonra kapattı tekrar, heyecanla yerinde kıpırdarken ikimizi de çevreleyen kokusundan öpmek istedim fakat o mümkün olmayınca gözüne beklediği öpücüğü boynuna bıraktım bu kez de kokusunu derin derin soluyarak. "Bu yoktu jeon jeongguk, yeni yeni adetler." dedi boğuk sesiyle gülerken. "Ne o yoksa mühürleyecek misin beni?"
"Tüh ya, yakalandığıma inanamıyorum." kafamı çıkardım boynundan "Uyu bir bakayım sen, mühürleyeyim seni öyle uyan." burnunun ucunu öptüm cevabını beklemeden. Belimdeki kollarını sıkılaştırarak daha da kendine çekti. "Uyuyorum ki zaten, sen hallet işlerini."
Gözüne uzandığımı fark ettiğinde hızlıca kapatmıştı tekrar. Orada bulunan benine de dudaklarımı bastırdıktan sonraki hedefim yanağı olmuştu. Nefesini tutarak benim dokunuşlarımu bekliyor olması midemi iki büklüm ediyordu her defasında. Ona dokunuyordum parmak uçlarım karıncalanıyordu, bana dokunuyordu bütün hücrelerim adını sayıklar hale geliyordu. "Bitti," dedim bugün ki en büyük görevimi yerine getirmişçesine bir neşeyle. "Hayır, sırasını karıştırdın olmadı. Baştan bir kez daha istiyorum."
Kıkırdayarak kollarından kaçmaya çalıştığımdaysa yastıktan başını kaldırıp üzerime eğilmesi bir olmuştu. Son beş günümüz şu andan pek de farklı sayılmazdı esasen. Yemek yemek gibi hayati ihtiyaçlar dışında çıkamamıştık yataktan. Çakışan kızgınlıklarımız yüzünden epey yorulmuş olsak da dönüp baktığımda çokça da eğlenmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
crown from enemy •taekook
Fanfiction•omegaverse •enemiestolovers •yetişkin içerik "keserim nefesini, güvenme seni sıkıca saran kollarıma. tatlı tatlı alırım canını, ağırlandığın yatağım son nefeslerin için mezar olur." Senin depremlerinin çığlığı bende, yangının koru bende, ulu çınarı...