kim taehyung
Diken üstündeydim. Kelimenin tam manasıyla, diken üzerinde oturuyordum son bir aydır. Hayatım boyunca hiç hissetmediğim kadar rahatsız, bir o kadar ipin ucunda hissediyordum. Strateji insanı olmamıştım hiç bir zaman, yok edilmesi gereken durumlar varsa bana göre direkt yok edilmeliydi. Roller, tiyatrolar kurmaca planların adamı değildim ben.
Fakat konu jeongguk'a vardığında, o böyle olmasını istediğini söylediğinde dilim lâl oluveriyordu. Bütün doğrularım boyun eğiyor buyunduruğuna, bütün ezberlerim tek tek siliniyor bembeyaz bir kağıt bahşediyordu benliğim parmaklarının ucuna. Sonra, isteklerini gerçekleştiriyorum diye öfkeleniyordu. İstediği rolu çok gerçekçi oynuyorum diye seyircilerden daha fazla inanıyor sapla samanı karıştırıp ikimizi de durduk yere yaralıyordu.
Sahi jeongguk, son bir aydır tek kelimesinden haberim olmayan, esas sınananın daima ben olduğum, her defasında daha güzel yenildiğim nadide sınavım ömrüm boyunca vereceğim. Bağımlılığından uzakta tir tir titreyen muhtaç vücudumu ismininin zihmimde yankılanmasıyla bile esaret çukurlarına atan biricik eşim. İhtiyacım, isteğim, kıyametim varlığımın yegane sebebi. Jeongguk işte. Kralım, sevgilim, vitam, zarif papatyam.
Papatyalarına muhtaç, papatyalarına aciz, papatyaları ki öldürür beni hasretiyle.
Soluklanmak en çok ondan uzakken zor, aldığım her nefesimdeki eksiklik bile nispet yapar ciğerlerime. Kokusu yokken, uzakken ondan sayılı nefes alırım ben. Manasız gelir burnum kokusuna bulanmıyorken çektiğim her hava.
Zehirli dikenler dizilmiş kursağıma birer birer, yokluğunda ölüm kol gezer burada. Aciz ruhumun kestiği her ceza kendine.
Dünyanın en gurur kibir dolu olan kurduna sahipken ve tarafından darmaduman edilmişken, kırgınlıklarım saplanıyorken göğüs kafesime birer birer yine de özlemden kavruluyordum. Onun sarayındayken her bir köşede ona dair bir şeyler arıyordu gözüm. Bahçesinde geziyorken zihnimde jeongguk'un da buralarda dolaştığı binlerce görüntü beliriyor bir anda birlikte yan yana geçiyorduk o çiçek bahçelerinden.
Masasında yemek yiyorken aniden onun da burada yemek yediği aklıma geliyor, o yemeği onunla paylaşıyordum. Yatağına uzanıyor gözlerimi kapatıp birlikte uyuduğumuz gecelerden birinde olduğumuzu hayalliyordum, uykularım onun oluyordu. Ayrıydık ama o hep benimle birlikteydi. Hep buradaydı, zihnimde canlanan her ışıltısında, her mor rengin içinde, attığım her adımda benimle birlikte adımlıyordu.
Dimdik kurdum bir o aklına geldiğinde eğiyordu kafasını, ne işin var burada, öldür şu adamı vitaya gidelim artık yeter, bizi ayıran bu, parçala şunu bitsin bu çile diye minjae'yi her gördüğümde sayıklıyor, hırlıyor benden bağımsız baskın feromonlarını yayıyordu korkutmak, bir tehdit unsuru oluşturmak için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
crown from enemy •taekook
Fanfiction•omegaverse •enemiestolovers •yetişkin içerik "keserim nefesini, güvenme seni sıkıca saran kollarıma. tatlı tatlı alırım canını, ağırlandığın yatağım son nefeslerin için mezar olur." Senin depremlerinin çığlığı bende, yangının koru bende, ulu çınarı...