GEÇMİŞ

24.2K 1K 831
                                    

İyi okumalar 💜✨

Annesi henüz 13 yaşındayken evlendirilmişti. İstememişti ama işte başlık parasıyla satılmıştı kendinden 15 yaş büyük adama.

Güler Hanım itiraz edememişti. Laf söylemeye hakkı yoktu, ailesi uygun gördüyse bitmişti her şey, hiç bir zaman lafı geçmezdi.

O kapıdan gelinlikle bile çıkamamıştı Güler hanım. Oysa her genç kızın hayali değil midir telli duvaklı, davullu zurnalı baba ocağında çıkmak. Güler Hanım'ın içinde ukte kalmıştı bunlar.

Trabzon Sürmene'den gelin çıkan Güler Hanım, üç beş kuruşa Ordu Gölköy'e satılmıştı. Düğün dernek hiç biri olmamıştı. İmam nikâhı yetiyordu, o zamanlar.

Trabzonlu olmasına rağmen Türkçeyi çok güzel bir şekilde kullanıyordu. Bazen araya farklı kelimeler karışsada gayet güzel ve akıcı konuşuyordu.

Eğer annesi babası daha 13 yaşında satmasaydı çok güzel yerlere gelebilirdi Güler Hanım.

İlk çocuğunu, oğlunu 15 yaşında kucağına almıştı. Daha kendisi çocuktu, çocuk gelindi. Oysa 15 yaşındayken bir oğlu olmuştu. İkinci çocuğunu 17 yaşındayken kucağına almıştı, çok güzel bir kızdı. Üçüncü ve dördüncü çocuklara hamile olduğunu bilmiyordu.

Maalesef ki onlar ölmüştü, kocası Güler Hanım'ı vurduğun da kurtaramamışlardı ikizleri. Harap etmişti Güler Hanım kendini.

Kocasını hapse attırmıştı hastaneden çıkar çıkmaz ve Ordu'da ki halasının yanına Adnan ve Gülsüm'le sığınmıştı. Çocukları çok küçüktü, tıpkı kendisi gibi ama onlar için hayata tutunmuştu.

Sadece 3 ay barınabilmişti orda, ailesi baskı yapmıştı. 'Biz senin kocanla uğraşamayız, bizi öldürmekle tehtid ediyor, şikayetini geri çek' demişlerdi.

Güler Hanım onların çocuklarıydı sözde, göz göre göre ölüme atmışlardı zavallı kadını.

Daha 19 yaşındayken tüm acıları çekmişti. Dövülmüş, öldürülmek istenmiş, yakılmış ve türlü türlü işkenceler edilmişti. Kimsede çıkıp bu adam bu kadına ne yapıyor dememişti.
Her şeyi çocukları için çekmişti.

Bir gün Ordu'nun o dağlık alanında, güllere bakıyordu. Gülleri ve çiçekleri çok severdi Güler hanım. Kocasının olmadığı, çocuklarının uyuduğu vakitte gizli gizli gelirdi buraya, iyi gelirdi Güler Hanım'a burası.

Yine o ferahlatıcı kokuyu derin bir şekilde içine çekiyordu çok güzel kokuyordu çünkü güllerin açma ayıydı Mayıs bu yüzden çok taze korkuyordu.

Tam adım atmıştı ki karnına bir ağrı girmişti. Bağırmak istemiyordu, eğer herkes buraya gelirse onun için iyi olmazdı. Nefes aldığı son yeri yok ederlerdi. Bu yüzden zar zor hareket ederek kayınvalidesinin kapısının önüne kendini atmıştı.

Evleri karşılıklıydı, en azından yardım ederler diye düşünmüştü Güler hanım. Bağırmaya başlamış aynı anda da kapıya vurmaya çalışıyordu.

Kayınvalidesi kapıyı açtığında iki büklüm halini görmüştü zavallı kadının ama yardım eli bile uzatmamıştı.

"Yiğidim bak hele şu kadına, yine neyi varmış?" içeriğe doğru giderken bağırmıştı. Güler hanım daha fazla kendini tutamamış ve daha şiddetli bir şekilde bağırmaya başlamıştı.

"Yenge ne oldu?" diye hemen yanına koşmuştu kaynı, Güler Hanım'ın değer verdiği biriydi, çok iyilikleri dokunmuştu. Her kocasından dayak yediğin de, çocukları Ahmet amca diye bağırırdı. Anında gelirdi ama elinden, sadece bu zavallı kadını abisinden kurtarmak gelirdi. Üzülürdü bu zavallı kadına ve iki çocuğuna.

YALANCI •bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin