Medyayı dinlerken yazdım. Neden böyle bu şarkıyı dinlerken yazdım bilmiyorum ama gerçekten içime dokundu, hem bunu dinleyip hem yazarken.
İyi okumalar bebeklerim✨💜
Bartın, Arda'nın biraz daha kendine geldiğini hissettiğinde kendisinden ayırmıştı.
Bartın kaç kez ağzını açıp kapatmıştı sayamadı. İlk defa birisine bir şey derken bu kadar fazla düşünüyordu ama yine de bir şey bulamıyordu. Sonunda bir şey bulup konuşmak için ağzını açmıştı ki, Arda'nın sesiyle ağzını yeniden kapattı.
"Be-ben her-her ş-şey i-için-" demişti hıçkırıklarının arasından ama Bartın'ın elini ağzına kapatmasıyla susmak zorunda kalmıştı.
"Özür dilemene gerek yok. Özür dilenecek bir şey yok ortada." dedi ama elini o dudakların üzerinden çekmekte zorlanıyordu.
Arda kafasını salladığında, elinin üstünde sürtündü dudakları. Bartın biraz yavaş biraz hızlı bir şekilde istemeyerek çekti elini.
Neden elini çekmek istemediğini düşünmeyecekti, şuan düşünmesi gereken daha büyük bir şey vardı.
"Şimdi suratın biraz kötü ama vücuduna da bakmam lazım. Daha ciddi hasarların olabilir. Bana yardımcı olabilir misin?" dedi en naif ses tonuyla.
Arda dan ses gelmeyince, kafası eğik olan çocuğa baktı. Onu o şekilde gördüğünde içine bir şey oturmuştu. Kendisini tuhaf hissetmişti. Bu çocukta şuan geçmişte ki halini görüyordu.
Bartın, Arda'yı fazla zorlamak istemiyordu ama ciddi bir yarası olup olmadığına bakması lazımdı.
"Arda benim için tişörtünü çıkartır mısın?" dedi Bartın.
Eğer Caner onun bu halini görseydi şok olurdu çünkü Bartın'ı daha önce böyle gören hiç kimse olmamıştı.
Arda, Bartın'ı duyduğunda biraz çekinerek de olsa tişörtünü çıkarmak için kollarını havaya kaldırdığında acı saplanmıştı.
"Ahh!!"
Arda bağırdığında, Bartın'ın içi acımıştı. Bartın da gözlerini kapattı. Bartın hassas biri değildi ama bu küçük çocuk karşısında acı çekerken rahat olamıyordu.
"Yardım edeyim mi?" diye sordu sessiz bir şekilde. Sanki sesini biraz yükseltse, çocuğun korkacağını düşünüyordu.
Arda cevap vermedi ama kafasını hafif bir şekilde salladı. Çok fazla utanıyordu ama acısı daha ağırdı.
Bartın yere koltuğun önüne dizleri üzerinde çöktü. Şuan Arda ile karşı karşıyaydı. Arda'ya biraz daha yaklaştı ve tişörtün eteklerinden tuttu ve kaldırdı. Tişörtü kaldırırken, eli tenine değdiği an Bartın içine sessiz bir şekilde, derin bir nefes aldı. Arda'nın teni çok sıcacıktı.
Arda'yı rahatsız edeceğini düşünüp, hareketlerini hızlandırdı Bartın. Sonunda tişörtü çıkartıp, kenara koydu. Arda'nın vücuduna baktığında, ağzından ufak bir küfür kaçmıştı.
"Siktir!" sessiz bir şekilde demişti ama Arda duymuştu.
"Ç-çok mu kö-kötü?" dedi hıçkırarak. Ağlaması durmuştu ama hıçkırıkları durmuyordu.
"Hayır çok kötü değil. Sen yatma ben içerden yardım kutusunu getireceğim. Pansuman yapalım." dedi Bartın ve Arda'yı bırakıp, içeriye girdi.
Bir kaç dakika sonra Bartın geldiğinde, Arda'nın yüzüne baktı direkt. Yüzünden acı çeken bir ifade yoktu. Bartın şaşırmıştı, aldığı bu kadar hasara rağmen hâlâ böyle olmasına.
Bartın'ın aklında bir sürü sorusu vardı ama karşısında ki çocuğun kırmaya korkuyordu.
"Biraz geri yaslan." dedi Bartın.
Arda geri yaslandığında tüm bedeni, Bartın'ın gözleri önüne serilmişti. Bembeyaz teni gözler önüne serilmişti.
Bartın dikkatiğini dağıtmadan, eline aldığı pamuğa tentürdiyot sürdü ve koltuğa oturdu. Çok yavaş bir şekilde, ilk kanayan yere sürdü. Acıdığı için yüzü biraz buruştu Arda'nın ama sesini çıkarmadı.
Bartın, Arda'nın yüzünü görmüştü. Diğer yaraya sürerken üfleyerek sürmüştü. Arda biraz şaşırmıştı, bu adamdan böyle bir şey beklemiyordu.
Sonunda tüm işini bitirdiğinde, kutuyu kaldırıp yerine koydu. Sonra mutfağa gidip, hazırladığı yemekleri tabaklara koyup içeriye geçmişti.
"Hadi yemeği ye sonra da dinlen. Bugün burda kalırsın." dedi Bartın.
"Caner'e bir şey söylediniz mi?" diye sordu Arda.
"Hayır vermedim merak etme. Hadi yemeğini ye." dedi ve yemek tepsisini önüne koydu.
"Kendin yiyebilirsin değil mi?" diye sordu Bartın.
Arda cevap vermeyip sadece kafasını salladı. Yavaş yavaş yemekleri yedi. Hepsinin çok lezzetli olduğunu düşündü Arda.
"Ellerinize sağlık. Her şey için yeniden teşekkür ederim." dedi Arda.
"Sorun değil çocuk." dedi ve içeriye gitti.
Caner'in geldiğinde kaldığı odayı hazırladı. Temiz çarşafları serdi, biraz odayı havalandırmak için camı açtı ve odadan çıktı.
Salona gittiğinde çocuğun uyuya kaldığını gördü. Tepsiyi alıp mutfağa götürdü ve ilk önce sessiz bir şekilde orayı topladı. Sonra salona geçti ve dağılan ufak tefek yerleri topladı.
Arda'ya geldiğinde, onu uyandırmayacak bir şekilde kucağına aldı. Arda hemen sokulmuştu Bartın'a. Odaya geldiğinde yavaş bir şekilde Arda'yı yatağına bıraktı. Üstünü güzelce örttükten sonra biraz başında durmuştu.
Camdan rüzgar estiğinde göğüsünde bir soğukluk hissetti ve tişörte dokundu. Elini koyduğu yerin ıslak olduğunu fark etti. Sonra biraz Arda'ya yaklaştı ve kirpiklerinin ıslak olduğunu gördü.
Kafasını çok kurcalamak istemediği için arkasının dönüp gidecekken, Arda'nın gözünden yaş aktığını gördü. Bartın gittikçe daha çok tuhaf hissediyordu ama kendini durduramadı. Çocuğun yanağından akan gözyaşını sildi ve saçlarını okşadı çok hafif bir şekilde.
Arda biraz rahatlamıştı. Bartın daha fazla orda durmak istemedi. İlk önce camı kapattı sonrada odadan çıktı.
Kendi odasına geldiğinde, uyuyabileceğini düşünmüyordu. Aklını çok fazla şey kurcalayacaktı.
Umarım beğenirsiniz...🏳️🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI •bxb
Teen Fiction[Tamamlandı] [Daddykink] "Koca Adam ve Küçüğü'nün hikâyesi." [🏳️🌈]