İyi okumalar bebeklerim✨💜
Bartın işten çıktıktan sonra arabasına atladı. Markete gitmesi gerekiyordu, yeni tadlar denemek istiyordu. İlk önce market sonra bir manava gitmesi lazımdı. Yorgundu ama yemek yapmayı seviyordu.
Arabayı gördüğü ilk marketin önüne çekti. Arabadan inerken ceketini arabada bıraktı. Afet gibi duruyordu Bartın. Markete girdiğinde eline bir sepet takıp, ihtiyacı olan şeyleri aldı.
Aklında ki her malzemeyi aldığında, kasaya gidip parasını ödedi ve marketten çıktı.
Sıra manav alışverişindeydi. Arabaya binip bir manav aramaya koyulmuştu. Her sokak başında bir manav vardı ama ne kadar taze sattıklarını bilmiyordu. Bu yüzden, Google'dan araştırma yaptı ve bulduğu en iyi manava gitti. Biraz uzaktı ama olsun.
Navigasyon sayesinde kolayca yerini bulmuştu. Bu semt Bartın'a tanıdık geliyordu ama çok fazla düşünmedi. Manava gidip, ihtiyacı olan tüm malzemeleri aldı. Hepsi çok taze ve güzle kokuyordu.
Elinde ki malzemeleri bagaja koyup, arabaya bindi. Gazı kökledi ve eve doğru yola koyuldu.
Tam o semtten çıkacaktı ki biri önüne atladı. Bartın son anda frene basmıştı. Çocuk korkudan yere düşmüştü. Bartın hemen arabadan inip çocuğa bakmaya gitti.
"İyi misiniz?" diye sordu endişeli bir sesle.
"İyiyim abi sıkıntı yok." dedi çocuk. Bartın çocuğu ayağa kaldırdı.
"Hastaneye götürmemi ister misin?" diye sordu Bartın.
"Hayır abi gerek yok, acelem var zaten iyi günler. Özür dilerim, sağolun." dedi çocuk ve yoluna koşarak devam etti.
Bartın durumu çok tuhaf bulmuştu. Çok fazla durumun üzerinde durmayıp arabaya binmek için arkasını döndü. Arkasını döndüğünde, zaman bir duvarın dibinde ölü gibi yatan birisi dikkatini çekmişti.
Bartın içinden 'Bu semt nasıl bir yer?' diye geçirmeden edemedi. Daha fazla o kişiye bakmadan arabasına binecekti ki, çocuğun yüzünü görmüştü. Bartın koşarak karşı kaldırıma gitti. Hemen yere eğilerek çocuğu kucağına aldı.
"Hey çocuk gözlerini aç." dedi.
Bartın çocuğun yüzüne baktığında içi acımıştı. Bu hale nasıl gelmişti bu çocuk?
"Hey küçük uyan aç gözlerini?" dedi yeniden biraz sesli bir şekilde.
Çocuktan bir tepki alamayınca, hemen çocuğu kucağına aldı ve koşarak arabasına götürdü. Arka kapıyı açıp, yavaş bir şekilde koltuğa yatırdı. Bartın'da hemen direksiyona geçmişti.
En yakın hastaneye gitmek için gaza bastı. Bu semti bilmiyordu bu yüzden navigasyonu açtı, 30 dakikalık uzaklıkta olduğunu gördü.
"Hay ben senin.... Umarım dayanırsın çocuk." dedi ve gaza bastı.
"B-baba..."
Bartın duyduğu sesle kısa bir süreliğine dikkati dağıldı ve arka koltuğa baktı. Arkaya baktığında, çocuğun ağladığını gördü.
İçinden 'Bu çocuk nasıl bur hale geldi' diye geçiriyordu.
"B-baba..."
"Hey çocuk aç gözlerini." dedi Bartın gözlerini yoldan ayırmadan.
"B-baba..."
Bartın daha fazla dayanamayıp arabayı bir kenara çekti ve arkaya geçti. Çocuğu yattığı yerden kaldırdı ve sıkı sıkı sarıldı.
"B-beni b-beni neden ne-neden sev-sevmedin?" dedi çocuk gözyaşları arasında.
Bartın çocuğun bilincinin yerine olduğunu anlamıştı ama ne kadar sağlam olduğunu anlamamıştı. Çocuğun sözleri karşısında, Bartın çocuğa daha da sıkı sarıldı.
"Arda, tamam sakin ol." diyerek saçlarını okşadı. Arda'nın gözyaşları yavaş yavaş durmaya başladı fakat hıçkırıkları devam ediyordu.
Ne kadar süre Bartın orda o çocuğa sarıldığını bilmiyordu. Çok net bildiği bir şey vardı o da kalbinde oluşan ağrı ve acıydı.
....
Arda gözlerini açtığında her yer simsiyahtı. Yerinden doğrulmaya çalıştı ama başarısız oldu. Tüm vücuduna sanki iğne batırıyorlarmış gibi hissediyordu.
Neler olduğunu hatırlamaya çalışıyordu ama en son hatırladığı şey yediği dayaktı. Buraya ne zaman gelmişti ve en önemlisi burası neresiydi?
Son kalan tüm kez gücünü kullanıp, ayağa kalkacakken birisi omzuna dokunmuştu. Arda küçük bir çığlık atmıştı.
"Sakin ol oğlum sakin. Benim Bartın, Caner'in abisi." dedi ve elini omzundan çekti.
"Ta-tamam." dedi korkudan kekeleyerek.
"Ben na-nasıl geldim buraya?" diye sordu Arda direkt.
Bartın çok rahat bir şekilde, karşı koltuğa gidip biraz yayvan bir şekilde oturmuştu.
"Şans eseri geçtiğim bir yerde, kaldırım da yarı baygın bir şekildeydin. Tanıdık olduğun için bende yardımcı oldum." dedi ve açıklamasını yapmış oldu.
Arda bir kez daha ayağa kalkmaya çalıştığında bu sefer Bartın bağırmıştı.
"Ne kalkmaya çalışıyorsun. Kalkamıyorsun işte zorlamasana çocuk, yaralarını açıyorsun!!"
Arda kollarını hemen kendine siper etmişti. Titremeye başlamıştı. Bartın ne olduğunu anlamadı. Rahat tavrı ortadan kayboldu. Hemen çocuğun yanına gitti.
"Çocuk iyi misin?" diye sordu.
Arda hâlâ titriyor ve kollarıyla kendisini siper ediyordu. Bartın derin bir nefes alıp, çocuğa sarıldı. Aslında sarılmayı hiç sevmezdi ama sakinleştirmek için aklına başka bir yöntem gelmiyordu.
Arda'nın titremesi durmuş ve kollarını indirmişti ama bu sefer de ağlamaya başlamıştı.
"Ö-özür d-dilerim." dedi gözyaşlarının arasından.
"Şşşş tamam küçük, sorun yok." dedi Bartın biraz yumuşak bir sesle.
Bartın çocuğa daha sıkı sarılmıştı. Arda sesli bir şekilde ağlamaya başladığı zaman Bartın'ın içi acımıştı ama elinden, sarılmaktan bir şey gelmiyordu.
Böylelikle bu küçük çocuk Bartın'ın asla yapmam dediği şeyi yaptırmıştı.
Bartın bu çocuğa karşı ilk tavizini vermişti. Daha ilk şeyde, kaybetmişti bu küçük çocuğa karşı.
Artık olaylar hızlansın değil mi? Bartın, Arda'nın hayatına dahil olsun...
Ayrıca her DADDYKİNK kitabı +18 sahnesi olup, sevişmesi gerektirmiyor şunu anlayın. İlk önce gidin DADDYKİNK ne demek onu araştırın. Eğer araştırmanız da DADDYKİNK'in anlamı sevişmek çıkarsa gelin benden smut isteyin.
Daha ilk bölümlerdeyiz biraz sakin olun. Tamam ilerde smut sahneleri olacak ama bir durun biraz yavaş gelin.
Umarım beğenirsiniz...🏳️🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI •bxb
Teen Fiction[Tamamlandı] [Daddykink] "Koca Adam ve Küçüğü'nün hikâyesi." [🏳️🌈]