Bir günde iki bölüm kesin daş yağacak kqnsiwmaisneiw
Kaos severler burda mı?? Offf kusura bakmayın... Arda'yı bende üzmek istemiyorum ama bu bölüm gidişat için gerekli...
Medyayı dinlemelisiniz.... Onu dinleyerek yazdım, duygunun daha fazla geçeceğini düşünüyorum...
İyi okumalar delilerim✨💜
3 Hafta sonra~
Tamı tamına üç haftadır kimse Arda'ya ulaşamıyordu. Bartın her yeri aramıştı ama bulamamıştı.
İlk Caner'den haber beklemişti ama beşinci gün dayanamayıp aramaya koyulmuştu. Bakmadığı yer, girmediği delik kalmamıştı ama bulamamıştı.
Polise gitmişlerdi ama onlar bile bulamamıştı. Bartın artık delirme noktasına gelmişti.
En son birlikte güzel bir kahvaltı etmişlerdi ve Bartın Arda'yı evine bırakmıştı. O gün bu gündür ortalıkta yoktu.
İlk önce Caner haber vermişti Arda'nın okula gelmediğini. Bartın hasta olduğunu düşünmüştü ve çok fazla takılmamıştı. İlk 2-3 gün öyle geçti, fakat yine haber alamadığı için içinde ufak bir korku oluştu.
Beşinci gün ise artık dayanamayıp aramaya koyulmuştu ama çocuk yer yarılmış içine girmiş gibiydi, hiç bir yerde bulamıyordu.
Üç haftadır işe doğru dürüst gitmiyordu. Adam gibi uyuyamıyor, beslenmesine dikkat etmiyordu.
Üç haftada emin olmuştu kendinden, duygularından. Bu çocuğa gerçekten çok fazla değer veriyordu. Nedenini bilmiyordu ama bu çocukta bir şey vardı biliyordu.
Kendi çocuğu olsa bu kadar sever, bu kadar endişelenirdi ama içinde farklı bir şey de vardı. Karşı koyamadığı bir çekim vardı. Tuhaf bir çekimdi bu, tuhaf hissediyordu.
Üçüncü haftaya geldiğinde artık Bartın'ın umutları tükenmişti. Her şeyi yapmıştı ama yoktu işte küçüğü ortalıkta yoktu.
....
Bu akşam iptal edemeyeceği bir toplantısı vardı. Sabah yine 100 kez baktığı yerlere bakmıştı. Akşam toplantıdan sonra yeniden arayacaktı.
Çok lüks bir barda bulaşacaklardı. Burda genelde saygın kişiler yani elite kesimde olan kişiler bulunurdu.
Bartın adını duymuştu ama hiç gitmek istememişti. Onun için bunların hepsi saçmalık gibi geliyordu.
Arabayı mekana sürerken ne olursa olsun yine de etrafına da bakıyordu. Belki bir ihtimal, çok küçük bir ihtimal olsa da görürdü küçüğünü.
"Küçüğüm nerdesin?" dedi direksiyona vurarak.
Artık içinde ki acı o kadar büyümüştü ki, kelimelerle anlatılamazdı. Bartın aldatıldığını öğrendiğinde bile bu kadar acı çektiğini hatırlamıyordu. Bu çocuk onun neyiydi ki bu kadar acı çekiyordu.
Bar'ın önüne geldiğinde kapıyı açtı ve anahtarı valeye fırlattı. İsmini söyledikten sonra içeriye geçti.
İş ortaklarının masasına doğru giderken. İki kişinin konuşmasına istemeden kulak misafiri olmuştu.
"Şurda ki garsonu görüyor musun?"
"Evet."
"Burda ki kişilerle ÖZEL olarak ilgileniyormuş. Çok fazla stresliyim, rahatlamam lazım."
Adamların dediklerinden sonra bar kısmına baktı ve gördüğü yüzle yerinde çakılı kaldı.
O yüz küçüğünün yüzü değil miydi?
Peki eğer o kişi küçüğüyse bu adamlar ne diyordu? Nasıl özel olarak ilgileniyordu?
Bartın her şeyi unutmuştu. Neden buraya geldiğini, ne olduğunu, zaman kavramını hepsini. Tek bir şeye odaklandı o da küçüğüydü.
Arda arkasını döndüğünde Bartın'ı gördü ve elinde ki bardağı yere düşürdü. Gözleri dolmaya başladı. İkiside sadece birbirine odaklanmıştı. İkisinden başka kimse yokmuş gibi hissediyorlardı.
Bartın özlem dolu gözleriyle bakarken, Arda yaşlı gözleriyle bakıyordu.
Bartın git gide yaklaşıyordu. Arda daha fazla görmek istemiyordu. Artık yardım edemezdi. Her şey çoktan bitmişti.
Hemen tuvalete gitti ve kapıyı kapattı. Bartın'da hızlı bir şekilde onu takip etti. Kapıyı kilitlemeden yetişti Arda'ya. Hemen kendisi kilitledi, kapıyı.
Arda arkasını döndü ve ağlamaya başladı. Daha fazla kendini tutamadı. Üç haftadır tek bir kez bile ağlamamıştı.
Annesinin cesedini gördüğünde bile gözyaşı dökmemişti ama artık dayanamıyordu. Kendini tutamadı ve hıçkırarak ağlamaya başladı.
Tüm bedeni sarılıyordu. Bartın arkasından sarılmak istedi ama Arda hemen kendisini çekti.
"Bana dokunma." dedi ve kaçtı.
Daha da şiddetli ağlamaya başladı. Kendini tutamıyordu. Bartın bir kez daha hızlı bir hareket ile Arda'yı, küçüğünü kollarının arasına aldı.
"Lütfen bana dokunma. Ben bir şey yapmadım. Ben çok kirliyim, dokunma seni de kirletirim." dedi Bartın'ın kollarında çırpıneırken.
Gözyaşları artık yağmur gibi akıyordu. Bartın daha sıkı sarıldı. Bartın'ın sıkı sıkı sarılmasına sonunda karşılık verdi ve Bartın'a sığındı.
"Ben çok korkuyorum. Ben bu karanlığı istemiyorum." dedi hıçkırıklarının arasından. Sesi boğuk çıkıyordu ama Bartın anlıyordu.
"Korkma küçüğüm, korkma." dedi ve Arda'nın saçlarını okşamaya başladı.
Arda fırtınasını dışında yaşıyordu ama Bartın'ın fırtınası içindeydi. Tüm herşeyi alabora ediyordu ama Bartın o fırtınayı durdurmak bile istemiyordu.
Çünkü küçüğü kollarının arasındaydı...
İnşallah duyguları geçirebilmişimdir. Çünkü yazarken benim gözlerim doldu. Ne kadar iyi oldu bilmiyorum...
Umarım sizde beğenirsiniz...🏳️🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI •bxb
Teen Fiction[Tamamlandı] [Daddykink] "Koca Adam ve Küçüğü'nün hikâyesi." [🏳️🌈]