Bartın yaşı itibari ile olgun ve ağır birisi. İşin seks kısmını değil duygu kısmını düşünüyor. Bu yüzden zaten Bartın seviliyor çünkü daddykink olmasına rağmen, duyguları olan bir adam. İyi yansıtamadım galiba ben...
Eğer smut okumak istiyorsanız daha önceden de dediğim gibi, başka kitaplara bakabilirsiniz... Şuan elinizi attığınız kitaplar böyle şeylerle dolu. Ben beni anlayan ve yazdıklarıma saygı duyan kişilerle olmak istiyorum, onlar bana yeter.
İyi okumalar delilerim✨💜
2 hafta sonra~
Uzun bir süre geçmişti ama Bartın ve Arda'nın arası hâlâ aynıydı. Sadece Arda abi demeyi bırakmıştı. Büyük olmayan evde dört köşe kaçıyor, Bartın'la saklambaç oynuyordu.
Bartın işe gittikten sonra kalkıyor, işten gelmeden önce yatıyordu. Bazı geceler kokusunu alsa da gözlerini açmıyor ve onun olmadığına kendisini inandırıyordu.
Bu iki hafta onlar için böyle geçmişti ve Bartın'ın giderek sinirlerine dokunuyordu. Arda ne kadar Bartın'ın o yakıcı yeşil gözlerini özlediyse, Bartın'da aynı şekilde onun mas mavi gözlerini özlemişti.
Küçüğünü özlemişti kalbinde ki duygular artık yerinde durmuyor, dolup etrafa taşıyordu. İş yerinde sesini bile yükseltmeyen Bartın, alev topu gibi geziyordu.
Arda'nın ondan bilerek kaçtığını biliyordu ama dur diyemiyordu. Kendisine bile doğru dürüst gelememişken, Arda'nın tüm sorumluluğunu alabilir miydi?
Bazen insanlar bencil olurdu. Bartın'da şuan bencillik yapıyordu. Arda onunla konuştuğunda, olmaz demişti. Şimdi ise bunu düşünmekten kafayı yiyecek gibiydi. Koltuğun kenarında duran ceketini kaptı ve hızlı bir şekilde odadan çıktı.
"Bartın bey topla-"
"İptal et."
Sekreteri Şengül'ün dediğini umursamadan, hızlı şekilde çıktı. Asansörün önüne geldi, bir kaç defa bastı ama en üst katta oldukları için 15 kat uzun sürüyordu. İçi içini yerken, beklemekten ayağını sallamaya başladı.
Hâlâ gelmediğinde hızlı bir şekilde merdivenlere yöneldi. Hiç düşünmeden ikişer ikişer merdivenleri indi. Artık düşünmek istemiyordu, artık uzak kalmak istemiyordu.
Yorulmuştu Bartın, 38 yıllık hayatı boyunca yorulmadığı kadar yorulmuştu hemde. Uzun süredir kalbinin kontrolünü kaptırmıştı bir başkasına, canı yanıyordu. Fiziksel değildi ama birisi kalbini söküyor gibiydi.
Sonunda otoparka geldiğinde, arabasını hızla ilerdi. Bindiği gibi gaza bastı ve otoparktan ayrıldı. Bencillik yapacaktı belki de ama istediğini yapacağı aşikardı.
İzmir'in yoğun trafiğinde eve gitmeye çalışırken, kafayı biraz daha yiyordu. Bu halli daha önceden olsa şuan her şey çok daha farklı şekilde olabilirdi. Özellikle Arda için, bu kadar hırpalamazdı mesela kendini.
"Hadi lan hadi!" bağırarak basmıştı kornaya ama bir ilerleme bile yoktu.
Yaklaşık 30 dakika sonra trafik azaldığı zaman, arabaların arasından hızla geçerek eve ulaşmaya çalıştı. Yaptığı tehlikeli bir hareketti ama artık içi içine sığmıyordu.
Arabanın üstünden anahtarı almadan, park ettiği gibi indi. Seri adımlarla ilerleyip, cebinden anahtarı çıkardı. Doğru anahtarı bulduğunda hiç beklemeden kapıyı açarak -kırarak desek daha doğru olurdu- içeriye girdi.
Arda oturduğu yerden ayağa fırladığında, korkudan ne yapacağını şaşırmıştı. Salondan içeriye giren Bartın'ı gördüğünde daha da korktu. Delirmiş gibi bir hali vardı. Çok fazla sinirli duruyordu.
"Mahkum oldum sana! Evet itiraf ediyorum mahkumum sana lan mahkum!" Arda'nın kollarından tutup, sarsarak bağırmıştı.
"Gittikçe her yanım daha çok seninle doluyor. Sürekli seni düşünüyorum. Bana uzak olduğundan, ıssız ormanda kalmış gibi hissediyorum. Sana dokunmaya kıyamazken, benim yüzümden ağlamanı görüyorum. Senin için senden uzak kalırken, sensizliğe dayanamıyorum. Ne yaptın bana Arda, ne yaptın küçüğüm?" Son cümlelerini söylediği zaman Arda'ya sıkıca sarıldı.
Sıkı sıkı sarıldığı zaman sanki içinde ki tüm duyguları, aktaracak gibi hissediyordu. Onu anlayacak ve dediklerini kabul edecekti.
Bartın Arda'yı istiyordu. Arda'nın sevgisini, merhametini, iyiliğini, her şeyini.
"Seni seviyorum küçüğüm, seviyorum seni." kendisine bile bin bir zorlukla itiraf ettiği şeyi söylemişti sonunda. Rahatlamış ama bir o kadar da gergindi.
Arda yavaşça kollarını kaldırdı ve Bartın'ı kendisinden uzaklaştırmaya çalıştı. O kadar sıkı sarılıyordu ki, zar zor kendisinden ayırmıştı. Aralarına mesafe koyduğu zaman, iyi bir tokat atmıştı.
"D-dalga geç-me." nefes alamadığını hissediyordu Arda. Duyduklarına inanmak istemiyordu.
Hızla odasına gidecekken beline sarılan kolla durmak zorunda kaldı. Gözlerinden yaşlar firar etmişti zaten.
"Daha 2-3 hafta önce bizden olmaz diyen sendin! Şimdi neden gelip, hem duygularımla oynuyor hem de beni parçalıyorsun?!" diye bağırdı arkasını dönerek. Yüz yüzeydiler, ikisininde yüzünde görmeye alışık olduğumuz duygular vardı.
"Sen bencil birisin Bartın! Hemde fazlasıyla bencil! Hiç bir şeyi umursamayan, en çokta benim duygularımı umursamayan birisin. Haftalardır ne haldeyim, ne kadar acı çekiyorum. Adını bile veremediğim duyguları, sen olmaz dediğin zaman çöpe attım ben. Şimdi karşıma Seni seviyorum diyorsun. Ne bekliyorsun benden, boynuna atlayıp bende dememi mi?"
Arda sonradan pişman olacağı cümleler kuruyordu ama farkında değildi. Bartın'ın yüzünden kocaman bir hayal kırıklığı oluşmuştu. Yediği tokattan ötürü değildi, Arda'nın kurduğu cümleler yüzündendi.
Biliyordu sinirlendiği, kırıldığı için kırmak istediğini ama kalbine ok gibi saplamıştı cümleleri. Geldiği o halden eser kalmamış, hatta yıkıldığını hissetmişti. İçinde ki heyecanın katili olmuştu o cümleler.
Gözünden bir damla yaş aktığı zaman farkında bile değildi. Çıkmaza girilmiş gibiydi, ne Bartın konuşuyordu ne de Arda.
Sadece birbirlerine bakıyor ve kırıklıklarını gösteriyorlardı.
Umarım beğenirsiniz...🏳️🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI •bxb
Teen Fiction[Tamamlandı] [Daddykink] "Koca Adam ve Küçüğü'nün hikâyesi." [🏳️🌈]