Öğrendiklerimize dair kısa bir özet...

9 4 2
                                    

Kardeşim... Sana sayfalarca ALLAH’ın (C.C) varlığı ve birliğinden bahsettim, kainatın ve insanoğlunun yaratılışının hikmetlerine değindim, Hz. Âdem(a.s) ve Hz. Havva’nın Cennet yaşamının nasıl Dünya yaşamına döndüğünü sebeplerini açıklayarak izah etmeye çalıştım. Demin bahsettiklerim senin bildiğin ve kabul edebilir olduğun hakikatler. Peki, ben bunlardan neden bu kadar titizlikle ve teferruatlı olarak bahsettim?
• Konunun bir girişi mahiyetinde bahsetmem gerekti. İnsanlar bir ve tek olan ALLAH’a (C.C) inanıyorlar,  lâkin nasıl bir olaylar silsilesi ile cereyan ettiğine tam olarak vakıf değiller. Ayrıca bu şekilde bahsetmem akıllara gelinebilecek başka sorulara da cevap niteliği taşımış oldu, bunlar nedir diye sayacak olur isek?
o Mahlukat ezeli değildir. Yani başı bulunan, yokluktan meydana gelmiş, yaratılandır.
o Cennet ve Cehennem önceden yaratılmıştır, yani Kıyamet’ten sonra yaratılacak değildir. Eğer sonradan olsaydı Hz. Âdem (a.s) babamız ile Hz. Havva annemiz dünya hayatından önce nasıl bir Cennet yaşamı süreceklerdi?
o Yaratılan ilk mahlûk insanoğlu değildi. Olmadığı gibi Rabb’imizin ezelden beri kader planında yer alıyor, ilmi neticesinde kainat bizim için bize uygun bir hâlde yaratılıp, sunulmuş olunuyordu.
o ALLAH-u Teâlâ'nın ilmi ise ezelidir. Yani varlık dâhi var olmadan önce Kıyamet’e kadar olacaklar bellidir. Hatta sonsuzluğa giden ebedi hayatın her safhası dâhi belli, Rabb'imiz tarafından bilinmektedir. Yani buradan çıkarılacak bir derstir de aslında İblis’in secde etmeyeceği, Hz. Âdem (a.s) ve Hz. Havva’nın Cennet’ten çıkarılacağı, bizim dâhi akıbetlerimiz ezelden bilinmektedir.
o Dünyaya gelişimiz bir cezalandırma sonucu değil de vazifelendirilmedir. Ayrıca dünya hayatı yaşamak hem Rabb’imizi daha iyi tanımaya olanak sağladığı gibi, ayrıyeten de bizdeki belli olan yeteneklerin gelişmesi, saklı olanların da keşfedilmesine vesile olmaktadır.

• Bu meselelerden bahsetmek ile deistliğin yanında ateistler içinde oluşabilecek sorulara konuların bahsedildiği yerde cevaplar bulduk . Kafalarındaki (sümme haşa) “nefret kusan, cezalandırıcı, zulüm eden ilah” imajı yerine esas olması gereken merhamet, şefkat, hemen cezalandırmaya, affedici, günahları örten, kin gütmeyen gibi vasıf ve sıfatlarını tanıma ve müşahede etme fırsatını elhamdülillah ki bulduk.
• Ateistlerin sağ kolu, deistlerin kafa bulandırıcısı, ılımlı İslâm görüşüne sahip Müslümanların ılımla yaklaştığı “Evrim Teorisi”nin aslında olmadığına tokat gibi bir cevap oldu!
Ama eğer bu hâlâ yetmiyor, kalbin doyması gibi aklı da doyuracak bilimsel deliller isteniyor ise; evrim neden olamaz açıklayalım:
o Öncelikle bilim denilen şey deney ve gözleme dayalıdır. Evrim dedikleri şey ise milyonlar yıla yayılmış bir tür gelişim olarak anlatılır. Milyonlarca yıldır onlarca (sözde) süregelen böyle bir oluşum nasıl olur da deney ve gözleme tabi tutulur? Bir insan ömrü şimdiki zamanda ortalama 70-80 sene iken milyonlar yılı nasıl ve ne tür bir cihaz icat edilmiş olsun ki gözlemlenebilir olsun?? Hadi, diyelim ki gözlem yapacak bir olanak ve ömür var, bunlar neyin deneyini yapabilir???
o Ayrıca evrimi milyonlar yıla yayarak olabilir gibi bir kanı oluşturmak istiyorlar lâkin DNA gibi çok hassas bir yapımız varken ve DNA’nın bozulması, tahribi ve yok olması tamamen evrimi çürütür. Araştırmacılar DNA'nın yarı ömrünün yaklaşık 521 yıl olarak hesapladılar. Yani her 521 yılda DNA molekülünün yarısı bozulmakta. Daha bin yılı bitiremeyen DNA nasıl olur da milyon yıllar süren bir süreçte evrimi oluşmasında etken olabilir?
o Evrimde deniliyor ki “Tek hücreliler zamanla çoğaldılar ve evrim geçirerek su canlısı iken karaya çıkarak kara canlısı oldular. Kara canlıları da her biri farklı hayvan olarak türler arası çeşitlilik oluştu.” Bir örnek verilecek olur isek herkesçe bilinen kanı ile “Maymunlar insanların atası,” denilen bir yalan gibi. Yalan çünkü maymun ile insanoğlu arasında tek bir ara ırk fosili yok. Resimler ile varmış gibi gösterdiler. Bir iskelet gösterdiler vakti zamanında raşitizmli bir çocuk olduğu testler sonucunda anlaşıldı. Başka bir sefer gösterdikleri iskeletin kayıp çene kemiği yerine başka normal bir çene kemiği eklenince insana ait olmasını saymıyorum bile!
o Bir kere de onların çerçevesinden seyrederek diyorum ki; hadi diyelim evrim var. Bir hayvan evrim ile başka bir hâl aldı. Bu hayvanın DNA’sal özelliğini iletebilmesi ve verimli bir döl ile gelecek diğer nesillere aktarabilmesi için aynı türe ait başka bir evrim geçirmiş canlı gerektir? Böyle bir olasılığın imkânsızlık öleceğini bilebiliyor musunuz???
o Onlar diyorlar ki; “Bir uzuv kullanımı artar ise gelişir, kullanılmaz ise de güçsüzleşip zamanla kaybolur.” Örnek olarak diyorlar ki; “Kısa boylu zürafalar uzun ağaç dallarındaki yapraklara yetişmek için boynu evrim geçirip de uzadı.” Çizgi film izlemiyoruz kardeşim, böyle bir şey olması hem olanaksız hem de ilerideki madde de anlatılacak ki kendi dayandıkları bilim tarafından kabul edilmez bir kanı. Acaba devrin başında kısa ve uzun boyunlu iki zürafa türü olup da zamanın koşullarına göre yerdeki kısa çalı ve otların bitmesi ile kısa boyunlu zürafalar uzun ağaçların yapraklarına erişmediği için nesli tükenmiş olamaz mı? Bu daha akla ve mantığa yatkın ve kolay bir yol değil mi? Bazı problemlerin çözümü bazen basit formüller iledir. İllâ zor ve daha da kafa karıştıracak yollara sapmanın gereği yoktur.
o Biyolojide bir gerçektir ki;
“DNA’larda olmayan, sonradan öğrenilen yahut çevre şartları ile fiziksel kazanılmış bir yapılaşma sonraki nesillerin DNA’larına aktarılmaz!”
Buna örnek olarak; şişmanlık, uzuv kaybı, genetiğine işlemeyen hastalıklar, öğrenilen bilgi vb. Birçok şeyi sıralayabiliriz.

Deist Arkadaşa Tebliğ MektubuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin