Sual: Tamam eskiden birden çok peygamber birden çok kavimlere gönderilmiş ve Hakk yayılmış, anlatılmış ve benimsenmiştir. Önceden denildiği gibi bu bir rahmetti. Lâkin şimdi dünyada önceden bulunmadığı kadar fazla bir nüfus aynı anda yaşadığı varsayıldığı bir zamanda gönderilen sadece tek bir Peygamber (s.a.v) gönderilmesi Hakk’ın rahmetinin bizden eksildiği yahut artık kesildiğine işaret midir?
El-cevap: Sümme haşa!!! Bak, sen bir üniversitelisin ve üniversitenin verdiği eğitim sistemine, altyapısına ve işleyen düzene bak. İkimizin sınıfında da yaklaşık olarak 60 öğrenci var diyelim. Bunların çoğu farklı şehirlerden ve ilçelerden geldi, aynı ilçeden gelenler de büyük ihtimal farklı köy yahut mahallelerdeki okullarda eğitim gördüler. Yani hepsi farklı kesimlerde yaşamış, eğitim almış, bir araya gelmiş kimseler.
Her bir öğrencinin bir öğretmeni vardı. Her öğretmen öğrencisini bulunduğu durum ve şartlar altında hazırlaması istenilen ilim seviyesine getirmeye gayret etti. Yani bir ilkokulu köyde bitiren öğrenci ilçeye ortaokul için geldiğinde okuma yazması bilmesi gerekti. İlçe yahut mahallesinde ortaokulda fen ilimlerinin altyapısını almalıydı ki lisede fizik, kimya, biyoloji gibi dersleri anlayabilsin. Lisede de gerekli eğitim alınsın ki üniversiteye gidebilsin.Benim sınıfımdaki ve senin sınıfındaki herkes yaklaşık olarak aynı eğitimi görmüş, belli bir ilim öğrenmişler ki bu üniversiteye öğrenci olabilmişlerdir. İnsanlık da bu zamana kadar peygamberler aracılığı ile son peygamber Hz. Muhammed’in(s.a.v) ümmeti olacak yetenek, bilgi, kavrama ve özlerindeki maneviyata sahip oldular.
Sınıfımızdaki hocalar nasıl 60 okuldan gelmiş 60 öğrenciye tek başlarına ders verebiliyor ise ve eğitim alarak bu sistemi kabul ediyor isen bu ilahi düzeni de sorgunun cevabı olan bu yanıtı aldıktan sonra kabul etmen gerekiyor.
Peygamberler tarihine bakınca ümmetsiz olan peygamberler de vardı, sadece ailesinden birkaç inanan, yahut çok yakın dost ve akraba komşular ile de şimdiki bir sınıfı dolduramayan ümmetlere sahip olan peygamberler de vardı. Ve bu peygamberlerin şimdiki insanlar gibi bir ömre de sahip değillerdi. Bizim peygamberimiz 63 yıllık yaşamında, 23 yıllık peygamberlik vazifesi ile görevini sürdürmesinde, son günlerinde yaptığı veda hutbesinde ashabının sayısının 130.000’lerde olduğu biliniyor! Bununla anlıyoruz ki tüm dünyaya artık bir peygamber de yeter. Şimdi bizim O’nu (s.a.v) biraz daha yakın mercekten tanımalıyız;“Madem şu kâinatın Hâlıkı, her nev'de bir ferd-i mümtaz ve mükemmel ve câmi' halkedip, o nev'in medar-ı fahri ve kemali yapar. Elbette esmasındaki ism-i a'zam tecellisiyle, bütün kâinata nisbeten mümtaz ve mükemmel bir ferdi halkedecek.”
Yani deniyor ki; Rabb’imiz her tür için yüksek ve seçkin bir kimse yaratıp ona uyan da bir topluluk meydana getiriyor. ALLAH-u Teâlâ’nın Tirmizi’de sahih hadis olarak kaydedilen “Esmaül Hüsna” adında 99 addan oluşan güzel isimler külliyesi vardır. Bunların içinde de “İsm-i Azam” adında öne çıkan büyük isimler vardır. Bu isimlerin tecellisi olarak, diğer halk edilenlere ayriyeten bambaşka bir fert yaratılacak ki diğer yaratmışlardan da üstün bir makamda olsun.“Esmasında bir ism-i a'zam olduğu gibi, masnuatında da bir ferd-i ekmel bulunacak ve kâinata münteşir kemalâtı o ferdde cem'edip, kendine medar-ı nazar edecek. O ferd her halde zîhayattan olacaktır. Çünki enva'-ı kâinatın en mükemmeli zîhayattır. Ve her halde zîhayat içinde o ferd, zîşuurdan olacaktır. Çünki zîhayatın enva'ı içinde en mükemmeli zîşuurdur. Ve her halde o ferd-i ferîd, insandan olacaktır. Çünki zîşuur içinde hadsiz terakkiyata müstaid, insandır. Ve insanlar içinde her halde o ferd Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm olacaktır.”
Üstün bir varlık yaratılacak lâkin peki bu kimlerden olacak? Bir kere hayat sahibi olması gerek çünkü hayat gibi bir nimete sahip olmak büyük bir üstünlük kazandırır. Bir dağ ne kadar kudretli görünse de bir karınca yanında hiç hükmündedir. Karıncanın taşı deldiği gibi, dağ ise bu duruma karşı kendini koruyamayacak derecede sessiz ve hareketsizdir. O varlığın artık hayat sahibi bir fert olmasına kanaat getirdiğimiz gibi şuurlu da olmasına lüzum görülmelidir. Çünkü hayvan gibi ne yaptığını bilmeyen bir mahlûk olur ise hikmet derecesinde o üstünlük alçak bir makamda olacaktır. Tamam, bir arının ortaya koyduğu netice olan bal o kadar lezzetli ve başka bir canlının yapamayacağı kadar kıymetlidir. Fakat bir arı bal yaptığının da farkında değildir, onu sürekli bir yönlendirecek kudrete acizlik duyar. Hayvan değil de o yüzden muhakkak şuur sahibi olması lazım gelir. Şuur sahibi olanlar arasında da en uygun olanı insandır. Önceden bahsedildiği gibi Rabb’imizin bunca eseri arasında bir şaheser olarak insanoğlu bilinmektedir. İnsanlık tarihine bakınca ise Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) kadar üstün karakter, edep, şahsiyet, şefkat timsali, rahmet tecellisi bir fert bilinmemektedir.“Çünki zaman-ı Âdem'den şimdiye kadar hiçbir tarih, onun gibi bir ferdi gösteremiyor ve gösteremez. Zira o zât Küre-i Arz'ın yarısını ve nev'-i beşerin beşten birisini, saltanat-ı maneviyesi altına alarak, bin üçyüz elli sene kemal-i haşmetle saltanat-ı maneviyesini devam ettirip, bütün ehl-i kemale, bütün enva'-ı hakaikte bir "Üstad-ı Küll" hükmüne geçmiş. Dost ve düşmanın ittifakıyla, ahlâk-ı hasenenin en yüksek derecesine sahib olmuş. Bidayet-i emrinde, tek başıyla bütün dünyaya meydan okumuş. Her dakikada yüz milyondan ziyade insanların vird-i zebanı olan Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan'ı göstermiş bir zât, elbette o ferd-i mümtazdır, ondan başkası olamaz. Bu âlemin hem çekirdeği, hem meyvesi odur.”(Mektubat, 24. Mektup, sayfa 307)
63 yıllık bir ömür, 23 yıllık ise bir peygamberlik hayatı. O’nun(s.a.v) aktif bir yaşam sürdüğü anlar kesinlikle peygamberlik ile vazifelendirildiği anlardır. 23 yılda vefat etmesine yakın koca bir İslâm devletini arkasında bıraktı. Ve dipnot olamayacak kocaman bilgi daha sunmak gerek ki bu 23 yıllık peygamberlik vazifesinde toplam sadece 2 ay savaş gerçekleşmiştir. Yani arkasında bulunan kocaman İslam devletinin her bir ferdi zorlukla bulunmak yerine kendi arzusu ile en ön saflara geçmiştir. Meşhur veda hutbesinde arkasında bulunan 130.000 sahabe olduğu rivayet edilmektedir. Ve bu sayı 14 asır geçmesine rağmen azalmadı. Şimdi 1,57 milyar insan elhamdülillah ki Müslümandır. Eğer kendi taşıdığı dava Hakk olmasa idi bu kadar büyük bir netice ile sonuçlanmaz ve hâlâ elhamdülillah ki dünyaya hızla yayılmazdı.
![](https://img.wattpad.com/cover/254722373-288-k430613.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deist Arkadaşa Tebliğ Mektubu
SpiritualKYK'da kaldığım ve üniversiteye yeni başladığım zamanlarda odamdaki bir arkadaşın deist olmasını öğrendikten aylar sonra yazılmış GERÇEK BİR MEKTUPTUR 😊