Sual: Dağ, taş, melek ve hayvan ve daha bir sürü yaratılmış var iken hâlâ neden insanoğlunun yaratılmasına bir lüzum vardı?
El-Cevap: Dağ ve taş akılsız ve şuursuz, iradesiz ve ne kadar heybetli görünseler de hiçbir kudretleri olmayan yerinden dâhi kıpırdayamayan varlıklardır. Diğer canı ve ruhu olmayan her cansız varlık için de işin aslı budur. Hem ayet-i kerimede “Biz emaneti göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi.”(AHZÂB/72) buyrularak onların bu vazife için uygun ve müsait olmadıkları aşikârca belli edilmiştir.
Ayet-i kerimede geçen “emanet” sözcüğü için de Diyanet’in Kur’an mealinin dipnotunda ise şu şekilde bir açıklama bulunmaktadır;
“İnsanın yüklendiği emanet; başta akıl, irade ve iradeyi serbestçe kullanmanın gerektirdiği sorumluluklardır. İnsan iyi ve kötü arasında seçim yapabilme yeteneğini olumlu yönde kullanmadığı zaman, hem kendine hem de çevresine zulmetmiş ve cehalete düşmüş olur. Âyette insan türünün bir özelliğine dikkat çekilerek onun genelde emanete riayet konusunda vefasızlık göstermeye yatkın olduğuna işaret edilmektedir.”
Melek ve hayvan cihetinde bakacak olur isek de meleklerin akılları vardır lâkin irade ve nefisleri yoktur. Hayvanların ise nefisleri olup ona uyabildikleri gibi akılları yoktur. İradesi olmayan bir mahlûk kainatı araştırıcı bir tanıma eğiliminde olamaz, kendisine tanıttırıldığı kadar aklındakine muhafaza edicidir. Bu yüzden melek Rabb’imizin bir eseri olsa da şaheser olmaktan noksandır. İnsanın ise ondan üstün olduğu Kur’an-ı Kerim’de “Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin” dedi. Melekler, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin” dediler. Allah, şöyle dedi: “Ey Âdem! Onlara bunların isimlerini söyle.” Âdem, meleklere onların isimlerini bildirince Allah, “Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?” dedi.”(BAKARA/31-33) ayet-i kerimeleri birer delildir.Hayvanlar konusuna gelecek olur isek ise onlar akılsız hayvanlardır. “Rabb’lerini bilmezler,” demiyorum, her biri Rabb’ini her gün zikretmektedir, kendileri kendilerini Yaratan’dan (C.C) gafil değillerdir. En hor görülen eşek dâhi en az zikreden hayvan dâhi olsa, günde 5 defa Rabb’ini anmaktadır . Rabb’lerini hiç anmayan insanoğlu ise bu yüzden demin bahsettiğimiz gibi meleklerden üstün olabildiği gibi, bu gafillik içinde de olursa hayvanlardan aşağı da kalabilir. Melekler ile hayvanların makamı sabit iken insanoğlu ise yaratılış gereği ve imtihan hikmeti olarak alçalıp yükselebilen bir makama sahiptirler ve bu makam ölüm gelip de imtihan sona erinceye kadar devam etmektedir. Bulunduğu makama göre de ceza yahut mükafat görebilmektedir.
İnsanoğlunu değerlendirecek olur ise aklı olduğu gibi irade ve nefse de sahiptir. Hem Rabb’ini istediği kadar tanıyabilme olanağı olduğu gibi, kendini güneşin ışığını saçan bir cam parçası olarak temsil edip ALLAH’ın (C.C) Esma’ül Hüsna’sının bir tecelli aynası da olabilir. Meleklerde olmayan açlık hissiyatı ile Er-Rezzak ismine, hastalık ile de Eş-Şafi’ye bir tezahür yansıması rolü alabilir. Hayvanda olmayan aklı kullanabilme ile El-Âlim isminin bir pırıltısı olabilmesi mümkün bir iştir. İnsan yaratılış olarak külli bir yetenek ve kabiliyete sahiptir; Rabb’imiz onu “Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik. Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükafat vardır.”(TİN/4-6)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deist Arkadaşa Tebliğ Mektubu
EspiritualKYK'da kaldığım ve üniversiteye yeni başladığım zamanlarda odamdaki bir arkadaşın deist olmasını öğrendikten aylar sonra yazılmış GERÇEK BİR MEKTUPTUR 😊