i. first sight

1.8K 66 51
                                    

all the lights in miami begin to gleam
ruby, blue and green
neon too

all the lights in miami begin to gleamruby, blue and greenneon too

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uyku ve ben hiçbir zaman iyi anlaşan bir ikili olmadık. Aramızda çıkar ilişkisine dayalı bir evlilik var. Ben onu sevmiyorum, o da beni sevmiyor. Ama benim ona ihtiyacım var ve o da zamanımı çalmak istiyor. Durmadan bir savaş halindeyiz.

Kafein bağımlılığım da uyku problemlerimden geliyor. 13 yaşımdayken uykunun acizlik olduğuna karar vermiştim. Olabildiğince az uyumaya çalışıyordum. Ve bu sağlıksız çabamdaki en büyük destekçim kafeindi. Uykusuzluk beni terk etti ama kafeini bana miras bıraktı. Bağımlısı olabileceğim diğer şeyleri düşündüğümde kendi kendime "İyi kurtarmışım." diyorum.

Ben huzursuz uyurum. Uyku bana ölümlü olduğumu hatırlatır ve bu beni korkutur. Zaten uyku kısa bir süreliğine ölmek değil midir?

Yolculuklardan sonra ise uykuyla barış sağlarız. Onu özlemle karşılarım. O da dediğimi ikiletmez. Saniyeler içerisinde geçici bir ölüyümdür.

Dün de bu yaşandı ve saat 11'e dahi gelmeden uykudaydım. Bu sayede hava aydınlanırken uyandım. Hani hava tam aydınlanmadan önce spesifik bir mavi tonuna bürünür ya gökyüzü, aydınlıktır ama odandaki ışık olmasa karanlıkta kalırsın. İşte tam o andı. Denize bakarak karanlığın geçmesini ve yeni gün habercisi o güzel renk cümbüşünün gelmesini bekledim.

Gün doğumlarını her zaman batımlardan daha çok sevmişimdir. Akşam, sevilecek bir şey değildir. Sabahın umudu, öğleden sonranın enerjisi, gecenin melankolisi vardır. Akşamlar ise sadece yorgundur. Ve gün batımları her zaman hayal kırıklığıdır.

Gün doğumları ise uyunmamış bir gecenin sabahı, erken uyanılmış bir günün başıdır. Gecenin cenazesi, sabahın düğünüdür. 24 saatin miladıdır.

Mor, pembe ve kırmızı yerlerini yavaş yavaş maviye bırakırken seyrettiğim gün doğumlarını düşündüm.

Aşağı inip kendime bir kahve yaptım. Hazırlanmak üzere yukarı çıktım. Kırmızı bikinimi giydim. Altıma bir şort geçirdim. Kitaplıktan bir kitap seçtim: Carmen. Sahil çantamı hazırladım. Pek umursayacaklarını sanmasam da aileme sahilde olacağımı söyleyen bir not bıraktım ve çıktım. Kısa bir yürüyüş sonrası sahile vardım. Sitemizin yaşlı kesimi erken uyanırdı. Bu sebepten dolayı aradığım yalnızlığı bulamamıştım. Onlara selam verdim ve hoşuma giden bir yere yerleştim. Defterimi ve kalemlerimi alıp Kulüp Evi'ne gittim. Kulüp Evi sahildeki kafe, bar ve restoran karışımı bir işletmeydi. Waffle söyledim. Fazladan kirazla getirdiler. Herkesin herkesi tanıdığı küçük bir yerdi burası. Öyle ki en sevdiğim meyveyi dahi biliyorlardı. Yazmaya başladım. Bu her şeyi yazdığım defterimdi. Bir günlük tutmazdım. Onun yerine bu vardı. Kaotik ve şiirseldi. Yazdığım her şeyin ilk hali, düşüncelerim, notlarım buradaydı ve her zaman yanımda taşırdım. Yolculukta gözlemlediklerimi ve bu yaz için hayallerimi yazdım. Bu yaz diğerlerinden farklı olsun istiyorum. Bu yaz yaşamak istiyorum.

Salvatore | daddy issues Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin