xviii. little red party dress on

489 25 39
                                    

ciao amore

"Are you gonna hurt me now?

Or are you gonna hurt me later?
Are you gonna go to town?
Maybe you should play it safer

You've got me all dressed up tonight
Springsteen on the radio
You've got me all freaked out tonight
Somethin' you're tellin' me, what I don't know

You don't wanna break me down
You don't wanna say goodbye and
You don't wanna turn around
You don't wanna make me cry but
You caught me once
Maybe on the flipside I could catch you again
You caught me once
Maybe on the flipside you could catch me again "

You don't wanna break me downYou don't wanna say goodbye andYou don't wanna turn aroundYou don't wanna make me cry butYou caught me onceMaybe on the flipside I could catch you againYou caught me onceMaybe on the flipside you could catch me again "

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kısa bir bekleyişten sonra tanıdık, kırmızı araba önümde durdu.

"Çok beklettim mi?"

"Hayır."

Yola çıktık. Işıklardan geçerken o anı zihnime kazımak istedim: Bir salı gecesi, kırmızı parti elbisem, Ege'nin üzerinde müthiş duran takım elbisesi ve radyoda Springsteen'den I'm On Fire.

"Nereye gittiğimizi sormadın."

"Fark etmez ki."

"Bu sefer fark edebilir."

"Neden?"

"Katılmam gereken bir davet var ve sen +1'imsin."

Devam etmesini bekledim.

"Kuzenim olarak."

"Ne?"

"Bir sergi açılışı. Senden başkasını götürmek istemedim ve malum sebeplerden dolayı kuzenim demem gerekti."

"Birileriyle tanışıp kuzenin gibi davranmama gerek var mı?"

"Evet."

"Şimdiden bilmem gereken birileri var mı?"

"Hayır."

Ses tonunda farklı bir şey vardı. Yine de her şey yolundaydı. Şehrin sahil kesimlerine doğru ilerledik. Çok katlı, gösterişli bir binanın önünde durduk. Arabayı vale aldı. İçeri girdik. Bizden önce giren grup asansöre yönelmişti. Merdivenlerden çıktık. Her katta duruyor, birileriyle konuşuyorduk. İsmim, yaşım ve Ege'yle kuzen olduğum haricinde hiçbir şey söylemiyordum. Soran da olmuyordu. Ege insanlarla konuşurken tabloları inceliyordum. Her tarafta şık giyimli insanlar, arkada hafif bir fon müziği vardı. Her şey yolundaydı.

Kattaki tabloların hepsini incelediğimde Ege'yi bulmak için dolaştım. Bulduğunda Hakan Bey'in doğum günü partisinde flörtleştiğim adamla konuşuyordu. Beni görmeyecekleri bir açıda bitirmelerini bekledim. Konuşmalarını duyabiliyordum. İlgi çekici bir şeyden bahsetmiyorlardı derken adam benim sormaya cesaretimin olmadığı soruyu sordu.

Salvatore | daddy issues Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin