xiv. empty roads

493 36 32
                                    

cacciatore

Persephone you reek of orchidsDaisies, tulips, long-stemmed rosesHow'd you get so sweet?Has it always been this easy?Or are you just being mean?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Persephone you reek of orchids
Daisies, tulips, long-stemmed roses
How'd you get so sweet?
Has it always been this easy?
Or are you just being mean?

Hey, swing on by to my apartment
Know those footsteps, hear you coming
Who's the one that holds you, baby?
Even as your world is shaking
And even as I'm breaking

I got your folded piece of paper
Saw the few words that you laid there
I guess you're doing me a favor
I guess maybe I'll see you later
A guess is all I get

Persephone, you screwed me over
Wish I stole you out of nowhere
How'd you get so sweet?
How do you make it look so easy?
When you knew it'd never be

-

Defalarca kez ağlayarak dinlediğim bir şarkıyı dinledim. Ağlamadım. Bu sefer benim için yazıldığını hissetmiştim. Benim için, onun tarafından. Gece üstüme bir yük olarak çökerken senelerdir beklediğim şeyi yaşadığımı fark ettim. Bir şeyler hissediyordum. Hayalini kurarak şiirler yazdığım şey başıma geliyordu. Tüm bunlar yaşanıyordu. Peki ben ne yapıyordum? Yatağımda uzanmış tavanı izliyordum. Ama şu an elimden daha iyisi gelmezdi. Kendime tavanı izlemek üzere izin verdim. Daha sonra kalktım, üzerimi değiştirdim. Kendime bir kahve yaptım, defterimi alıp balkona çıktım.

Ve yazmaya başladım. Onu içimden atana dek. Ama atamadım. Ben de yazmaya devam ettim. Kalemle kağıda olmasa da zihnimde. Gerekirse kanımda duvarlara.

Aya baktım. Seneler boyunca her aşık ve her sanatçının baktığı aya. Benim baktığım, onun baktığı aya. Ay sıcaktı. Bilim güneşin sıcak olduğunu söylüyor olabilirdi ama sanat için ay sıcaktı. Ay enerji doluydu. Ay şiirlerle süslenmişti. Kedi seven, kahveyi çaya tercih eden gece insanlarının bakışlarıyla dolup taşmıştı. Mutsuz sabah insanları var mıydı acaba? Mutsuz olduğumuz için mi geceleri uyuyamıyorduk yoksa mutsuz olduğumuz için mi sabaha kadar oturuyorduk?

Yazmaya ara verdim. Eskiden yazdıklarımı okudum.

Ay güneşten daha yakıcı
Söyle bana, seni sevmek nedir ki

Günah dolu düşünceler
Gecenin geç saatlerinde gelen pişmanlıklar
Yine de sürünerek sana geri dönmek
Her zaman

Dizlerimin üzerinde yalvarıyorum
Sana tapıyorum

Sen daha fazla sarhoş olamazdın
Ve ben de senden hiç ayılamazdım

Bunu onun varlığından bile haberdar olmadığım zamanlarda yazmıştım. Bana bunu yazdıracak kimse yoktu. Tüm yazdıklarım da böyleydi zaten. Ya babama olan öfkemi yazardım ya da zihnimde oluşturup aşık olduğum erkeklere. Bu sefer başka bir erkeğe aşık oluyordum. Zihnimde oluşturmadığım. Belki de oluşturduğum. Belki de onu büyütüyorum, gerçekçi olmayan düşüncelerim var. Bilmiyorum. Ama baktığında hissettiklerimi biliyorum. Bakışları yakıyor. Bunun aşk olmadığını söylerler. Gerçek aşk rahat hissettirmeliymiş. Gerçek aşk sıkıcı olmalı.

Salvatore | daddy issues Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin