xvi. champagne problems

363 32 36
                                    

limousines

Yapmama daha yıllar olduğunu düşündüğüm bir aktivite için giyinmek üzere eve gittim: Sevdiğim adamın ailesiyle yemek yemek

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yapmama daha yıllar olduğunu düşündüğüm bir aktivite için giyinmek üzere eve gittim: Sevdiğim adamın ailesiyle yemek yemek. Garip olan şuydu ki Ege'nin ailesi ve benim ailem bugüne dek selamlaşmak ve havadan sudan konuşmak haricinde bir etkileşimde bulunmamıştı. Bu nereden çıkmıştı şimdi?

Ailelerimiz gitmişti, biz Ege ile sonradan gelecektik.

"Size ulaşmaya çalıştık ama ulaşamadık. Çok zor yer bulunan bir restorana gidiyoruz rezervasyonumuz kaçmasın, biz bir arabayla gidelim siz yetişirsiniz."

Bizi yalnız bırakıyorlardı demek ki öğrendikleri bir şey yoktu. Üzerime bir elbise geçirip çıktım. Ege çoktan hazırdı.

"Daha önce burada olmadığım için bilmiyorum. Daha önce de görüşürler miydi?"

"Hayır. Birlikte bir şey yaptıklarına ilk defa şahit oluyorum."

Yola çıktık. İlk defa onunla arabadayken huzurlu hissetmiyordum. Belli ki o da hissetmiyordu.

"Kaçsak mı?"

"Kesinlikle."

Ama kaçmadık. Doğruca restorana gittik. Kalabalıktı, arkadan hafif bir caz melodisi geliyordu. Bizim masamız ortalarda bir yerdeydi. Biraz ilerisinde bar vardı. Oturduk, bir garson gelip kadehlerimizi doldurdu.

"Ee, nasıl tanıştınız bakalım?"

Soru bize yöneltilmişti. Çiftlere yöneltilen sorulara mı maruz kalacaktık? Farklı cevaplar veririz endişesiyle hemen cevapladım: "Sahilde."

Birbirleriyle ve çocuklarıyla çok ilgili ailelermişçesine sohbet etmeye başladılar. Yemekler gelmeden hemen önce Ege'nin babası, Ege ve ben ellerimizi yıkamak için kalktık.

Ben kadınlar tuvaletinden çıkarken aynı anda Ege'nin babası da çıktı.

"Çok güzel gözüküyorsun Helen."

"A-ah teşekkür ederim.." Ne diyeceğimi bilememiştim. O da bir şey demedi gitti. Kapı bir daha açıldı. Ege çıktı.

"Az önce olanı duydun mu?"

"Evet kan çekti galiba."

"Ben gideyim sen biraz bekle öyle gel." Paranoyaklaşmıştım.

Yemek esnasındayken babam ve Ege'nin davranışlarına dikkat ettim. Aynı anda hem bu kadar zıt hem bu kadar benzer oluşları ilginçti. Farklı şaraplar söylemişlerdi ama kadehleri aynı tutuyorlardı. Birinin sevgisi için yıllarca çabalayıp en sonunda pes etmiştim diğerininki ise hiç beklemediğim bir anda gelmişti.

Yemek yerken masanın altından bacağımı Ege'ye sürttüm. Sonuçta bu klişeyi yapmasam olmazdı. Kimsenin bize bakmadığından emin olduğu anlarda çapkınca gülümsüyor ve göz kırpıyordu. Yemek boyunca hem çok sıkıldım hem çok eğlendim.  Yemeğini bitirdikten sonra Ege masadan kalkıp barmeni tanıyor olması silahını kullanarak bara doğru gitti. Sohbet orta yaşlı sohbetine dönmüştü ve ben de sıkılmıştım. Annem kulağıma fısıldadı: "İstersen git Ege abinle konuş."

Salvatore | daddy issues Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin