" Best I ever had boy Can you remember that, boy? Nobody knew what we knew We had it figured out, too Us against the world Me and you ... We could drive forever, my baby We could leave it all and never look back If you wanted heaven, baby Sit back in my pink Cadillac ... When you are not wasted, I know you'll see. "
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sahile indiğimde ortama kaos hakimdi. Anlaşılan ayrı ayrı masalara oturmaktan vazgeçilmişti. Masaları birleştiriyorlardı. Ama kahvaltılıklar üzerlerindeyken bunu yapmak zordu. Çevreye bakındım. Çoğu kişi yardım ediyordu. Ege uzakta bir yerde sigara içiyordu. Şu an yanına gidemezdim. Ben de yardım etmeye başladım. Ege'yi görmek için tekrar baktığımda kaybolmuştu. Nereye gittiğini biliyordum. Gelmemi istiyor muydu yoksa yalnız mı kalmak istemişti bilmiyordum ama eski numarayı uyguladım.
"Ben tuvalete gidiyorum."
Sahil evine gidip üst kata çıktım. Balkonda yoktu. Derken bileklerimin arkamdan birleştirildiğini hissettim.
Başımı göğsüne yaslayıp huzurla gülümsedim. Bileklerimi yavaşça bıraktı. Ben de döndüm.
"Azap saatleri başlamadan önce seni son bir kez öpmek istedim."
Erkeklerin zirvesiyle 16 yaşımda tanışmıştım. Tanrım, yalnız ölecektim.
"Burada ilk karşılaştığımız ana geri dönebilsek keşke."
"Konuştuklarımızı hatırlıyor musun?"
"Evet. Bir anda yaşımı sorduğunda nasıl paniklediğimi de hatırlıyorum."
"Ben de 16 dediğin zamandaki hayal kırıklığımı hatırlıyorum."
Kaşlarımı çattım.
"Ne demek istediğimi biliyorsun. 18'den büyük bir şey deseydin o saniyede seni bir şeyler içmeye çağırırdım."
"O gece neden benimle evime kadar yürüdün?"
"O gün de dediğim gibi. Seninle konuşmak güzeldi."
"O geceden beri eve yürümek berbat hissettiriyor."
"Öyleyse her gün eve kadar yürürüm seninle."
Parmaklarımın ucuna kalkıp bir kez daha öptüm. Ayrılmadan önce son bir cümle kurdu.
"Bu gece seni görmek istiyorum. En iyi elbiseni giy."
Sahile geri döndüğümde Görkem ve Edin birbirlerine bakıp kafa salladılar.
"Biraz uzun bir tuvalet molasıydı sanki."
"Bağırsak problemlerin mi var?"
"Kapayın çenenizi."
Masa hazırdı ve etraf da kalabalıktı. İnsanlar oturmaya başladılar. Ben de tam Görkem'in yanına oturacaktım ki Edin benden önce davrandı. Ne yapmaya çalıştığını anlamıştım.
