iii. purple moments

1K 58 45
                                    

She rolls around with an entourage
She's all dolled up like a movie star
With those flash flash eyes from behind the bar
With those fuck me eyes

- Right Round The Clock, Sorry.

Mor: Yeni tanıştığın birinden büyülenmenin rengi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mor: Yeni tanıştığın birinden büyülenmenin rengi. Dün gece gökyüzü mordu. Bugün de öyle olsun istedim. Kahvemi mor bir kupadan içtim. Kendimi morlara bürüdüm.

Bugünü arkadaşlarımla geçirmek istemiyordum. Ailem erken kalkıp sahile inmişti. Görkem'e mesaj atıp bugün gelmeyeceğimi söyledim. Telefonumu kapattım. Sevdiğim 2000'ler şarkılarıyla dans ettim. Yorulduktan sonra kahvaltı yaptım. Birkaç saat ders çalıştım. Tek kişilik bir moda şovu düzenledim. Mor bir elbise giydim. Telefonumu açtım. Görkem aramıştı. "Şehre iniyorum. Sonra görüşürüz." yazdım. Babamı arayıp ona da söyledim. Umursadığından şüpheliydim.

Cüzdanımı, telefonumu ve kulaklığımı koymak için bir çanta seçtim. İhtiyacımdan daha genişti. Çünkü büyük ihtimalle daha çok şeyle dönecektim.

Şehre götüren servis araçlarının olduğu durağa ilerledim. Kimseyle karşılaşmadım. Bu bana Ege'nin nerede olduğunu düşündürttü. Birkaç dakika bekledikten sonra servis geldi. Buradan şehre inmek yaklaşık bir saat sürerdi. Bir saat boyunca şarkı dinleyecek ve çevreyi izleyecektim. Şehirde ne yapmayı planladığımı bilmiyordum. Sadece bir şeyler yapmak istemiştim. Her zamanki sahile inmek, her zamanki kokteyli söylemek, her zamanki insanlarla her zamanki şeyleri konuşmak bir süre sonra çok yorucu geliyordu.

İndiğimde derin bir nefes aldım. Çoğunluğu yaşlılardan oluşan sitemizden sonra daha genç bir topluluk görmek iyi gelmişti. Köşedeki büfeden bir lolipop aldım. Çarşıdaki dükkanları teker teker gezdim. Kitaplara baktım, ceketler denedim, çiçekçilerle sohbet ettim. Dondurma almak için karşıya geçerken bir güneş gözlüğüne ihtiyacım olduğunu fark ettim. Güneşin batmasına en az bir saat vardı ve güzel bir güneş gözlüğü modumu yükseltebilirdi. Dondurma yerine çilekli limonata aldım. Pipet istemedim böylece bardağıma bir kapak takılmadı. Bir takı mağazasına girdim. Gözlüklere doğru ilerledim. Gözüme kalp şeklinde, mor camlı bir tanesini kestirdim. Kırmızı çerçeveli, siyah camlı ve yine kalp şeklinde olanı daha çok beğenmiştim ama elbiseme uyması daha önemliydi. Onu almadan önce birkaç tane gözlüğü rastgele biçimde denedim. Görevliye hangisinin daha çok yakıştığını sordum. Limonatamdan bir yudum aldım. Gülümseyerek cevapladı. Başka bir müşterinin çağırması üzerine yanımdan uzaklaştı. Fırsatı değerlendirerek almak istediğim gözlüğü limonatamın içine attım. Filmlerden bir iki şey öğrenmiştim. * Şapkalara bakmak için yan tarafa geçecektim ki Ege'nin sesini duydum.

"Onu çalacak mısın?"

Siktir.

"Bilmem, beni ihbar edecek misin?"

Cevap vermedi. Bunun yerine beğendiğim diğer gözlüğü cebine attı ve tişörtüyle kapattı.

"Sence?"

Salvatore | daddy issues Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin