xix. live through this

397 30 16
                                    

Bu bölüm çok kısa çünkü bir türlü fikir gelmedi bu bölüm için ve biraz daha beklesem hiç yazamayacaktım.

“ When I wake up in my makeup it's too early for that dress. Wilted and faded somewhere in Hollywood, I'm glad I came here with your pound of flesh. No second billing cause you're a star now. Oh, Cindirella, they're not sluts like you. Beautiful garbage, beautiful dresses... Can you stand up or will you just fall down?  ”

 Can you stand up or will you just fall down?  ”

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sözünü tutmuştu. Uyandığımda oradaydı. Hala uyuyordu. Alkol hep erken uyanmama sebep oluyordu. Saat henüz 9 bile olmamıştı. Onu uyandırmak istemedim. Kalkıp aynaya baktım. Makyajım dağılmıştı. Saat üzerimdeki elbise için çok erkendi. Gece mesaisini bitirmiş bir fahişeye ve bir Hole şarkısına benziyordum. Ama umrumda değildi. Burada Ege'nin uyanmasını bekleyemezdim. 

Sokağa çıktığımda etrafta kimse yoktu. Şehrin bu kesiminde kalan gece yaratıklarının uyanmasına saatler vardı. Merkeze doğru ilerledikçe üzerimde hissettiğim yargılayıcı bakışlar arttı. Zamanında Ege ile kahvaltı yaptığımız küçük kafeye girip bir kahve söyledim. Onu yudumlarken o sabahtan bu sabaha yaşanan her şeyi düşündüm. Bu kısa süre bana 16 yıllık hayatımdan daha uzun geliyordu. Sanki başka bir ömürdü. Ama aynı zamanda sanki hepsi daha dün olmuş gibiydi. Her konuda kafam karışıktı. Ama bir şeyden çok emindim. Bu yazdan sonra aynı olmayacaktım. 

Sonunda cesaretimi topladım ve dün geceyi düşünmeye başladım. Ege gidiyordu, sevgilisi muhteşemdi. Ama zihnimi bunlardan daha çok meşgul eden bir şey vardı: Karmen. 

Muhteşem kokuyordu, kırmızı ruju ve kırmızı elbisesi kusursuzdu. Ege'nin çocukluk aşkıydı. İlerleyen yıllarda aynaya baktığımda onu göreceğimi söyleyip 50'li yaşlarında bir adamla şehrin sokaklarında kaybolmuştu. Dediğine göre ben bir başka neslin Karmen'iydim. O da bir başka neslin Helen'i. 

Ben kahvemi bitirene kadar çevre gitgide kalabalıklaşmıştı. Kalkmak istediğimde hiç paramın olmadığını hatırladım. Küçük bir yerdi, kimse yoktu. Ödeme yapmadan gitmem fark edilirdi. Ama yine de küçük bir yerdi ve kimse yoktu. Tek bir çalışan vardı. Su istedim. Getirmek için gittiğinde rujumu yenileyip peçeteyi öptüm. Ve kalkıp gittim. 

Şimdi ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yoktu. Eve mi dönmeliydim Ege'ye mi? Karar vermeye çalışırken kendimi Duru'nun dövmesini yaptırdığı dövmecinin önünde buldum. İyi yapıyordu, kimlik sormuyordu ve açıktı. Kaldırıma oturdum, pintereste girdim. Kiraz çizimlerine baktım. Hoşuma giden bir şey bulduğumda kalkıp içeri girdim. Boştu. Tabii ki boştu. İçeri girdiğimde garip bir bakış aldım, alışmıştım. İstediğim çizimi gösterdim. Nereye istediğimi bilmiyordum. Beraber karar verdik. Dövmeci iğneyi hazırlarken paramın olmadığı tekrar aklıma geldi. Bir dövmeyi ödemeden kaçmam da imkansızdı. Görkem'e yazdım. 

Salvatore | daddy issues Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin