Bazen yaşadığımız hayat izlediğimiz filmlerin/dizilerin, okuduğumuz hikayelerin ta kendisidir.
4 AY SONRA
Aylar önce yeni tanışmış olduğum birisiyle üç hafta sonra sevgili olmama rağmen gayet iyi giden bir ilişkim vardı. Her şey yolundaydı. Babam bizi biliyordu ama bilmiyormuş gibi davranıyordu. Belki de ben utanmayayım diye. Bilmesi normal tabii ki evde cam kenarından hiç ayrılmıyordum.Babam ne zaman odaya girse, salak salak telefona bakıp sırıtıyorum ya da camdan karşı apartmana bakarken sırıtıyordum.Ee haliyle oda anlıyordu. Buğra bize geldiği zamanlarda babamla da çok iyi anlaşırdı.Oturur muhabbet eder pes oynamak için takımlarını getirir, onlar pes oynar ben onlara hizmet ederdim.
Kazandığımız üniversitelerin açıklanma günü geldi çattı. Babamdan da izin alarak Buğra ve annesini bizim eve davet ettim. İsim olarak birbirlerini biliyorlardı ama daha önce hiç yüz yüze muhabbet etme fırsatları olmamıştı.Ama tanışmaları bizim açımızdan da bulunmaz bir fırsattı.
Buğra ve Leyla abla bize geldiğinde onlara yaptığım kek ve tuzlu kurabiyeden ikram ettim, yanınada çay yaptım.Buğra'nın elinde telefon ben bilgisayar başında heyecanlı heyecanlı açıklanmasını bekliyorduk.Ve nihayet "açıklandı" yazısını gördüm.Direk tc'mi girdikten sonra kazandığım okula baktım. Görür görmez havalara uçtum.Babama koşup "Kazandım baba kazandım.Artık karşında geleceğin mimarı var." dedim.Hayallerime kavuştum.Bir bağırmışım ama sormayın.Daha sonra gidip Buğra'ya sarıldım. Sıra ona geldi inşallah oda istediği yeri kazanırdı. Onun kazanmak istediği üniversite ile benim üniversitem farklı yerlerdeydi ama sonunda o mutlu olacaksa buna değerdi.
Buğra bilgisayardaki yazıyı görünce direk ayağa kalkıp bana sarıldı."Bende kazandım,artık inşaat mühendisi adayıyım, güzel günler bizi bekliyor tatlı bela." dedi.Ah bu çocuk bana tatlı bela demekten yıllar geçse de vazgeçmeyecek. Oda içeri girip annesine sarıldı.Ve evde mutluluk gözyaşları vardı.Babam tek başına beni bu yaşa getiren adam,Leyla ablada Buğra'yı tek başına bu günlere getiren kadın.
Üniversitelerimiz farklı olsa bile iyi ki aynı şehirdeyiz.Onu görmedikçe çok özlüyorum. Onu sürekli görmeden nasıl geçecek bu dört yıl diye düşünmeden edemiyorum.Onunda benimde okulumuzu bitirdikten sonra çok güzel gerçekleştirmek istediğimiz bir hayalimiz var.Ama bunun için çalışıp para kazanmamız gerekiyor.
Bir gün üniversite kantininde sınıf arkadaşlarımız ile otururken telefonuma mesaj geldi.Cebimden çıkartıp telefonuma baktım.
Buğra'dan gelen mesaj:
Tatlı bela nerdesin?
Buğra'ya gönderilen mesaj:
Kantinde arkadaşlarla oturuyoruz aşkım hayırdır?
Buğra'dan gelen mesaj:
Hiç bir şey.Ne yani ben sevgilimi merak edemezmiyim?
Buğra'ya gönderilen mesaj:
Edersin tabii aşkım :*
Yeni arkadaşlarımı da çok seviyorum tabi ama lisedeki arkadaşlarımın yerini hiç bir şey tutamaz. Mina ve Beyza'da istediği üniversiteler gitmişlerdi ve biz halâ görüşüyorduk.
Mesajlaştıktan sonra telefonu cebime koydum.Kızlarla muhabbet etmeye devam ettim. Daha sonra sınıf arkadaşımız Berk yanımıza geldi.Bizimle yaklaşık beş dakika daha muhabbet ettikten sonra bana "Biraz konuşabilir miyiz?" diye sordu. "Konuşalım tabii" dedim oturduğum yerden."Özel" dedi."Tamam" dedikten sonra ikimizde masadan kalktık. Kızların oturduğu yer ile aramızda beş dakikalık mesafe vardı ama baktıklarında görebilecek şekildeydi.
Berk:
Bak Almila.Nasıl denir bilmiyorum.Aslında bu konuşmayı daha sonraya erteleyecektim ama ertelemenin bana bir faydası olmadığını düşündüm.
Ben:
Seni dinliyorum Berk.Neymiş sana faydası olmayan bu şey merak ettim.
Berk:
(Gözlerimin içine baktı ve birden elime tuttu)
Almila... Ben senden çok hoşlanıyorum. Gördüğüm ilk günden beri hem de. Bana merhaba dediğin ilk günden beri. Vazgeçmeye çalıştım senden . Ama vazgeçemedim.
Ben:
(ellerimi ellerinden çekerek)
Ne yapıyorsun sen? Benim üç yıldır düzenli bir ilişkim var.Benden vazgeçsen iyi olur.
Tam o sırada kafamı sağ tarafa çevirdim. Bir de ne göreyim Buğra gelmiş ve uzaktan bizi izliyormuş!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMSÜZ AŞK
RomanceBana "güven mi kaybetme korkusu mu" diye sorsalar; kaybetme korkusu derdim.Kaybetmekten korkan insan zaten o güveni karşı tarafa çoktan vermiştir... Geçer mi kalp acısı dedikleri...? Yoksa izi mi kalır ?