Bölüm 9

164 12 5
                                    

Mina'nın sınıfa girmesi ile gözlerini pörtletip bana bakması bir oldu.Yüzündeki şaşkınlık emaresi ile "Ne bu hâl kızım" dedi."Tamam anlatacağım, bizde seni bekliyorduk sensiz anlatmaya başlamak istemedim."dedim.

Size ilk önce ayağımın kırılma sebebinden başlayayım ama soru sormak yok.(Kafalarını onaylar şekilde salladıklarından sonra devam ettim.) Dün okul çıkışında Buğra ile birlikte yürüyorduk.Siz şimdi Buğra kim diyeceksiniz ama soru sormak yok dedim çünkü onu anlatmaya sıra gelmedi daha.İşte sonra birden yağmur yağmaya başladı.Bizde artistiz ya üstümüzde sadece hırka var. Yağmurda öyle hızlandıki bizde koşmaya karar verdik ama bizi görseniz gülme krizine girerdiniz heralde. Okulun 150-200 metre ilerisinde bir yokuş varya, heh işte oradan aşağıya koşuyoruz hemde. Tabii Buğra beni geçti önde koşuyor bende ona yetişeyim derken önümdek, odun parçasını görmemişim...Sonrası malum işte gençler.

Mina:

-Öylemiiii, siz hanfendiye bakın hele. Bizden habersiz birileri ile görüşüp ayağını kırmış, bizede bunu yeni anlatıyor. Yeni anlatıyor derken ayağının kırılmasınıda geçtim. Bugra dediğin çocuktan bahsediyorum ve eminim ne demek istediğimi çok iyi anlıyorsun. Sana az bile olmuş hıhh

-Oy oyy oyy kankam bana trip atarmışmış bende size onu diyorum işte. Hem şuna bak ya insan geçmiş olsun der iyi olmuş diyorsun

Beyza:

(Tek kaşını havaya kaldırmış bir vaziyette)

Senin sakarlıkların işte, her zamanki sensin.Bunda şaşılası bir durum yok. Aynı şekilde olmasada geçen sene yine kırmıştın ayağını Almila'cım. Bende Mina'ya katılarak az bile olmuş diyorum

Ben:

(Suratımı asarak)

Bende benim iki tane çok iyi dostum var diye geçiniyorum, aşk olsun size kızlar.

Mina:

Biz sana kıyarmıyız kız sarı civciv şaka yapıyoruz anlat bakalım. Kimmiş bu çocuk?

Ben:

(acıtasyonumun işe yaradığı zaferle)

Geçenlerde annemin mezarına ziyarete gitmiştim. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum o gün. Ağlamaktan helak olmuştum resmen.Mezarlığın başında ağlarken birisi bana iyi misin diye sordu, kafamı çevirdiğimde Bugra'yı gördüm. Başım dönüyordu yere yığılıp kalmışım, gözlerimi açtığımda ise Bugra ve mezar bekçisi karşımda bana bakıyorlardı.Ayağa kalkıp eve gitmek istedim ama kalkmamla tekrar koltuğa düşmem bir oldu. Sonra kendime gelip oradan çıkınca Buğra bana eşlik etti, beraber yürüdük.

Almila ve Beyza:

Eeee sonra ne oldu?

Ben:

İşte oda mezarlığa babasını ziyarete gelmiş, babasını beş yıl önce kaybetmiş.Oda benimle aynı kaderi yaşıyor bir nevi amaaaaa bi önemli ayrıntı dahaaa...

Mina:

Ne önemlisi neee. Çabuk söyle çatlatma adamı

Beyza:

Hadi kızım, söylesene.

Ben:

Tamam tamam. O artık bizim karşı apartmandanki komşumuz.

Mina ve Beyza:

Ohaaaa! Yok artık!

Ben:

Öyleymiş, bende yeni öğrendim sayılır. Öğrendiğimde bende çok şaşırdım. Başlarda çok önemsemediğim için anlatmamıştım ama artık onu önemsiyorum galiba.Uzun boylu,kaslı,sarışın,mavi gözlü...

Mina:

Hopp! Kızım Leyla olmuşsun sen resmen. Ne bu hâller?

Ben:

Yoo sadece hoş çocuk. Bir anda bu kadar tesadüf pes dedirtecek cinsten.

Neyseki bunuda anlatmıştım kızlara. şuanlık kızlardan tek sakladığım şey şu taşınma mevzusu. Babam ne karar vereek ben bile merak ediyorum doğrusu. Eğer buradan arkaşlarımdan ayrılırsam çok üzülürüm ve yeni bir düzene alışmak oldukça zor olur.

Tenefüs zili çaldığında kızlar bana ve kendilerine yemek almak için kantine indiler. Bu öğle arasıda ne kadar uzun, sıkıl istediğin kadar.Onlar gelene kadar patlıcam sıkıntıdan. En iyisi ayağımı oturduğum sıranın üstüne uzatıp keyif yapmak şimdilik.

Ayağımı uzatmış keyif yaparken sınıfın kapısının ardına kadar açık olduğunu farkettim .Koridordan gelene geçene bakıyordum can sıkıntısından. O sırada Buğra geçiyordu. Benim ona baktığımı görünce gülümseyerek sınıfa girdi ve yanıma oturamadığı için arka sırama oturdu.

-Napıyorsun tek başına? Sıkılmadınmı?

(Midemdeki keleklerin titreşimlerini duymamak için ilk önce yutkundan sorusunada geç cevap verdim. Nereden çıktı şimdi bu. Sınıftaki herkes bize bakıyor. Özelliklede kızlar.)

-Sıkıldım. Bende şimdi gezip geleyim diyordum

-Bu ayaklamı?

-Bende onu diyorum işte o yüzden oturuyorum ya bende.

-Ama bahçeye çıkmak istersen sana eşlik edebilirim. Daha yarım saat var öğle arasının bitmesine.

(Döndüm sınıftaki kızlara baktım resmen çocuğun dibine düşecek gibi bakıyorlardı.Buğra gidince beni kesin soru yağmuruna tutacaklar en iyisi onunla beraber bahçeye inmek.)

Normalde inmeyecektim inemezdim zaten. Kızlar beni ararlar ama napayım sıkıldım.

-Olur inelim.

Zaten bahçeye inmemiz yaklaşık beş dakikayı buldu.Geriye kaldı 25 dakika. Ne zaman konuşmaya kalksak bir şey oluyor. Umarım şu tek kırık bacağımla sınıfa geri çıkabilirim.

Yanımda hoşlandığım çocuk var ve onunla konuşuyorum. Etraftaki gıcık gıcık bakan tipleri saymazsak. Onunla okulda yan yana gelmek iyi bir fikirmi anlamadım ama olsun.Acaba oda benden etkilendidemi her gördüğünde benimle gelip konuşuyor? Benim yaptığım gibi gülümseyip gidebilirdi sonuçta...

Bankta oturup tam konuşmaya başlayacaktıkki...

ÖLÜMSÜZ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin