Arkadaşlar bu bölümde Buğra'nın ağzındanda bir bölüme yer verdim.Umarım beğenirsiniz :)
Hemen Beyza'yı arayarak okulun kapısına gelmesini rica ettim.Neler olup bittiğini öğrenmek için sabırsızlanıyordum. Beyza geldiğinde yeri göstererek "bir fikrin var mı?" diye sordum büyük bir endişeyle.
-Y.. Yoo hayır bi fikrim yok
-Olmadığına eminmisin
-Evet. Hadi sınıfa çıkalım,üşüdüm.
Sınıfa girdiğimizde herkes birbirine bir şeyler anlatıyordu. Bense ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordum.Beyza ve Mina'ya:
-Herkes hararetli hararetli ne konuşuyor böyle? Benim bilmediğim bir şey mi oldu?
Mina:
-Tamam söyleceğim ama kendini suçlamayı bırakıp sakin olacaksın
Ben:
Tamam Mina!
Mina:
O Buğra'nın yumruk attığı çocuk var ya popü olan,bu sabah Buğra ile tartıştılar. Hatta kavga desek daha doğrusu olur. Sanırım Buğra'ya attığı yumruktan dolayı Buğra'nın burnu kırılmış!
Ben:
Hayır ya olamaz!
Öğretmen daha sınıfa girmeden ayağım kırık olsa dahi Buğra'nın evine gitmeye karar verdim.Okuldaki bekçi bir şeylerle uğraşırken bir yolunu bulup okulun dışına çıktım. Apar topar gelen taksiye binerek mahallemize geldim.Buğra'nın oturduğu apartmana daha önce hiç girmemiştim ama sonuçta benim arkadaşım orada yaşıyor ve şuan ona ne olduğuna dair duyduklarımdan başka bir bilgim yok.
Zili çalıp kapının açılmasını beklerkenki yaşadığım o korku anlatılmaz yaşanır...Kapıyı uzun boylu, esmer,30'lu yaşlarda bir bayan açtığında
-Şeyy... Merhaba ben Almila, Buğra'nın arkadaşıyım.
-Aaa öyle mi, merhaba Almila'cığım.Buğra içeride gelebilirsin.(diyerek Buğra'ya seslendi. -Oğlum arkadaşın geldi.)
Annesi benim koluma girerek salona kadar eşlik etti.Sonrada mutfağa bir şeyler hazırlamaya gittiğini söyledi.Buğra'yı gördüğümde başımdan aşağıya kaynar sular döküldü resmen. Gözünün altı mosmor,burnu sargıda...
Onu görünce sarılma isteğini bastıramadım yanına oturdum ve sarılarak "İyi misin? Canın çok yanıyor mu ?" diye sordum.
-İyiyim. Korkmana gerek yok. Biraz dayak yemiş olabilirim ama ona haddinide bildirdim. Her ne kadar yandaşları ile gelmiş olsa bile.
-Sana daha kötü bir şey olmasından korktum!
-Evet valla korkmuşsun belli.Öyle bir sarıldınki... Hem sen bana hep böyle sarılcaksan ben kendimi dövdürecek birilerini bulurum.
-Seni ukala seni.Sen turp gibiymişsin. Hiç bir şeyin yok, ben en iyisi gideyim...
Ayağa kalktığımda kolumdan tutmadı ile kafamı çevirdim.
-Lütfen gitme, aa bak burnum çok acıyor, her yerim ağrıyor, kendimi iyi hissetmiyorum
Birde benimle dalga geçiyor.Nasıl pis pis sırıtıyor şuna bak. Ne yapmaya çalışıyor bu çocuk.Kendimi tutamayıp kahkaha attım. Gülerken göz göze geldik.
Gözleri o kadar güzelki...Resmen içinde kaybolur insan.Ona baktığımda gözbebeklerinde kendimi görmüş olmanın verdiği heyecan ile utanarak kafamı çevirdiğim sırada annesi bize hazırlamış olduğu şeyleri getirdi.Ee biraz sohbet edip annesiylede tanışmış oldum.
Buğra'dan;
Beni merak edip buraya kadar geldiğine göre gerçekten beni önemsiyor olmalı.Cidden ondan hoşlandığımı anlamaması için deli olması lazım.Deli değil ama sakar! Ha bir de benim tatlı belam. Bir insan nasıl bu kadar masum ve temiz olabilirki. Tanışalı henüz iki hafta olmasına rağmen ondan oldukça etiklendim.
Gözleri o kadar güzelki,kayboldum bian. Bir de utanıp kafasını çevirmesi gözümden kaçmadı değil...Ama ya utandığından değilde onu yanlış anlamasını istemediğim için kafasını çevirdiyse...
Bunu anlamanın tek bir yolu var!
Onu kıskandırmaya çalışmak...Eğer kıskanıyorsa benimdir, değil ise hiç benim olmamıştır misali...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMSÜZ AŞK
RomantizmBana "güven mi kaybetme korkusu mu" diye sorsalar; kaybetme korkusu derdim.Kaybetmekten korkan insan zaten o güveni karşı tarafa çoktan vermiştir... Geçer mi kalp acısı dedikleri...? Yoksa izi mi kalır ?